Translate.vc / French → Turkish / Méts
Méts translate Turkish
29,255 parallel translation
- Mets le haut-parleur. - Oui.
- Sesi hoparlöre ver.
- Et mets le haut-parleur.
- Hoparlöre ver.
On aide les gens à se sentir mieux, sauf que tu y mets des années et moi quelques heures.
İnsanların iyi hissetmesini sağlıyoruz. Sadece seninki yıllar sürüyor, benimkiyse birkaç saat.
Il méprisait notre langue, nos mets, nos coutumes.
Dilimizi, yemeğimizi ve kıyafetlerimizi hakir gördü.
Dieu me vient en aide, et je mets ma confiance en Lui.
Ben bir tek O'na güvenirim.
- Mets son numéro de sécurité sociale.
- Sosyal güvenlik numarasını gir.
Mets fin à ça.
Bitir şu işi.
Mets fin à ça, Elijah!
Bitir, Elijah!
Mets-toi à l'aise, Finn.
Rahatla, Finn.
Mets tes meilleurs hommes dessus.
En iyi adamlarını getir.
Tu te mets plutôt à l'aise avec les Strix, n'est-ce pas?
Strix'te kendini epey rahat hissediyorsun, değil mi?
Laisse moi quelques heures pour bien faire les choses ou mets moi hors de moi et tu te condamnes, toi et tous les Strix, à une mort lente et douloureuse.
İşleri ayarlamam için bana birkaç saat ver. Ya da beni kenara itip kendini bildiğin yoldan gidersin ve Strix'te bulunan herkesi yavaş ve acılı bir ölüme mahkum edersin.
Mets toi encore une fois en travers de ma route et je serais tout aussi créatif en trouvant un moyen de te tuer.
Eğer bir daha bu şekilde yoluma çıkarsan yaratıcılığımı, seni öldürmenin bir yolunu bulmak için de kullanırım.
Ne te mets pas en colère, Marcel Gerard.
Sinirlenme, Marcel Gerard.
Maintenant mets toi au travail comme un mec sympa.
Şimdi işe almak. İyi bir adam gibi.
- Mets le dedans.
- Onu indirdi. - Hey hey hey,
Alors mets son âme dans ce foutu pendentif.
O zaman ruhunu o lanet kolyeye koy.
Je mets le bail au nom de mon voisin, son obligé d'oublier.
Evi komşumun adına kiraladım ve bunu unutturdum.
Et ça tourne quand tu mets la clé dedans.
Anahtarı takınca da çalışıyor.
J'en mets plein.
Her zaman bol ketçaplı yerim.
Si je mets un matelas sur mon dos et que je me balade avec, vous croyez que je passerais à la télé?
Arkama bir şilte koyup taşıyacağım, onların beni TV'ye koyacaklarını düşünür müsün?
Je mets fin à ton contrat aujourd'hui.
Buradaki işini bugün itibarıyla bitiriyorum.
Et quelle est l'utilité d'une rune d'invisibilité si tu ne mets pas ton téléphone en silencieux?
Ayrıca telefonunu sessize almayacaksan görünmezlik mührünü kullanmanın amacı ne?
Je ne mets pas la résolution au vote.
Bu yasayı oylamaya sunmayacağım.
Je mets un cœur sur le I.
Nokta yerine kalp koyuyorum.
"Je déclare que le..." et tu mets la date et l'heure... 7h54.
... burada ifadesini verdiğim olay... Tarih ve saati de yazın. Saat 7.54'tü.
Mets des chaussettes, n'attrape pas froid.
Ayağına çorap giy. Hasta olacaksın.
Tu la mets mal à l'aise... et tu aurais des problèmes d'autorité.
Onu rahatsız ettiğini ve güç sorunların olduğunu söyledi.
Si je mets la main sur le bon à rien de stagiaire qui a classé ces dossiers...
Bu dosyaları düzenleyen beceriksiz stajyeri bir elime geçirirsem...
Au pire, je les mets en danger.
Onları tehlikeye atarım.
Et si tu te mets en travers de mon chemin, je te tuerai aussi.
Ve yoluma çıkarsan, Matthew... Seni de öldürürüm.
Et je mets quoi dans le numéro de dimanche?
O zaman ben pazar nüshasını neyle doldurmalıyım?
- Oui, je mets ça dessus.
- Evet, evet ona eklerim.
Mets-moi à terre.
Öldür beni.
- Je mets la table.
- Sofrayı hazırlıyorum.
Mais... je te mets un A pour l'effort.
Ama gidiş yolundan puanını verdim.
Mets-la dans mon champs pour que je la vise.
Sen onu uygun pozisyona getir, ben ateşlerim.
Tu me mets dans une position merdique.
Beni çok boktan bir duruma sokuyorsun, Nichols.
Quoi d'autre? Je te mets au parfum.
Arayı kapatalım...
Mets-m'en 10.
Bana 10 tane ver.
Tu me mets ça sur le dos?
- Bunu bana mı yıkmaya çalışıyorsun?
Quelqu'un du milieu se montre et tu mets ta cassette d'audition.
Endüstriden kimse ortaya çıkarsa, tek kişilik seçmelere dönüşürsünüz.
Mets le dans ta poche.
Senin için.
Chiron, tu te mets à jurer, maintenant?
Oh, şuraya bak Chirone küfür ediyor... Bana ukalalık etmeye çalışıyorsun?
Tiens, mets ça.
Hey. Üzerine bunu giy.
Je mets Monty sur haut-parleur.
Monty hoparlörde.
- Mets-le plus haut. - Ivar!
- Şunu daha yükseğe koy.
Bon garçon, mets-la ici, comme tes frères.
Akıllı çocuk, oraya koy, aynı abilerin gibi...
- Mets-la ici.
- Koy oraya.
- Mets ça plus fort.
- Şunun sesini aç.
C'est toute cette merde que tu te mets dans le nez.
Asıl sorunun burnundan çektiğin o saçmalık...