English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Min

Min translate Turkish

4,653 parallel translation
Dans la classe de mon Min Ki, ça me dérangeait déjà que le voyou Jung Ho soit dans sa classe mais j'ai entendu dire qu'un vrai gangster avait été transféré ici.
Min Ki'nin sınıfında, şu kabadayı Jung Ho'nun da hala durduğunu görmek beni rahatsız ediyor. Gerçek bir gansterin de buraya transfer edildiğini duydum.
Min Ki!
Min Ki!
On peut le forcer en 5 min max.
- Sorun laboratuvar değil. - Peki ne o zaman?
Min Kyu!
Min Kyu!
Hyung.
- Yemene bak Min Kyu.
Se pourrait-il qu'elle ait découvert que le Jeune Maître est le Gaksital? je me verrai dans l'obligation de le tuer.
Genç Efendi'min Maskeli olduğunu öğrenmiş olmasın? Lee Kang To'yu alıp gitmezsen onu öldürmek zorunda kalacağım.
Directeur... n'est-ce pas?
Afedersiniz Müdürüm. Benim Soon Yi'min başına bir şey gelmez değil mi?
n'est-ce pas?
Onu siz gönderdiğiniz için Soon Yi'min başına böyle bir şey gelmemiştir, değil mi?
Accusé de 5 meurtres, il est dans le coma. Il y a un arrêt de car à 5 km, j'y serai en 24 min.
Beş kişiyi vurduğunu söylediğini biliyorum, onun komada olduğunu biliyorum 5 km ötede bir otobüs durağı olduğunu ve oraya 24 dakikada gidebileceğimi biliyorum.
Et du beurre de karité sur les fesses avant le pyjama. Ensuite, 20 min de nébulisateur pendant que je lui lis son abécédaire sonore.
Pijamalarını giydirmeden önce popoşuna kariye yağı süreceğim ses ve harf bilgisi kitabını okurken de 20 dakika nebulizatör.
J'ai une foire aux livres dans 30 min.
Ne zaman başlayacağız? Yarım saat sonra kitap fuarında olmam gerek.
En scène dans 5 min!
Beş dakika sonra çıkıyorsun.
On la fait en 10 min quand ça roule.
Trafik olmazsa etrafını dolaşmak 10 dakika sürüyor ibnenin.
Danny et Jonah arrêtent dans 10 min.
Danny ve Jonah'ın nöbeti 10 dakikaya bitiyor.
Je n'irais pas là avant 20 min.
Yerinizde olsam 20 dakika oraya girmezdim.
Pendant... 20 min... j'ai cru que vous viendriez.
Orada ilk 20 dakika falan cidden geleceğini düşünmüştüm.
Quand le Patriot sera prêt, il me faudra 9 ou 10 min pour l'assaut.
Vatansever'i ele geçirdikten sonra işi bitirmemiz 9-10 dakikamızı alır.
S'il a vu juste, on est à 20 min de Pepper.
Konum konusunda haklıysa Pepper'dan 20 dakika uzaklıktayız.
Et ça fait 5 min qu'il me farfouille la foune.
Beş dakikadır parmaklarını amımın içine sokmuş durumda.
- Peut-être dans une min...
- Başka zamana...
La mauvaise, c'est qu'il va me manquer 10 min pour battre le record d'Anatoly, et je...
Kötü haber ise Anatoly'nin rekorunu kırmam için yaklaşık 10 dakika lazım ve...
Dans 5 min, tu dormiras.
Beş dakika içinde uykuya dalacaksın.
Vous avez 3 min pour vous décider.
Karar vermek için üç dakikanız var.
Ça fait à peine 5 min!
Daha 5 dakika oldu.
Dans quatre jours, on verra un kaiju toutes les 8 h. Bientôt, toutes les 4 min.
Dört gün sonra sekiz saatte bir Kaiju görebiliriz ta ki dört dakikada bir çıkmalarına kadar.
