Translate.vc / French → Turkish / Miami
Miami translate Turkish
4,612 parallel translation
Allez, mec, je vais te montrer Miami, le vrai Miami.
Hadi ama adamım, sana gerçek Miami'yi göstereceğim.
Tu aimes le vrai Miami?
- Gerçek Miami'yi nasıl buldun?
Je n'avais jamais... en fait, ça fait 20 ans que je viens à Miami, je ne l'avais jamais vu. Pas comme ça.
Doğrusu, 20 yıldır Miami'ye geliyorum, hiç böyle, bu şekilde görmedim.
Certains vivent ici depuis toujours et ils n'ont jamais vu où j'habite.
Bazıları ömrü boyunca Miami'de yaşıyor ama yaşadığım yeri görmüyorlar.
Miami.
- Miami.
Ils tiennent l'un des meilleurs registres de Miami.
Miami Emniyeti'nden birkaç kişiyi rüşvete bağlamış durumdalar.
On va pas le faire revenir à Miami.
Miami'ye varamayacağız.
Trop occupé pour son nouveau meilleur ami de la police de Miami?
Miami Emniyeti'ndeki en yeni ahbabıyla görüşemeyecek kadar mı çok işi var?
Maintenant si vous ne vous occupez pas de ça maintenant, vous allez avoir tous les badges de Miami frapper à votre porte!
Bu işle derhal ilgilenmezsen Miami'de rozeti olan herkes kapını çalmaya başlar.
Où suis-je? Miami.
- Neredeyim ben?
Vous acceptez n'importe quel job.
- Miami. Önünüze çıkan her işi yaparsınız.
Ils ont pisté le bras droit de Quinn. James "Jimmy Boy" Leary, ici à Miami.
Quinn'in sağ kolu olan Jimmy Boy James Leary'nin izini Miami'de bulmuşlar.
Il a un témoin à l'hopital général nord de Miami.
Tanığı Kuzey Miami Hastahanesi'nde yatıyor.
Donc, je l'ai ramené de Boston pour qu'à la minute où je trouve Quinn, il confirme ici même à Miami.
Quinn'i bulduğum anda Miami'de yargılansın diye onu Boston'dan buraya getirttim.
Duke est à l'hopital nord de Miami.
Duke, Kuzey Miami Hastahanesi'nde.
Il est à l'hôpital, comme l'a dit Robbie.
Robbie'nin dediği gibi Kuzey Miami Hastahanesi'nde.
Miami Beach.
Miami Plajı.
Une vue sur Miami Beach.
Miami Plajı manzaralı.
C'est un grand endroit avec une vue sur Miami Beach, près de MacArthur Causeway.
Miami Plajı manzaralı büyük bir yer. MacArthur Köprüsü'nün yakınlarında.
Une maison avec une vue sur Miami Beach au près de MacArthur Causeway.
Miami Plajı manzaralı, MacArthur Köprüsü'ne yakın bir ev.
- Miami.
- Miami.
J'apprécie vraiment que vous soyez descendus à Miami.
Miami'ye kadar geldiğiniz için minnettarım.
Durov quitte Miami ce mardi, alors, on doit savoir quoi, quand et où sur cette vente d'ici-là.
Durov, salı günü Miami'den ayrılacak. O zamana değin anlaşmanın yerini, zamanını ve ne üstüne olduğunu öğrenmeliyiz.
On a déjà envoyé quelqu'un à l'intérieur, mais il, uh, est réapparu sur Miami Beach avec un trou de plus dans la tête.
Zaten bir ajan göndermiştik ; fakat kafasında fazladan bir delikle Miami Plajı'na vurdu.
Que vous soyez dans un marché en Syrie, ou une boutique à Miami, obtenir des fournitures à des agents sur le terrain est toujours dangereux.
Suriye'de bir pazar yerinde de Miami'deki bir mağazada da harekatçılara malzeme ulaştırmak her daim tehlikelidir.
Qu'est-ce que la CIA fait à Miami?
CIA'in Miami'de ne işi var?
Il a été à une grosse vente à Miami, et a décidé qu'il voulait l'argent et la drogue, il a abattu tout le monde pour ça.
- Miami'den büyük parti mal almaya gitmiş. Sonunda hem parayı hem de uyuşturucuyu istediğine karar vermiş. Bunun için dört insanı vurmuş.
C'est juste la NBA. Les pros. Miami Heat, en fait...
Bu sadece NBA Profesyonel olan.
Un con qui travaille à Miami Metro Homicide.
Miami Cinayet Masası'nda çalışan itin teki.
Il est de Miami. Un mec normal.
Miami'li, normal bir adam.
Il était stagiaire à Miami Metro.
Miami Metro'da stajyermiş.
Le propriétaire du bateau, ce Dexter Morgan. Il travaille aussi pour Miami Métro.
Teknenin sahibi Dexter Morgan da Miami Metro'da çalışıyormuş.
Tout se passait très bien jusqu'à ce qu'il vienne à Miami.
O Miami'ye gelene kadar her şey tıkırında gidiyordu.
Certains à Miami Metro ne le savent pas.
Miami Metro'daki herkesin bundan haberi yok.
Sauf si quelqu'un au club voulait que les recherches s'arrêtent autant que Miami Metro.
Tabii kulüpte, soruşturmanın bitmesini Miami Metro kadar isteyen biri varsa başka.
Miami Metro avait mis le camping-car de Speltzer à la fourrière quand il a été arrêté, mais ils ont dû le rendre quand il a été libéré.
Miami Metro, Speltzer tutuklandığı zaman karavan evine el koymuştu. Ama serbest bırakıldığı zaman geri vermek zorunda kaldılar.
Un beau jour, elles se rencontrent dans un train pour Miami. La connexion est instantanée.
Ve bir gün, Miami'ye gitmek üzere olan trende karşılaşırlar.
Il travaille pour le Miami Metro.
Adam Miami Metro'da çalışıyor.
Ouais, si il arrive à se débarrasser de la police, alors moi aussi.
Miami Metro cinayet masasını atlatabiliyorsa, ben de atlatırım.
Mamy dit que nous devons rester avec toi à Miami.
Anneannem seninle Miami'de kalacağımızı söyledi. "
Miami Metro croit savoir où Isaak se trouve, tout le temps, mais manifestement je ne peux pas compter là dessus.
Hoşça kal. Miami Metro, Isaak'in her an nerede olduğunu bildiğini düşünüyor ama belli ki buna güvenemem.
On se voit à Miami Dexter.
Miami'de görüşürüz, Dexter.
Miami Metro?
Miami polisi mi?
Voila un job pour la police de miami non?
Polisin işi bu, değil mi?
Isaak, je suis à l'aéroport de Miami.
Isaak, Miami havaalanındayım.
La confrérie Koshka a une taupe à l'intérieur de Miami Metro. Une taupe?
Koshka Kardeşliği'nin Miami Metro'da bir köstebeği var.
Miami est toujours surpeuplé d'une personne.
Miami'nin hâlâ bir kişi nüfus fazlası var.
Pas avec l'élite de la police de Miami suivant le moindre de mes mouvements
Miami aynasızları her hareketimi izlerken bir şey yapamam.
Je pense que le Boucher de Bay Harbor est vivant et toujours à Miami.
Liman Koyu Kasabı'nın hâlâ hayatta ve Miami'de olduğunu düşünüyorum.
Voici la liste des employés de la Miami Métro toujours en exercice.
Miami personelinden hâlâ teknesi olanların listesi.
- Lebron James.
Miami Heat, aslında. Yani- -