Translate.vc / French → Turkish / Miracles
Miracles translate Turkish
1,608 parallel translation
Regardez les amis qu'il a découvert... les miracles qu'il a amenés... et alors demandez-vous... ce qu'il nous doit en comparaison de ce que nous lui devons.
Bulduğu arkadaşlara bir bakın... getirdiği mucizelere... ve sonra kendinize sorun... bizim ona borçlu olduklarımız yanında onun bize ne borcu olabilir diye.
J'ai du mal à me souvenir combien de miracles vous avez accomplis.
Kaç tane mucize gerçekleştirdiğini hatırlamaya çalışıyorum.
Pas de miracles?
Mucize yok mu?
Les miracles arrivent dans les limites des règles.
Mucizeler kurallar dahilinde gerçekleşir.
Pour... pour accomplir des miracles.
Mucizeyi sahnelemek için mi?
C'est à propos de miracles. Oh non.
Mucizeler hakkında bir sorum var.
Je veux dire des miracles personnels, pas la paix dans le monde, ou... ou sauver la planète ou rien de désintéressé.
Kişisel mucizeler için. Yanı dünya barışı, gezegenin kurtuluşu gibi başkalarının iyiliği için değil.
Tant que vous comprenez que vous ne pouvez pas connaître la réponse immédiatement. La plupart des miracles arrivent en rétrospection.
Cevabı hemen anlayamayabileceğinizin farkında olduğunuz sürece olmaz.
Quoi, les miracles?
Ne?
On attend un type qui doit enquêter sur les miracles.
- Neden? Kilisenin adamının gelip alanı mucize gibi şeyler için kontrol etmesi gerekiyor.
Un acupuncteur qui fait des miracles.
Akupunkturcu / mucizeci.
Le Dr Mao était un vrai faiseur de miracles car en deux petites sessions il avait appris à Charlotte à éluder les bruits inutiles.
Dr Mao mucize yarattı çünkü iki kısa seansta Charlotte'a duymak istemediği tüm gürültüyü duymamayı öğretti.
Peut-être qu'un jour, je saurai comment Clark Kent fait tous ces miracles.
Belki bir gün Clark Kent'in sorunları nasıl çözdüğünü öğrenirim.
Il nous a offert des miracles.
Bu gemi bize iki mucize verdi.
Elles font des miracles.
Bunlar mı? Bence harika bir iş gerçekleştiriyorlar.
Mais c'est un électron libre et il arrive parfois que ces gens-là fassent des miracles, mais la plupart du temps, ils se plantent complètement.
Ama o bir serseri mayın. Serseri mayınlar bazen yanlış şeylere çarpıp patlayabilirler. Ama çoğu zaman kendiliğinden patlarlar.
Il arrive parfois que ces gens-là fassent des miracles, mais la plupart du temps, ils se plantent complètement.
Serseri mayınlar bazen yanlış şeylere çarpıp patlayabilirler. Ama çoğu zaman kendiliğinden patlarlar.
D'ici quelques jours, je prouverai au monde que les cellules souches peuvent faire des miracles.
Önümüzdeki günlerde... tüm dünyaya... kök hücre araştırmalarının mucize olduğunu kanıtlayacağım.
Combien de miracles peut-il y avoir en un jour?
- Bir günlüğüne ne kadar mucize istersiniz?
Je crois qu'il est en train de faire des miracles.
Sanırım bir mucize gerçekleşiyor.
Pouvez-vous nous donner un avis d'homme scientifique, sur ce que disent ces personnes sur le fait qu'il pourrait y avoir encore d'autre miracles à venir, que demain, le 3eme jour, le Révérend Jimmy pourrait revenir à la vie?
Bir bilim adamı olarak, inanan bu insanlara mucize olabileceğine dair bir şeyler söyleyebilir misiniz, sizce Papaz Jimmy yarın, yani ölümünün 3. gününde göğe yükselecek mi?
Mais il y a un prix à payer pour les miracles.
Mucizevi olmanın da bir bedeli var.
Ils ne te paient pas pour faire des miracles.
Sana mucize bekleyecek kadar para ödemiyorlar.
Crois-tu que notre amour puisse créer des miracles?
Sence aşkımız mucizeler yaratır mı?
Les miracles, ça existe!
Mucizelere inan!
Il peut faire des miracles.
"Harikalar yaratan birisi."
Il peut... faire des miracles.
Harikalar yaratan birisi.
Vous croyez aux miracles?
- Evet!
La cour des miracles.
Biz mucizeler avlusu deriz.
Vous faites des miracles.
Flor, çok iyisin. - Hayır.
Comme quoi il faut croire aux miracles.
Bu mucizelerin olduğunu gösteriyor.
Tomber amoureuse fera des miracles pour toi.
Aşık olmak hayatında mucizeler yaratacak.
Il y a des miracles
Mucize gerçekleşti.
Croyez-moi, vous n'accomplirez pas de miracles.
- Bay Walker, bana güvenin. Siz hiçbir mucize gerçekleştirmeyeceksiniz.
Oubliez les miracles.
Mucizeler hakkındakileri unut, lütfen.
Je pensais qu'au moins les prêtres croyaient aux miracles.
- Senin ve bütün rahiplerin mucizelere inandığını düşünürdüm.
J'ai besoin de conseils religieux. En matière de miracles.
Din hakkında biraz tavsiyeye ihtiyacım var, özellikle doğal mucizeler hakkında.
De miracles?
- Mucizeler? Neden?
- Pour ton miracle. Ça raconte des miracles.
Daha önce başarmış olan Katolikler hakkında okuyorum.
Vous m'aviez pourtant promis... de ne jamais parler de miracles.
Mucizelerden asla bahsetmeyeceğim demiştin... Hmm?
"On assiste à des miracles tous les jours."
Hergün mucizeler oluyor. "
La médecine fait des miracles.
Tıp bilimi harikalar yaratabiliyor.
Tu crois aux miracles?
Mucizelere inanır mısın?
Dans la cathédrale du Vatican, elle réalisait des miracles telle une sainte.
İtalya'da, Vatikan'daki katedralde. O, kadın bir ermiş olarak çok çalışırmış.
Le Vatican a officiellement reconnu ces miracles.
Gösterdiği kerametler Vatikan tarafından onaylanmıştır.
La chirurgie esthétique peut faire des miracles.
Estetik cerrah ileri geri gidiyor.
Les miracles, ça existe.
Bir yaşıma daha girdim!
, Je ne crois pas aux miracles.f
- Mucizelere inanmam.
Je me disais que si les miracles existaient, c'était à mon enfant d'en bénéficier, pas à cet homo.
Demek istediğim, bir mucize olacaksa bir gay'a değil, benim oğluma olmalıydı.
Je pense que les miracles sont... comme tomber amoureux.
Senin başına gelene kadar olabileceğine asla inanmazsın.
Ne jamais parler de miracles.
söz vereceksin asla mucizeler hakkında bahsetmek yok.