Translate.vc / French → Turkish / Mental
Mental translate Turkish
1,427 parallel translation
Quel débile mental!
Ne salakmış.
Je ne te tiendrai pas rigueur de cet effondrement mental.
Şansına, senin bu zihinsel çöküntünü tekrar gözden geçireceğim.
Je crois que j'ai un petit avantage sur lui question mental.
Evet, sanırım bu çocuğa karşı olarak avantajlıyım.
Plus tard, un médecin me dira que j'ai un Q.I. de 48 et que je suis ce qu'on appelle un retardé mental.
Yıllar sonra bir doktor bana lQ puanımın 48 olduğunu söyleyecek. Ben bazılarının... "gerzek" dediklerindenim.
Si tu veux faire quelque chose d'important, travaille dans un service de cancérologie ou enseigne les maths à un gosse handicapé mental.
Önemli olmak istiyorsan, kemo yüzünden kusan insanlarla bir kanser koğuşunda çalış. Ya da cenine ait alkol sendromundan ötürü beyni zarar görmüş bir çocuğa matematik öğret.
S'il est atteint au cerveau ou retardé mental?
Beyinsel sorunlu ya da zeka özürlü olursa ne olacak?
C'est à 90 % une question de mental.
Unutma bunun % 90'ı zihinde biter.
Votre calcul mental est trés efficace!
Matematiğin çok iyiymiş!
Mais quand je vois un véhicule abandonné et un fou courir et se comporter en malade mental, faut que j'intervienne.
Ama terkedilmiş bir araç ve deli gibi tepeye koşan bir çatlak gördüğümde bunu kontrol etmeliyim, anladın mı?
Je suis passé de neuneu à attardé mental.
Geri zekalıdan, zihin özürlüye geçtim.
Et en 1987, 1988, je suis passé d'attardé mental à handicapé.
Sonra 1987 ve 88'de, zihin özürlüden mental engelliye geçtim, tekrar değiştim.
Cette soi-disant malédiction n'est rien de plus qu'un grave trouble mental qu'en termes médicaux actuels nous rattachons à la lycanthropie.
Bu sözde lanet, aşırı düzeyde bir zihinsel bozukluktan ibarettir. Modern tıbbi terimlerle biz buna... Licantrophy adını veriyoruz.
C'est un handicapé mental.
Sanırım zihinsel özürlü.
Comment décririez-vous votre propre état mental?
Peki sizin zihinsel durumunuz ; nasıl tanımlarsınız?
Au lieu de ça j'ai eu un malade mental avec son couteau sous la gorge.
Ama onun yerine Stone island kazaklı bir deli ve yüzümde bir bıçak buluyorum.
Je ne suis pas retardé mental, Vitalis.
Aptal değilim, Huckleberry.
Débile mental.
Siktiğimin salağı!
Pas besoin d'intellos, juste besoin de gars avec un bon mental.
IQ önemli değil, bana yüksek EQ'lu adamlar lazım.
C'est un malade mental.
Akli dengesi bozuk.
C'est un malade mental.
- Onun nesi var? Akli dengesi bozuk.
Ça, c'est pour nous battre avec eux sur le plan mental. Petit frère, peux-tu mettre ça sur Internet?
Bu bir psikolojik savaşa dönüştü.
Beaucoup de ce qu'on voit est un produit de notre processus mental.
Gözlerin neyi göreceğine beyin karar verir.
- L'hématome affecte son état mental.
Bilmiyorum. Komada.
C'est pas une question de vitesse, mais de mental.
Mermiler değil. Hız bir nişancının cesaretidir
je ne peut rien promettre Sherlock, je m'intéresserai avant tout à son bien être mental.
Hiçbir şey söz veremem Sherlock, önce kızın piskolojik durumunu düzeltmek zorundayım.
Malade mental!
İt oğlu it!
Mais ce qui est en cause ici, c'est son état d'esprit, son état mental.
Ama bizim konumuz o değil, müvekkilimin neler hissettiği, akli durumu.
N'est-ce pas la façon d'entamer d'ordinaire un examen mental... en déterminant si le sujet connaît son propre nom?
Erkekler akli denge muaynelerine böyle başlamaz mı genelde.... şahsın ismini bilip bilmediğiyle.
Il a 7 ou 8 ans d'âge mental.
Tahminimce zekâ yaşı yedi veya sekiz.
Et le même mental.
Ve aynı özgüven.
Pourquoi faire traîner les choses, passer son temps à se plaindre, se comporter comme un enfant qui a mal au pouce, comme un débile mental, "Mon pauvre pouce!"
Bu işi uzatmayacaksın. Bu meseleyle ilgili sızlanıp durmayacaksın. Parmağı acıyan bir çocuk gibi yapmayacaksın.
C'est irrationnel de suivre quelqu'un dans son état mental.
Onun ruh halinde olan birini izlememiz çok mantıksız.
Papa, je suis en train de lui faire un bras d'honneur mental.
Baba, Robert'a kafamdan parmak çekiyorum.
Oh, mon doudou, je ferais n'importe quoi pour que tu retrouves ton équilibre mental.
Hayatım benim. Sen akli yönden dengeli olacaksan ben her şeyi yaparım.
Il a un mental d'acier!
Çelik tuzak gibi bir beyni vardır.
Il lui faut une excuse de juste cause... comme un psychologue lui disant que t'es un cas mental.
Sadece bir iki sebebe ihtiyacı var... bir psikiyatrisin senin baş belası olduğunu söylemesi gibi.
Vous avez été brutalisé par un malade mental.
Tamamen delirmiş birinin acımasız saldırısına uğradınız.
Je te jure, parfois t'as 7 ans d'âge mental.
Yemin ederim sen 7 yaşındasın.
- Soyez patient. - Il l'est. Un patient mental.
Sabrından kafayı yemiş.
Chet, t'es un putain d'attardé mental, tu le sais ça?
Chet, sen tam sikik bir gerizekâlısın, farkında mısın?
Eh bien, certaines technologies Anciennes utilisent un élément mental pour les opérations.
Bazı Kadim teknolojileri, çalışmak için zihinsel bileşen kullanıyor.
Déficient mental, bonne autonomie.
- Jeffy'nin yüksek derecede zihinsel gelişme bozukluğu var.
Semble agité. Evite, est réticent, ou n'aime pas s'engager dans un travail nécessitant un effort mental suivi. "
Hareketli görünüyor, devamlı zihinsel çaba gerektiren bir çalışmaya girmekten kaçınıyor, tereddüt ediyor ya da sevmiyor "
Selon la détérioration de son état mental, c'est tant mieux pour nous.
Ve bozulan akli durumuna bakarak... ikimiz de bilmesek daha iyi derim.
Je suis vraiment inquiet à propos son état mental.
Onun akli durumu ile ilgili gerçekten endişeliyim.
Équilibre mental perturbé.
Karışmış zihin dengesi.
On se demande bien quel est son état mental en ce moment.
Bu adamın, zihinsel olarak nerede olduğunu merak ediyor olmalısınız.
Vous devez le retardez jusqu'à ce qu'on ait vérifié l'état mental du Capitaine.
Kaptanın zihinsel durumunu doğrulayana kadar geciktirmek zorundasın.
Détérioration rapide de son état mental.
Bebek gibi konuşmaya başlamış.
du sexe mental.
Zihin seksi, kardeşim.
Du sexe mental?
Zihin seksi mi?