Translate.vc / French → Turkish / Mént
Mént translate Turkish
5,128 parallel translation
- Elle ment.
- Doğru değil.
Non, il te ment.
Hayır, sana yalan söylüyor.
Personne ne leur ment.
Kimse onlara yalan söylemiyor.
Le truc, Tommy, c'est que tout le monde ment un peu pour coucher.
Demem o ki Tommy, herkes sevişmek için küçük yalanlar söyler.
Ne lui ment pas.
Yalan söyleme şimdi.
Il ment.
Yalan söylüyor.
Amy, c'est évident qu'elle ment.
Amy, resmen yalan söylüyor.
Ne se ment-on pas à nous-même?
Kendimizi mi kandırıyoruz?
Je pense qu'elle ment. Je pense qu'elle aime ça.
Bence yalan söylüyor ama, bence hoşuna gidiyor.
T'es le seul qui me ment pas.
Bana yalan söylemeyen tek kişi sensin, Ollie.
Ne l'écoute pas, il ment!
Onu dinleme, o yalan söylüyor!
Vous pensez qu'il ment à propos de ses problèmes maritaux. Je ne pense pas qu'il mente.
Evlilik problemleri olduğu konusunda yalan söylediğini sanıyorsun.
On ment.
Yalan söyleyeceğiz.
Il ment.
Yalan söylüyor, adamım.
Quelqu'un ment.
Biri yalan söylüyor.
- c'est sur qu'elle ment?
- Yalan söylediğine emin misin?
Il ment peut être.
- Yalan söylüyor olabilir.
Il ne ment pas, Mike.
- Yalan söylemiyor Mike.
- Il te ment, Gabriel.
- Sana yalan soyluyor, Gabriel.
Il te ment, Gabriel.
Sana yalan soyluyor, Gabriel.
Coral ment peut-être à notre sujet.
Coral bizim hakkımızda yalan söylüyor olabilir.
Ça ne fonctionnera pas parce que son équipement... est un peu comme George Washington et le cerisier... ça ne ment pas.
İşlevsiz olacaktır çünkü aletleri George Washington'a benzemez ve bir dolar yalan söyleyemez.
Où peut-être qu'elle ment.
Ya da yalan söylüyordur.
S'il vous ment à nouveau, vous pouvez m'appeler.
Eğer bir daha yalan söylerse beni arayabilirsin.
Lequel des deux ment?
Kimin kendini beğenmiş masalları anlatıIır?
Il ment!
O yalan söylüyor!
Quelle triste vue que celle d'une mére qui ment!
Ahh! Kocasının mezarının çiçekleri daha tazeyken..
- Il te ment.
- Evet, kesin yalan söylüyor.
Il ne ment pas.
Doğru söylüyor.
- Même si Murphy ne ment pas, ce pont a résisté à une guerre nucléaire et 97 ans de retombées.
- Eğer Murphy doğruyu söylüyorsa bile ki çok büyük bir soru işareti bu, o köprü bir nükleer savaş ve 97 yılın hava koşullarına karşı koydu.
- Il ment.
- Bu yalan.
Alors, pourquoi vous laisser duper si vous savez qu'il ment?
Adamın yalan söylediğini biliyorsan neden dolandırılıyorsun?
Il ment, Sammy habite ici.
Yalan söylüyor. Bak, arkadaşı Sammy burada oturuyor.
- Tout le monde ment.
- Herkes yalan söyler.
On ment par amour.
Onu sevdiğimiz için yalan söyledik.
Alors elle ment.
O zaman bir yalancı oluyor.
Mais je m'améliore à savoir savoir quand elle ment.
Fakat ben yalan söylediğini anlayacak kadar zekiyim.
C'est un terrain com-blette-ment inexploré pour nous.
"Pazı" lık olmadığımız bir durum bu.
T'as de la sauce. On lui répond qu'il ment, mais il maintient. On traduit ses posts.
Saçma sapan cevaplar veriyor ama hikâyesinde ısrar ediyor.
- Elle ment, ne l'écoute pas.
- Hayır yalan söylüyor, onu dinleme.
Elle ment.
- Hayır, yalan söylüyor.
Et il ment?
Peki ya yalan söylüyorsa?
- Elle ment, elle sait où est mon père.
- Yalan söylüyor babamın nerede olduğunu biliyor.
Le garçon ment.
Çocuk yalan söylüyor.
Il ne me ment pas, lui.
Bana yalan söyleyen o değil.
Elle ment.
Yalan söyledi.
Depuis quand on se ment?
Ne zamandan beri birbirimize yalan söylüyoruz?
- Ne croyez pas qu'on ment.
- Yok mu bize?
Là! Elle ment à ses parents!
Anne babasına yalan söylüyor!
Elle ne ment pas.
Yalan söylemiyor.
Il ment, n'est-ce pas?
Yalan söylüyordu, değil mi?