Translate.vc / French → Turkish / Meatball
Meatball translate Turkish
102 parallel translation
Gras-Double, Horrible, prenez le barda de M. Keith.
Meatball, Horrible, bay Keith'in eşyalarını alın.
Gras-Double, si tu ris encore, tu auras des ennuis.
Meatball, bir daha gülersen başın derde girer.
- Quoi, Gras-Double?
- Kaptan? - Ne var Meatball?
- Gras-Double, tu peux t'habiller.
- Meatball, giyinebilirsin.
Mon Meatball!
Küçük köfte.
Au fait, c'est pas "matou de merde", mais Meatball. Et il mange vos beignets de crabe.
Bu arada onun adı "şişko kedi" değil, Köfte ve şu anda yengeç panelerini yiyor.
Je te salue, roi de la boulette de viande!
Herkes Kral MeatBall'a Selam!
KFC, par exemple, sert du pop-corn de poulet pour nous prouver que l'animal est réduit en miettes, or Subway n'appelle pas son Meatball pop-corn de vache.
Örneğin, KFC tavuğun patlatılarak parçalara ayrıldığına müşterilerini ikna etmek için popkorn tavuk satıyor. Ama Subway'deki köfteye "popkorn inek" denmiyor.
Mes amis m'appellent Macaroni car je suis à moitié italien.
Arkadaşların bana Meatball derler çünkü yarı İtalyanım.
- Macaroni.
- Meatball.
Nous voulons nous faire le magasin de bougies, Fudgerama, le Zipper Hall of Fame, le monde des boules à neige et le Taj Halal.
Mum mağazasına, Fudgerama'ya Zipper Hall of Fame'e, Snow Globe World'e ve Taj Meatball'a uğramak istiyoruz.
Ah, c'est Meatball.
Bu Meatball.
Euh, dis, Meatball a congé aujourd'hui donc on comptait aller boire quelques bières.
Meatball işten izin aldı birkaç bira atmaya gidiyorduk biz de.
Mais Meatball est déjà là.
Meatball senin için buraya kadar gelmiş.
Les boulettes ont été hachés.
Meatball acayip sarhoş oldu.
Meatball, pourquoi es-tu là?
Meatball burada ne işin var?
Eh bien, nous étions en train de répéter dans le garage de Meatball hier soir. Jusqu'à ce que Mr Meatball nous vire.
Dün gece Köfte'nin garajında prova yapıyorduk, büyük Köfte bizi atana kadar.
La Meatball.
Köfte.
Les paroles de Meatball semblent simples au premier abord, mais c'est comme un oignon, elles ont beaucoup de sous couches.
Köfte'nin sözleri başta basit gibi gelebilir, ama bir soğan gibi, onların da çok katmanları var.
Alors, j'y ai beaucoup réfléchi, et t'a seule option est de kidnappé Meatball. Garde le dans un endroit isolé, mais confortable, jusqu'à ce que la Bataille des groupes soit finie.
Kafamda tekrar üzerinden geçtim, ve tek seçeneğimiz Köfte'yi kaçırmak.
Okay, Mind Face ne gagnera jamais un concours basé sur les votes du public, Très bien, parce que Meatball, sa voix, il chante comme un loup-garou coincé dans un vide-ordure.
Pekala, Dikkat Yüz * izleyicilerin oylarına dayanan bir yarışmayı asla kazanamayacak, tamam mı, çünkü Köfte, onun sesi, çöp öğütücüye sıkışmış bir kurtadama benziyor.
Et tu ne vas pas vouloir entendre ça, mais je ne pense pas que Meatball soit bon.
Ve bunu duymak istemeyeceksin, ama ben Köfte'nin harika olduğunu düşünmüyorum.
Je pense que tu fais une erreur avec Meatball
Bence Köfte'yle bir hata yapıyorsun.
Tu n'as juste pas saisi le sens artistique très particulier de Meatball.
Sen sadece Köfte'nin çok özel artistik aromasını anlamıyorsun.
Oh, ouai, c'est parce que on dirait que Meatball l'a coincé dans sa gorge!
Oh, evet, bunun nedeni Köfte'nin sesinin boğazına bir şey saplanmış gibi çıkması!
Y a pas moyen que moi, Meatball Reuthers, chante un jour une reprise.
Ben, Köfte Reuther'ın cover söylemesinin dünyada hiçbir yolu yok.
Ouais, mais c'est mon groupe, Meatball.
Evet, ama bu benim grubum, Köfte.
Où est Meatball?
Köfte nerede?
Meatball a décidé qu'il n'avait pas envie de tout vendre, donc...
Evet, Köfte satış yapmak istemediğine karar verdi, yani...
Il est probablement chez Meatball en train de se morfondre.
Büyük ihtimalle Meatball'da yaralarına baktırıyordur.
Certainement pas celui avec Meatball, mais j'envisagerais celui avec George Tucker.
Kesinlikle Köfte'yle olanı değil ama George Tucker'la olanı düşünebilirdim.
Hey, Meatball.
Hey, Köfte.
Quoiqu'en y regardant de plus près je réalise maintenant que la plupart d'entre eux sont en fait Meatball.
Ama yakından bakınca anladım ki çoğu Köfte aslında.
C'est encore Meatball.
Yine Köfte.
Meatball?
Köfte?
Meatball, regarde où tu vas.
Of Köfte, önüne baksana.
Je peux pas arrêter de coucher avec Meatball.
Köfte'yle sevişmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Avec Meatball, ou avec une boulette de viande?
Bizim Köfte'yle mi yoksa yiyecek köfteyle mi?
Ils font une spécialité meatball qui arrive à ressembler exactement à des testicules de chien.
Özel bir köfte çeşitleri var ne tesadüf ki köpek testisine birebir benziyor.
Je ne suis pas entrain de savourer Les délicieuses meatball de Vincenzo?
Vincenzo'nun gurme köftelerinin tadını süremeyecek miyim yani?
Dixit la fille qui se tape Meatball.
- Bunu Köfte ile yatan kadın mı söylüyor?
Tant que c'est pas fini entre vous, Meatball est fermé.
Wade'den ayrılana kadar bu Köfte, dükkanı kapattı.
Sauf que le fait que je sorte avec toi est le meilleur moyen de dissuasion contre Meatball.
Görünüşe göre, seninle olmam Köfte'yi kendimden caydırmak için en iyi yöntem.
Si je peux éviter Meatball quelques jours, je pourrais arrêter mon obsession.
Eğer Köfte'yi birkaç günlüğüne bırakabilirsem ona olan bağımlılığımdan kurtulabilirim.
Une relation bidon m'aidera peut-être avec ma dépendance pour Meatball mais tu sais ce qui est sûr?
Seninle sahte bir ilişki Köfte bağımlılığıma yardım edebilir ama kesin çözüm nedir biliyor musun?
Moi, c'est Meatball.
Ben de Köfte.
Personne ne suspecte jamais un mec qui s'appelle Meatball.
Kimse Köfte adında birinden şüphelenmez.
Un, Meatball?
Köfte? İkincisi :
Et que ceux qui pensent que nous devrions nous fier à Lemon Breeland qui, je vous le rappelle, a récemment eu une relation avec Meatball, lèvent leur main.
Ve Lemon Breeland'ın sözüne güvenmeliyiz diyenler ki hatırlatırım yakın zamanda Köfte ile bir ilişkisi vardı, elini kaldırsın.
Gras-Double, regarde!
Meatball, bak!
Je tuerai pour un Meatball Hero!
Şu an üç dolara adam bile öldürebilirim!