Translate.vc / French → Turkish / Meeting
Meeting translate Turkish
526 parallel translation
Le meeting.
Toplantıdan.
J'ai commencé à imaginer mon meeting.
.. önemli bir politik toplantıda konuşur bulacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Ils parlent toujours de nous protéger... et après ça Frank va à un meeting!
Hep kadınları korumaktan bahsederler. Ama başıma gelenlerden sonra Frank, siyasi bir toplantıya gider.
Je suis allé à un meeting socialiste.
Bir Sosyalist toplantısı vardı ve ben de katıldım.
On se voit au meeting dans une heure.
Ekipleri uyar. Bir saat sonra operasyon odasında görüşelim.
- Un meeting spécial ce jeudi.
Perşembe gecesi özel bir duamız var.
Au lieu de ça, nous tenons un meeting à découvert! Allez vous cacher, vite!
Burada çok açıkta kaldık, saklanacak bir yer bulmalıyız.
- Meeting politique?
- Politik bir toplantı mı?
- Au meeting de Vargas.
- Vargas'ın toplantısına.
Je l'ai vu à un meeting du Chautauqua à Chattanooga.
Bir keresinde Chattanooga'daki bir eğitim toplantısında görmüştüm onu.
M. Brady est libre de lire n'importe quelle remarque, longue, courte, dans une tente Chautauqua ou un meeting, mais notre tâche à Hillsboro est achevée.
Bay Brady düşüncelerini uzun, kısa, nasıl isterse toplantı çadırlarında ve politik kampanyalarda okumakta özgürdür. Ama Hillsboro'daki işimiz sona erdi.
Tu veux pas aussi faire un meeting?
- Zoe, hiç değilse biraz bacağını aç! - Şerefsiz!
- J'oubliais le meeting télévisé. - Avec le grand Finley. Hé, Jackie!
Santral, Bay Chance Wayne'i bulmanızı istiyorum.
Demain, tu seras au meeting télévisé avec moi.
Dostlar, kızım!
Votre suite était retenue pour le meeting de demain.
- Bir dakika Walter. Nefesim kesildi. - Ona köşesinde...
Vous venez soutenir le meeting, ce soir. Comptez sur moi! Voyons voir.
Büyük bir günlük gazeteyi yöneten biri olarak beni şaşırtıyorsun.
Qu'il soit parti avant le meeting.
Heavenly'den hoşlanıyorsun değil mi? - Onu seviyorum.
Venez au meeting, ce soir, et posez cette question à Finley :
- Baba. - Endişeleniyorum. O kadar.
Avant d'ouvrir ce meeting, recueillons-nous et prions.
Bundan sonra uçtum. Bu korkunc geri dönüşten kaçıyorum.
J'interdis ce meeting.
Burayı miting alanına çeviremezsiniz!
Oran, le meeting noir
Oran, siyah toplantı
Tu viens au meeting?
Hayır. Taşıyacaksan git kendi pankartını yap.
C'est dimanche, le meeting? - Oui.
- Toplantı hala Pazar günü mü?
Quel meeting!
Harika bir toplantıydı.
Après le meeting, nous irons jeter des choses au Premier ministre!
Evet efendim. Albert Hall'daki toplantıdan sonra onları başbakana atmak için Downing Caddesi'ne gideceğiz.
Ça ressemble de plus en plus à un meeting de Protestants en furie.
Bu iş giderek çığırından çıkıyor.
Allan a fait la marche pour la paix et j'ai organisé un meeting de non-violents.
Allan, Berkeley'de bir yürüyüşe gitti. Burada işleri güzelleştirmeye çalışıyorum. Griffith Park Sunday'de olacak.
Toi, va au meeting avec ton propriétaire.
Lütfen oturun, Bayan Mendoza. - Biz de şimdi çıkıyoruz. - Hayır, hayır.
Je parlais justement de l'amende pour bavardage durant un meeting.
Takım toplantısında konuşmanın cezasından bahsediyordum.
J'ai quitté un meeting quand t'as appelé.
Aradığında bir toplantıdan çıkmıştım.
C'est un meeting pour la paix... qui inclura toutes les opinions, de l'extrême droite... à l'extrême gauche.
Bir barış mitinginde aşırı sağdan, aşırı sola kadar tüm renkler bulunmalı.
Elle allait à la salle du syndicat quand un meeting s'y tenait
Toplantı çağrıldığında Gitmiş oraya hemen
On amène ça au prochain meeting du syndicat.
Bunu önümüzdeki sendika toplantısına götürürüz.
Pas de bile. Ce meeting va être colossal.
Bu toplantı çok önemli.
On était au grand meeting dans le Bronx.
Bronx'daki toplantıdaydık.
Un meeting, sans les Orphelins?
Yetimler'in olmadığı büyük bir toplantı nasıI olur?
Tu sais quoi, il y a un meeting aujourd'hui.
Ama... Kulağıma bir haber geldi :
Un meeting?
Toplantı mı?
J'étais à un meeting, juste à côté.
Sokağın başında, bir toplantı vardı.
Beaucoup de monde est venu au meeting.
toplantının müthiş bir dönüm yeri.
Je ne peux pas être en retard à ce meeting.
Bu toplantıyı kaçıramam.
Je demande de l'ordre dans ce meeting!
Herkes sakin olsun!
Le meeting a lieu à Washington, la ville?
Toplantı Washington eyaletinde mi, Washington D.C.'de mi?
On se fera un meeting, OK?
Toplantı yaparız.
Le Don veut que tu sois là pour un grand meeting demain soir.
Baba, yarın akşamki toplantıya seni de bekliyor.
Le meeting sera bref.
Toplantıyı uzatmak istemiyorum.
GRAND MEETING
MİTİNG BU AKŞAM!
Quel meeting?
Karşılamaya geliyor musun? Ne karşılaması?
Au meeting, demain?
Rutin.
Il y a un meeting, demain?
Sadece 24 saat önce New York'taydım.
Le meeting est par là.
Toplantı bu tarafta.