Translate.vc / French → Turkish / Méd
Méd translate Turkish
352 parallel translation
Le Paris-Lyon...
Paris-Lyon-Méd...?
Ne passez aucun examen méd...
Sakın tıbbi muayene yaptır...
- D ROSENSCHWEID MÉD. Puis-je vous aider, Dr...
Yardım edebilir miyim, Dr., ah...
"Vous n'étiez pas un atoll du Club Méd?"
Yarım adalar kulübünde tanışmamış mıydık?
- Bande de docs-méd!
- Bir avuç üşütük.
- Docs-méd?
- Üşütük?
Vous tracerez une route sud par l'est jusqu'à l'équateur, et sud-est pour rattraper le courant de Guinée.
Ekvatora doğru bir güney doğu rotası hazırlayın, böylece Gine med-cezirine sürüklenmemiş oluruz.
Suis la vague, elle sait où elle doit aller.
Med-ceziri takip et. O seni götüreceği yeri biliyor.
Une d'elles regarda dans l'eau et, entre des canettes et des poissons, elle vit l'épine dorsale du grand poisson finie dans les ordures en attendant que la marée l'emporte.
Biri aşağıya baktı ve boş bira kutularının ve ölü bir barakudanın yanında artık çöpe dönmüş, med-cezirin kendisini derinlere çekmesini bekleyen balığın uzun omurgasını gördü.
" La marée montera, Sans que vous la poussiez
" Sen dalgaları çekmesen de oluyor med cezir
Le troisième est enterré en attendant la marée.
Üçüncü de gömüldü med ceziri bekleyecek.
Attendant la marée. Pour moi, pour moi.
Üçüncü med ceziri bekliyor benim için, benim için.
Faut attendre la marée haute.
Med-ceziri beklemesini bil.
La lune a une force de gravitation qui fait monter la mer.
Herşeye karar veren med-cezirdir, ve hükmün sahibi de yerin uydusu aydır.
Documentaliste à la Section 9-17, aime les bandes dessinées.
"Araştırmacı, med-cezir havuzu çizgi roman okumayı sever."
C'est comme la marée, un équilibre écologique!
Bu bir med-cezir, yerçekimi kuvveti, bu ekolojik denge.
- Range ces harengs. Le Club Med devrait diriger nos usines.
Araba fabrikalarımızı Butlin işletmeli.
Ce doit être à cause de la marée.
Med-cezirden dolayı olmalı.
Je vais partir deux semaines en croisière, avec le Club Med.
Cuma günü iki haftalığına gemi yolculuğuna çıkacağım. Club Med.
Sans moi, vous liriez encore dans le marc de café au Club Med!
Ben olmasam hala Tahoe Gölü'nde çay falı bakıyor olacaktın.
Stonehaven n'est pas le club Med.
Burası tatil köyü değil, ne demek istediğimi anlıyor musunuz?
Dois-je aller au Club Med?
Club Med'e gitme konusunda kararsızım.
- Dois-je aller au Club Med?
- Diana, ben de konuşmak istiyorum.
Demande confirmation de Bio-Med.
Yaşamsal verilerin onaylanmasını bekliyorum.
C'est un village sans boutiques... ni Club Med, ni T-shirts.
Butiği, Club Med'i veya tişörtü olmayan bir kasaba.
Écoutez, on n'est pas au Club Med.
Bakın çocuklar, burası Club Med değil.
Compte tenu de l'affluence, vous n'avez pas dû remarquer que les Indians ont gagné quelques matchs.
Och ifall ni inte har märkt det, och med tanke på antal besökare, så har ni inte det. İndians Ligde yükselmeye başladı ve şampiyonluk.
Ils risquent fort de remonter.
Och hotar med att klättra upp ur källaren.
- Oui, mais tu l'avais fréquentée.
Ja, men du hade uppenbarligen varit med henne.
Haywood et les Yankees sont toujours la bête noire de Vaughn.
Vaughn fortsätter med att ha problem med Haywood och Yankees.
Les Yankees débuteront avec l'homme aux 20 victoires,
Under tiden så har Yankees annonserat att dom startar med vinnaren av 20 matcher Steve Jackson.
Un coureur en 1re base pour les Indians, grâce à la frappe de Dorn.
Indians bir şans yakalıyor, med två män ute. Dorn sayesinde.
Et voici le colosse Cerrano, déjà éliminé deux fois. Il a l'occasion d'égaliser.
Tamam, şimdi sıra büyük adam Cerrano'da, den stora mannen med 2 ute och han är den kvitterande löparen.
Arrivée de Hayes et sa moyenne de 29 %.
Två nere när Hayes kliver in, med 291.
Ici c'est la Légion, pas le Club Med.
Burası yabancılar lejyonu Gaultier.
L'eau de l'océan par la lune etirée je me mis sur le sable après un bain de mer, et la tête partant la première mon cher car les cheveux gardent l'eau dans leur franche.
Okyanus, med halindeydi kuma oturdum denize dalıp çıktım... başım önde, sonra vücudum azizim zira saçlar öyle çabuk kurumaz.
Au Club Med.
Clup Med'de çalışacağım.
Je m'attendais au Club Med, pas à frotter un pont!
Mick ve Cher ile St.Bart's veya Club Med. Güvertede sürtmek yok!
Alors pour le Club Med, c'est râpé?
- Yani tatile gitmek yok diyorsun.
Une brochure du Club Med.
Kulüp broşürleri.
Madame et lui vont au Club Med, en vacances...
Başkan ve karısı tatil için... Club Med'e gidiyorlar...
On a fait le coup du Club Med!
Club Med esprimizi yaptık.
Ils vont au Club Med, et Bill Mitchell dit : " A 7 h, une heure de volley...
Club Med'e giderler... ve Bill Mitchell şöyle der : " Saat 07 : 00'de bir saat voleybol oynayacağım...
"Un raz-de-marée tue 120 personnes à Kuala Lumpur."
Kuala Lumpur`da güçlü bir med-cezir dalgası 120 kişinin ölümüne yol açtı.
Ajax vitres, imbécile.
Med Windex ile, aptal.
- VOY ANTE
- MED YUM
Pour profiter de la marée.
Yoksa med-ceziri kaçıracağız. - Hayır, daha değil.
Au Med 2, allez-y!
Pekâlâ. İkinci ameliyathane. Koşun!
Essayez Med 4.
Med 4'e geç.
On est dans la magie indienne, pas au Club Med.
Yerli büyüsü bir tatil işi değildir.
Je veux te voir danser sur la mer noircie de sang.
Dans ettiğini görmek istiyorum... kanla kararmış med cezir'de.