Translate.vc / French → Turkish / Moi
Moi translate Turkish
970,606 parallel translation
Stephen et moi on va aller vérifier ces endroits.
Stephen ile önce oralara bakacağız.
Donnez-moi quelques heures.
Bana birkaç saat verin.
Promet moi que tu la trouvera.
Annemi bulacağına söz ver.
Ce n'était pas moi!
Ben yapmadım!
Walker et moi, on lui a donné un coup pendant le vol, et on imagine que Scratch a creusé plus profond dans le passé de Reid et il a vu que Lindsey été devenue une tueuse à gage.
Walker ile uçuş esnasında düşündük. Bizce Tırmık Reid'in geçmişini iyice taradı ve Lindsey'nin kiralık katil olduğunu gördü.
Excuse-moi.
Affedersiniz.
C'est comme si à chaque fois que quelque chose arrive, il y a une partie de moi, qui se déchire, et si une chose de plus diminue, je ne pense pas qu'il reste quelque chose.
Her olayda kendimden bir parça daha gidiyor, bir olay daha olursa sanırım geriye bir şey kalmayacak.
Agent Prentiss, vous savez autant que moi, chaque pièce doit être analysée complètement.
Ajan Prentiss, sen de biliyorsun ki tüm bunlar detaylı şekilde incelenmeli.
Aidez-moi!
Yardım edin!
Cet endroit est à moi.
Burası benim mekanım.
Je ne peux pas vous remercier assez de vous être mis en danger pour moi.
Böyle bir riski göze aldığınız için ne kadar teşekkür etsem az.
Ce n'était pas une petite commande, croyez-moi.
Bayağı uğraştırdı.
Walker et Rossi avec moi par devant.
Walker ve Rossi, benimle önde buluşun.
Tu t'attendais pas à moi, n'est-ce pas?
Beni beklemiyordunuz değil mi?
Maintenant, si le bon docteur veut retrouver sa mère, envoyez-le moi.
İyi doktor annesini istiyorsa bana gelsin.
Lui et moi avons des affaires pas terminées.
Onunla yarım kalmış işimiz var.
Regardez-moi, je suis dans l'armée!
Bakın, ordudayım ben!
Si ça ne tenait qu'à moi, on irait chaque semaine. Mais... vous connaissez Abby. " Je hais la messe.
İnanın, bana kalsa her hafta giderdik ama Abby'yi biliyorsunuz,
- Du calme, c'est moi.
- Sakin ol, benim.
C'est tous les articles qui parlent de moi.
Burada benimle ilgili çıkan her yazı var.
Je me suis dit que j'avais plus de Noël derrière moi que devant, alors... voilà.
Evet, önümde artık eskisi kadar çok Noel kalmadığını düşündüm, o yüzden al bakalım.
De moi.
Çocuk benden.
Il pourra pas bousiller son maillot autant que moi.
Formasına benden daha fazla sıçamaz diye düşündüm.
Non, écoute-moi.
Hayır, dinle.
Vous vous foutez de moi, non?
Benimle uğraşıyorsun, değil mi?
Excusez-moi.
Affedersin.
Rends-moi un service.
Bana bir iyilik yap.
- Vous n'avez pas besoin de moi pour avoir un temps d'avance sur cette enquête, parce que je vais vous dire ce qu'il découvrira... la vérité.
Bir adım önde ol. Soruşturmasından bir adım önde olmam için bana ihtiyacın yok, çünkü şimdi ne bulacağını söyleyeyim... Gerçeği...
Donnez-moi une minute.
Bana bir dakika izin verirseniz efendim.
S'il vous plaît, appelez-moi Philomena.
Lütfen bana Philomena deyin.
Au moins laissez-moi payez les dégâts de votre vélo.
- En azından bisikletin zararını ödeyeyim.
Considérez-moi comme un sympathisant, qui comprend et apprécie l'importance des forts liens familiaux et le rôle crucial des étapes importantes qui nous forgent.
Sorun değil, beni yalnız bir gezgin olarak düşün. Güçlü aile bağlarının önemini ve bu önemli olayların kendilerini oluşturmak için oynadığı kritik rolü anlayan ve takdir eden birisi.
Dites-moi, comment va Tom?
Anlat hele, Tom nasıl?
- Si vous faites quelque chose pour moi.
Benim için bir şeyler yaparsan.
Oui, mais elle l'a fait pour moi.
Evet. Ama benim için yapmıştı.
Toi et moi étions trop proche.
Sen ve ben bir zamanlar çok yakındık.
Dis le moi.
Söyle bana.
Il veut bien t'aider comme une faveur pour moi.
Benim hatrıma, sana yardım etmeyi düşündüğünü söyledi.
Dit moi comment je peux trouver Kaplan.
Kaplan'ı nasıl bulabileceğimi söyle bana.
- Il prends soin de moi.
- O benimle ilgileniyor.
Parle moi de ton enfance en Iran.
Bana İran'da büyümekten bahset.
Réveillez-moi dans 7 heures et demie.
Yedi buçuk saat sonra beni uyandır.
Vous trouverez un moyen de vous lier à lui comme moi.
Siz de benim gibi onunla iletişim kurmak için bir yol bulacaksınız.
" Ce garçon est à moi.
" That boy is mine. ( o çocuk benim )
Ce garçon perdu est à moi. "
That doggone boy is mine. " ( O Allah'ın belası çocuk benimdir )
Celle-là c'est pour moi.
Bu benim için, tamam mı?
Quand j'étais seul, ce petit gars était tout pour moi.
Ben yalnızken, bu küçük adam benim için her şeydi.
Moi et Todd quoi?
Ben ve Todd ne?
- Moi non plus.
- Ben de görmedim.
Tu as fait ça pour moi.
Bunu benim için mi yaptın?
- Moi non.
- Ben ciddiyim.