English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Massacré

Massacré translate Turkish

2,853 parallel translation
Il l'a massacré.
Vücudu doğramış resmen.
C'est bourré de clichés sur les homosexuels et ils ont massacré le Rocky Horror.
Klişe karakterler ve eşcinselliği homojenleştiriyor. Artı "Rocky Horror" un içine ettiler.
Vous n'avez pas massacré Turell Baylor vous-même, mais ça veut pas dire que vous l'avez pas tué.
Turell Baylor'ı kendi ellerinle öldürmemiş olman onu öldürmediğin anlamına gelmez.
Votre peuple sera massacré.
Halkınızı boğazlayacaklar.
Cet enfant a été massacré. Que faisiez-vous?
Çocuk bu hâle gelene kadar sen ne yapıyordun, bayım?
Il a massacré tous les guerriers qui l'ont affronté.
- Onu öldürmeye çalışan her savaşçıyı katletti.
Vous avez massacré ma tondeuse!
Çim biçme makinamı mahvetmişsin.
J'ai passé six mois en prison et mon frère s'est fait massacré.
Olaydan sonra 6 ay hapis yattım, kardeşim de öldürüldü.
Mon peuple a été massacré par un vulgaire bandit, pas un roi!
HALKIMI KATLEDEN ADAM BIR HAYDUTTU, KRAL DEGIL.
Ils ont massacré des hommes, des femmes et des enfants pour éliminer 2 Juges.
Bu bölgede katliam yapılmış, erkek, kadın, çocuk dememişler. Bizim yüzümüzden hepsini öldürmüşler.
Dans le massacre de la nuit dernière, l'un des morts de l'embuscade était un informateur infiltré de la DEA.
Dün geceki katliamda ölenlerden bir tanesi DEA'nın gizli muhbirlerinden biriymiş.
"Massacre à la tronçonneuse."
"Teksas Katliamı".
Massacre de Wounded Knee.
Yaralı Diz!
Vous ne méritez pas mieux après votre massacre.
O aileye yaptığından sonra haketmediğin bir şey değil bu.
Ce qui s'est passé, c'est qu'ils ont permis un massacre.
Her ne olduysa, bilin ki, göz göre göre rezaletti.
Exposer des gens innocents à un massacre inutile et malveillant.
İnsanları böyle zehirli ve anlamsız bir katliamda ortada bırakıyorsunuz.
Le massacre dans la province de Sarifan, par exemple.
Katliamı o yönetti.
Il massacre à tout-va...
ha?
Le massacre a dû commencer avec les deux gars à la porte.
Anlaşılan, bu katliam kapıdaki 2 adamla başlamış.
Pour nous, c'était surtout un massacre.
Bizim için daha çok öldürmek üzerine.
Le programme qu'on dirigeait, il y a eu un massacre.
Yürüttüğümüz program bir katliam ile sonuçlandı.
Pas de cadavre, pas de massacre, pas d'essaim d'abeilles tueuses, bien que ça m'ait traversé l'esprit.
Cesetler, toplu imhalar, ya da katil arı istilası olmadan hallettik. Gerçi aklımdan geçmedi değil.
On a les vampires, les loups-garous, un massacre, le chaos...
Vampir kurt adam katliam kargaşa vesaire, vesaire.
Un massacre implique de la paperasse.
Suç yanında bir sürü evrak iyi getirir.
Un massacre à la Pulp Fiction.
Oradaki bir lokantaya uğramışlar. Connor'ın Lokantası mı?
Massacre ce matin chez Synalock.
Bu sabah Synalock A.Ş.'de işyeri katliamı gerçekleşti.
Un tel massacre relève de la démonstration de force.
Sonuç olarak toplu katliam klasik bir güç göstergesidir.
L'événement se terminera par une veillée à la bougie en mémoire du massacre du lycée.
Anma North Valley Lisesi katliamı anısına mum ışığı seremonisiyle son bulacak.
La pathologie de Slade tournait autour du massacre.
Slade'in patolojisi yüksek kurban sayısı üzerine kuruluydu.
Le massacre indien.
Kızılderili katliamından.
Tu as échappé à un massacre.
Katliamdan güç bela kurtuldun.
- Un massacre a eu lieu à Sand Creek.
Sand Creek Katliamı'nı duymuş muydunuz?
Voila le massacre du Kansas.
Al sana Kanayan Kansas.
Les auteurs du massacre.
Katliamın sorumluları burada.
Je n'envoie pas mes hommes au massacre.
Adamlarımın mahvedilmesine izin vermeyeceğim.
Le massacre du Golan avait arrêté les négociations.
Golan Tepeleri katliamı görüşmeleri durdurmuştu.
Mr Yogorov, on ne veut plus de massacre.
Bay Yogorov, daha fazla katliam istemiyoruz.
"Viens cochonnet, cochon-cochon"... il recommencera le massacre.
"Gel bakalım, domuzcuk," katliam için geri dönermiş.
Un tel massacre entraîne épuisement, faim et égarement.
Ama bu kadar ağır bir cinayet bitkinliğe, açlığa ve akıl karışıklığına yol açar.
Un boxeur a l'endurance nécessaire à un tel massacre sur autant de gens avec un tuyau ou ses mains.
Bir dövüşçü bu kadar kişiyi boruyla ya da elleriyle öldürebilecek dirence sahiptir.
On est arrivés avant le massacre!
Ona zorla bişey yaptırmadan yetiştiğimiz için mutluyum!
J'entends rien avec le massacre de ton robot!
Robotunun dağılma sesinden dolayı duyamıyorum seni.
Du massacre d'acier?
Zeus'un önüne fırlattıkları robotları pataklaması mı?
La foule était venue assister à un massacre, mais elle assiste à une guerre.
Seyirciler bu gece katliam görmeye gelmişlerdi fakat bir savaşa tanık oluyorlar.
C'est un massacre.
Bu cinayet artık.
Elle fera un massacre, quand elle reviendra chercher son bébé.
Olamaz! Bebeği için döndüğünde gözünü kan bürümüş olacak!
- Ca va être un massacre.
- Katliam olacak.
- Qu'est-ce que tu racontes? Le système qui protège les super riches et les super super super riches et qui massacre tous les autres.
Süper ve süper süper zenginleri koruyan, geri kalanları ve gezegeni siktireden bir sistem.
On brûle les maisons, on massacre les gens.
Evleri yandı, aileleri katledildi.
Le massacre des diplomates britannique et français par la dynastie corrompue des Qing fut une excuse pour entrer en guerre.
İngiliz ve Fransız diplomatların Qing Hanedanlığı tarafından öldürülmesi savaşa bahane oldu.
Je veux que vous fassiez un massacre!
Hiç merhamet göstermeyin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]