Ça ferait une formidable couverture pour mon DVD.
DVD'min kapağı için harika olur.
Elle est arrivée il y a 5 min et a appelé parce qu'elle avait oublié le code du coffre.
- Beş dakika önce geldi. Yukarı çıktı ve kasa görevlisini çağırdı. Kasanın şifresini unuttuğunu söyledi.
Cyril est à l'hôtel El Fez, à 5 min de marche d'ici.
- Cyril, El Fez Otelinde kalıyor. Yürüyerek 5 dakika.
J'ai une réunion. Donnez-moi 30 min.
Yarım saat içinde burda olacam
Nam Koong Min Soo.
Nam Koong Min Soo.
Tu es Nam Koong Min Soo, expert en sécurité?
Min Soo Nam Koong sen misin? , Güvenlik uzmanı?
Si j'abats tout ça, j'aurai 30 min avant que les requins me tombent dessus.
Şunu da yapar yapmaz, köpekbalıkları ortaya çıkıp beni yemeden yarım saat suya gireyim istiyorum.
"Je me lève à 5 h 30, me tape 90 min de trajet pour un boulot de merde " avec un branleur de patron à qui je dois lécher les couilles " pour que mes chiards aient leur panoplie Dora l'exploratrice
" Her sabah beşte kalkıyorum, patronumun gün boyu kıçını yalamamı beklediği boktan bir iş için 1.5 saat yol gidiyorum boktan Kaşif Dora kıyafetleri donanmış nankör çocuklarımın ve koca götüne kadar kişisel gelişim videolarına gömülmüş karımın karnı doysun diye.
On prend la route dans 5 min. Chez toi dans quelques heures.
Beş dakikaya yoldayız, birkaç saat sonra da kapında oluruz, tamam mı?
Réunion dans 10 min.
Büyük olabilir. Pekala, herkese haber ver.
Sois dans mon bureau dans 30 min.
Yarım saat içinde ofisime gelmeni istiyorum.
Son frère est passé y a 30 min, il les cherchait.
Başı belada mı? Kardeşi yarım saat önce buradaydı, onları arıyordu
Oh, réunion dans 5 min.
Bu arada, 5 dakika sonra bir toplantın var.
21 MAI 2010 ( 13 h 40 min 51 s ) MESSAGE CHIFFRÉ REÇU
21 MAYIS 2010 ( 13 : 40 : 51 ) ŞİFRELİ MESAJ ALINDI
Je n'ai pas droit à 2 min?
2 dakika vermeyecek misin?
Dans ce business, être à l'heure veut dire 15 min en avance.
Bu işte dakik demek, 15 dakika erken gelmektir.
J'ai joué à Skee-Ball pendant 45 min. J'ai des courbatures.
Evet. 45 dakika boyunca flipper oynadım.
Il m'a écrit il y a 20 min.
Şuna da bakın, 20 dakika önce bana mail atmış.
Ça mettra 1 min à agir. On dira à la serveuse qu'il est soûl.
Etkisini göstermesi bir dakika sürecek garsona sarhoş olduğunu söyleyeceğiz.
Rendez-vous dans 20 min.
20 dakika içinde görüşürüz.
On s'active! Départ dans 10 min!
Herkes kıpırdasın, 10 dakikaya gidiyoruz.
10 min pour présenter le talent choisi.
Seçtiğiniz bir yeteneğinizi göstermeniz için 10 dakikanız var.
Et j'ai besoin que vous soyez silencieux 5 min.
5 dakikaligina sessiz olmanizi istiyoruz..
Même pour mon cartable, ça me prenait minimum 23 min.
Her gün okul için hazırlanmam bile, en az 23 dakikamı alıyordu.
Antenne dans 5 min.
5 dakika içinde yayındayız efendim.
Rendez-vous sur le toit dans 5 min.
5 dakika sonra çatıda görüşürüz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]