Translate.vc / French → Turkish / Mirô
Mirô translate Turkish
114 parallel translation
- Miro, ce con!
- Tek göz!
Le 1er jour, tu gigoteras comme un pédé miro à un barbecue de saucisses!
Evet, ilk gün muhtemelen tavada kızartılan bir sosis gibi tir tir titreyeceksin.
T'es miro?
Sen neden bahsediyorsun?
T'es miro ou quoi?
Kör müsün?
- On leur a montré. - On a perdu! - L'arbitre était miro.
- Kaybettik, Stiles.
-... et vo { y : i } us êtes seule, en face du miro { y : i } ir, pensez-vo { y : i } us : "Margaret, tu as réussi"?
-... kitap satış rekorları kırıp, yalnız kaldığınızda, kendi kendinize aynanın karşısına geçip "başardın Margaret" demişsinizdir öyle değil mi?
C'est un Joan Miro, le chef de file du mouvement surréaliste.
Jean Miro, Hastings, sürrealist görüşün bir savunucusudur.
Joan Miro est un homme d'une imagination fertile.
Evet. Hayalgücü son derece geniş birisi.
- Je suis pas miro.
Gözümden bir şey kaçmaz.
Le Zorro miro.
Kör Zorro.
Je suis miro, ou quoi?
Doğru mu görüyorum?
Heureusement qu'elle est miro.
Neyse ki gözleri iyi görmüyor.
T'es miro?
Bak, oraya düştü.
Oh, les louloutes, vous êtes miro ou quoi?
Baksana! Siz karılar kör müsünüz yoksa?
T'es miro?
Nasıl girmeye çalıştığını gördünüz mü?
II faut être miro pour pas voir que t'as de l'étoffe.
Polislik için biçilmiş kaftansın.
L'arbitre devait être miro! Les salauds...
Hepsi aşağılık bunların, b * ktan herifler!
Il sera miro dans 3 mois maximum.
Dağların zirvesine baktığını sanıyor.
J'essayais d'attraper la souris. Vous êtes miro?
Fareyi yakalamaya çalışıyordum, kör müsün?
- J'en vois une adorable de Miro...
- Bakın, burada bir Miro...
Ses lunettes sont assez fortes, miro comme il est? T'inquiète, Ex.
Gözlük numarasının doğru olduğuna emin misin?
Ses lunettes sont assez fortes, miro comme il est?
Çocuğun gözlük numarasının doğru olduğundan emin misin?
C'est ton cul ou je suis miro?
Eminim kendi kıçını tanıyorsundur.
Mets tes lunettes, t'es miro.
Ve bir daha gözlüksüz gelme, gözlüksüz nasıl çalışabilirsin!
Avec l'âge, je deviens miro.
Evet, yaşlandıkça gözlerim köreldi. Okuyacak mısın?
Le procureur le met en accusation à cause d'un voiturier miro?
Bölge savcısı yardımcısı cipten 12 metre uzakta olan gözleri sulanmış bir valenin ifadesine göre dava açıyor.
Et ça? "Stevie Wonder est moins miro que toi!"
Stevie Wonder bile senden iyi görüyor!
- Miro.
Miró.
Miro.Je ne sais pas, pourquoi, mais je l'adore.
Miró. Neden bilmiyorum, ama bunu çok sevdim.
Mais quand on regarde ce Miro... on a l'impression que c'est la même chose.
Fakat Bu Miró'ya baktığınızda, tamamıyla aynı şeyi hissediyorsunuz.
Il a un point de vue très intéressant sur Miro.
Miró hakkında çok ilginç görüşler açıkladı.
Miro... Ta femme te trompe.
Miro... karın seni aldatıyor.
Je l'ai vue!
Miro, onu gördüm.
Désolée, mais il a inventé que je sors avec un flic.
Üzgünüm, ama bu hikayeyi uydurmuş... ve Miro'ya benim bir polisle çıktığımı söylemiş.
que tu m'as invitée à partir avec toi, d'abandonner Miro. Et que je n'ai pas accepté parce que j'aime mon mari... et que ta femme est mon amie!
Miro'yu terk edip, seninle kaçmamı söylediğini... ve kocamı sevdiğim ve karın arkadaşım olduğu için... bunu reddettiğimi!
Miro... tu vas pas croire ce que dit cette menteuse?
Miro bu k.ltağa inanmıyorsun, değil mi?
Miro!
Miro!
Miro... je dis la vérité.
Miro, sana doğru söylüyorum!
Miro... tu crois pas que c'est le moment d'arrêter?
Miro, bırakmanın zamanı gelmedi mi sence?
La fête est finie, Miro!
Parti bitti Miro!
- T'es donc miro?
- O kadar kör müsün?
Miro, tu manges bien au moins?
- Miro, bu aralar hiç yemek yiyor musun? - Evet, elbette.
- Je ne sais pas.
Miro!
Tu as entendu ce que je t ´ ai dit?
Miro ile konuştuk da belki sahneyi bırakıp gerçek bir iş bulsam iyi olacak.
Nous avons discuté avec Miro - que je devrais laisser tomber la musique et aller travailler.
Amcamın tesisat şirketi var, orada 9 ile 5 arası çalışabilirim.
Venez par ici. Quelqu ´ un a vu Miro?
Miro'yu gören oldu mu?
- T'es miro? Je bosse!
- İş üstünde olduğumu görmüyor musun?
Un miro de plus.
Bu da beni göremiyor.
Je dois devenir miro, parce que ça dit, texto :
Evet. Bu adam kör olmalı. Şu yazdığına bak :
II va être miro!
Flea'yi kör ettin.
- Miro, laisse-le!
Miro, onu rahat bırak.