Translate.vc / French → Turkish / Méme
Méme translate Turkish
5,380 parallel translation
Ouais, mec, cette endroit me redresse méme les poils du cul.
Dostum, tamam, buraya bakmamız gerek.
Mémé?
Nine?
T'aurais dû, mémé.
Keşke söyleseydin, nine.
T'inquiète pas, mémé.
Sorun yok, nine.
Ça va aller, mémé.
Bir şey olmayacak, nine.
C'est mon fils William qui m'a conseillé de vider la penderie de mes robes de mémé pour donner le fruit de leur vente à la lutte contre le SIDA.
Dolabımdaki eski ve demode elbiselerimden bir bölümünü temizlememi öneren ve Aids Vakfı yardım kampanyasına bağışlamamı öneren, oğlum William'dı.
Un sanctuaire consacré à des gens qui cousent des tétons humains en guise de ceinture.
- Bu adam meme ucu biriktirmeyi seviyor.
Tu aimerais te faire tirer les mamelles comme ça?
Bu şekilde meme sağmayı nereden öğrendiniz?
j'ai pris le train de D.C. à Boston. habillé en femme... perruque, faux seins, robe, la totale
DC'den Boston'a baştan aşağıya kadın gibi giyinmiştim, peruk, takviye meme, elbise, ne lazımsa
Tu veux une raclée? C'est Soho! On va voir les filles!
- Burası Soho, biraz meme görmek istiyorum.
- Fromage de bite.
- Meme sütü o.
Ou construire des abris, ou meme faire pousser de la nourriture
Evler inşa edip, yetiştireceğiniz ürünlerle beslenmeyeceksiniz.
Ce qui veut dire que meme si les chances sont d'1 / 1000 Je peux le faire, il y a une chance
Binde bir olasılık bile olsa gebe bırakabilirim.
Et bien, même si nous ne trouvons rien, ce sera en soi-meme une découverte.
Hiçbir şey bulamasak bile, yararlı bir keşif yapmış oluruz.
On verrait peut-être un bout de sein.
Belki bir meme falan fırlar.
Pousse-toi, mémé!
Yürü be nine!
AU MEME MOMENT, A L'AUTRE BOUT DU MONDE, LA SCIENCE MEDICALE PROSPERE
AYNI ZAMANLARDA DÜNYANIN DİĞER UCUNDA TIP BİLİMİ GELİŞİYORDU.
Il n'y a même pas de nichons.
Hiç meme yok ki.
mais lui-meme il n'a pas employé le mot mourir dans sa vie..
ama himseld uygulanmamıştır Hayatında kelime ölmek..
bien coupes-toi toi meme.
tamam kendini kesti.
Penses-tu que J'étais venu ici à nouveau moi-meme?
Neden kendimi l düşünüyoruz burada tekrar geldi?
Mais bien que sceptique, George Sr s'est bientot retrouve face au meme combat.
- Öyle ama. Şüpheci biri olan George Sr. bile çok geçmeden kendini benzer bir zor durumda buldu.
Et si la fete ne commencait meme pas l'an prochain?
Peki ya gelecek yıl parti hiç başlayamazsa?
Elle etait meme tombee pour certains. En partie a cause du vertige dont elle souffrait,
Bazılarıyla aşktan başının döndüğü bile oldu tabii çoğunlukla bunun nedeni sahip olduğu vertigo hastalığıydı.
Et meme s'il y allait en ligne... Le mot de passe est incorrect... il profitait de la vie etudiante, en vivant dans une residence universitaire.
Phoenix'e ancak internet üzerinden gitmiş de olsa bir yurt odasında kalarak üniversite hayatını yaşama fırsatı bulmuştu.
Meme pas moi.
Ben bile bilmemeliyim.
Meme taille, moyen.
Bu senin okul tişörtünmüş. Bak, aynı beden.
On a la meme taille...
Benimki nerede acaba? İkiz gibi aynı beden giyiyoruz...
... et des menaces dans la chambre meme.
... hem de oda-içi tehditler yüzünden.
Michael, lui, a jure de ne pas se laisser empetrer dans tout le drame et de laisser la famille s'occuper d'elle-meme pour un certain temps.
Michael ise, kendisine söz verip tüm bu olaylara karışmayarak ailenin kendi kendisini bir arada tutmasına izin verdi. Bir süreliğine.
Il a pris le large, au moment meme ou sa mere rebroussait mysterieusement chemin.
Böylece denize açıldı annesi ise bilinmeyen bir nedenden dolayı geri döndü.
- Meme un serveur?
Garsona bile mi?
Mais il l'a fait quand meme.
Ama yine de söyledi.
J'ai vote contre moi-meme pour eviter a mon fils la honte d'avoir a voter pour sortir son pere de la chambre.
Babasını oylama utancı yaşamasın diye kendime oy vermek zorunda kaldım.
On ne donne meme pas de noix, alors un magazine...
Fındıkları bile öylece vermiyoruz... -... dergiyi veremeyiz.
Mais quand j'en aurai une, ce sera une fille avec des mamelons.
Ama bulduğumda meme ucu olan bir kız olacak.
Tu es chanceux, toutes les filles en ont.
Öyle mi? Şansına, hepsinin meme ucu var dostum.
Non, ce n'est pas toutes les filles qui en ont.
- Her kızın meme ucu yok.
Sur certaines, on voit leurs mamelons qui pointent sous le chemisier.
Bazılarının altından fırlayan küçük meme uçları görünüyor.
Tu n'avais jamais vu une paire de seins avant?
Daha önce hiç meme görmedin mi?
Le grand mestre Pycelle a fait la meme blague.
Baş Üstat Pycelle de aynı espriyi yaptı.
Ça me rend quand meme plus intelligent que toi.
Yine de senden daha zekiyim.
Ser Bronn de la Nera a ete adoube par le roi lui-meme.
Karasu'dan Sör Bronn, bizzat kral tarafından vaftiz edildi.
Je ne sais meme pas combien je te paie jusqu'à present.
Sana şimdi ne kadar ödediğimi bile bilmiyorum ki.
Ni ses generaux, ni meme sa femme.
Ne generalleriyle, ne de karısıyla.
Vous l'avez dit vous-meme.
Siz demiştiniz.
Le cas echeant, je vous aurais jete à la mer avant meme que vous ne puissiez poser pied à Peyredragon.
Öyle olsa, Ejderhakayası'na adım atmadan seni denizde boğdururdum.
Peut-etre meme avant.
Hatta daha öncesinde.
Meme les plus braves des hommes ont peur de la mort.
En cesur adamlar bile ölümden korkar.
Le chevalier dit que meme les hommes les plus braves ont peur de la mort.
Şövalye, en cesurların bile ölümden korktuğunu söylüyor.
Elle s'inquiète pour leurs tetons?
Meme uçları için mi endişeleniyor?