Translate.vc / French → Turkish / Milhouse
Milhouse translate Turkish
504 parallel translation
Ou tu pourrais me laisser jouer et passer ton après-midi à regarder ces imprévisibles séries mexicaines.
Ama bunun anlamı benim için bir ceza düşüneceksin ve ben bu sırada burada oturacağım ve inan ki bunu otururum- -... ya da Milhouse`la oyun oynamaya gitmeme izin verebilirsin sen de bu arada oturur başı sonu belli olmayan Meksika dizilerini seyredersin.
MILHOUSE DANS 1 SEMAINE :
Hey, nasıl gidiyor? Hey!
Milhouse, réveille-toi.
Milhouse! Milhouse, uyan.
Mon cher et loyal Milhouse.
Sevgili, güvenilir Milhouse.
Assez mauvais, Milhouse.
Projen aksadı, Milhouse.
Milhouse, à toi.
Milhouse, sıra sende.
- Je jouais avec Milhouse.
- Milhouse`la oynuyordum. O, Büyük Ağabeyler fahişesiyle..... gününü gün ediyordun! Hayır oynamıyordun!
Milhouse, tu as juste une réplique et c'est tout.
Milhouse, topu topu bir cümlen var sonra vurulacaksın.
Milhouse, à la messe!
Milhouse, Kiliseye gidiyoruz!
J'ai fait passer la photo de Milhouse à la télé.
Milhouse'u Amerika'nın En Çok Arananları'na nasıl koymuştum?
Mais j'ai tuyauté le FBI. Je savais où se trouvait notre cher ami Milhouse.
Ama eski dostum Milhouse'un yerini federal ajanlara bildirdim.
- Milhouse!
- Milhouse!
Mon fidèle Milhouse.
Vefakâr Milhouse.
Je dois rejoindre Milhouse au ravin.
Kahvaltıdan sonra Milhouse'la dağ geçidine gideceğiz.
Milhouse l'a vu 2 fois et l'a monté une fois?
Milhouse fili iki defa gördü ve bir defa bindi, doğru mu?
Si tu restes avec moi, je te file mon blazer.
Milhouse, biraz daha kalırsan sana bu spor ceketi veririm.
- Tu ne vois pas, Milhouse? C'est allé trop loin.
Görmüyor musun, Milhouse?
J'ai trouvé quelque chose pour Milhouse.
Ve mağazada Milhouse için de bir şey buldum.
- Milhouse.
- Milhouse.
Brave, Bart, je suis épatée que tu aies assommé Milhouse.
Vay Bart, Milhouse'a beyin sarsıntısı geçirtmen beni çok etkiledi.
C'est bien, Milhouse.
Evet, aferin Milhouse.
Regardez les dents de Milhouse.
Milhouse'un dişlerine bak.
Ça se pourrait bien, Milhouse.
Belki de olacağım Milhouse.
Milhouse!
Milhouse!
Avec Milhouse on a jeté du courrier dans l'égout.
Milhouse'la birlikte posta arabasında bir kaç mektup çaldık ve onları lağıma attık.
"La marche du temps" En Californie, nous pouvons officiellement écrire... la nécrologie politique de Richard Milhouse Nixon.
Burada Kaliforniya da.... Resmi olarak Richard Milhouse Nixon un politikadaki ölüm ilanını resmen yazabiliriz.
Je n'aime pas trop que Milhouse mange des spaghettis deux fois par jour.
Milhouse'un bir gün içerisinde iki kez spagetti yemesi fikrinden hoşlanmıyorum.
On est aussi protégés si Milhouse se fait gober par le serpent.
Okulun yılanı Milhouse'u yerse de affedildik.
C'est la dernière fois que j'utilise un plan de Milhouse pour m'échapper.
Son defa Milhouse'un tasarladığı bir kaçış planını kullanıyorum.
et il était dedans, évanoui. Pourquoi moi j'ai des poux, et pas Milhouse?
Tüccar Pete'den bir sepet almıştık, içinde bayılmış.
J'ai froid, j'ai tellement froid.
Nasıl ben bitlendim de Milhouse'a bir şey olmadı?
Quelle journée, hein, Milhouse?
Ne güzel bir gün değil mi, Milhouse?
T'as raison, Milhouse.
Haklısın Milhouse.
T'as vu Bart et Milhouse?
Bart ve Milhouse'tan bir haber var mı?
M. Milhouse, ma petite fille va se marier.
Ama bay Milhouse, küçük kızım evleniyor.
Ça n'a rien à voir avec toi.
Seninle ilgisi yok Milhouse.
Je pense à Milhouse.
Milhouse'dan bahsediyorum.
Il compte pour du beurre.
Milhouse sayılmaz.
Milhouse,
Hey, bana da bir dilim ver!
ça t'arrive pas d'avoir peur que ta mère t'aime plus?
Milhouse, hiç annenin artık seni sevmeyeceği konusunda endişelendin mi?
- Milhouse!
- Hey, onu geri ver!
- J'embêterai plus Milhouse.
- Fakat Milhouse... - Tamam, tamam, tamam.
Milhouse va avoir besoin d'un ami. Qui lui dira qu'il est génial, lui frictionnera le dos.
Neşelen, Bart. Millhouse'un hala gerçek bir arkadaşa ihtiyacı var.
Salut, Milhouse.
Daha iyi.
Très drôle, Milhouse.
Bu iyiydi, Milhouse. Başka cevap var mı?
Milhouse a un "Bonestorm".
Millhouse'da Bonestorm var!
- Mais Milhouse...
Çık dışarı! Çık! Çık!
- Va-t'en.
Milhouse'u rahatsız etmeyeceğim.
Milhouse!
En azından ikimizden birinin rolü kapmış olmasına çok sevindim.
Ce satané mannequin ne devait pas exploser si tôt. Voilà le vrai Milhouse.
Aptal kukla, hemen patlamaması gerekiyordu.
Mais tu n'es pas Milhouse.
İşte gerçek Millhouse.