Translate.vc / French → Turkish / Nafta
Nafta translate Turkish
31 parallel translation
Je manifestais contre le NAFTA.
NAFTA'yı protesto ediyordum.
Le NAFTA.
NAFTA.
- Je protestais contre le NAFTA.
- NAFTA'yı protesto ediyordum.
ALENA, libre échange, ils ne sont pas libres.
NAFTA açılımı serbest girişim.
Au début, le libre échange et l'ALENA eurent un impact très négatif sur la Jamaïque.
Serbest ticaret anlaşması ve NAFTA başlangıçta Jamaica'yı çok kötü etkiledi.
Je bois à nos amis gringos, qui ont ratifié le traité de libre-echange
Bir saniye. NAFTA'yı onaylayan Amerikalı dostlarımıza.
Dans un monde où l'ALENA peut casser une décision de la Cour suprême, mon cousin Mashkov dit : "C'est ça notre seule sécurité."
NAFTA'nın Anayasa Mahkemesi'ne hükmettiği bir dünyada, kuzenim Mashkov'un da söylediği gibi, "Tek sığınağımız bu."
Cet accord est l'ALENA et il est entré en vigueur le 1er janvier 1994.
Bu anlaşma'NAFTA'olarak adlandırıldı, ve 1 Ocak 1914'te yasalaştı.
Quelques heures après l'entrée en vigueur de l'ALENA, une armée paysanne se soulève au Chiapas. ils dénoncent la mondialisation néo - libérale comme étant la condamnation à mort des peuples indigènes.
NAFTA'nın yasalaşmasında birkaç saat sonra, bir köylü ordusu Chiapas, Meksika'da ayaklandı,... şirket küreselleşmesini yerli halk için "ölüm cezası" olarak adlandırıyorlardı.
La ZLEA étendrait les règles de l'ALENA à l'ensemble du continent
FTAA, NAFTA'nın kurallarını,... tüm Batı Yarıküre'ye genişletecek.
On s'est pis l'ALENA en pleine gueule.
Bizler, NAFTA'nın getirdiği saçmalığı tecrübeyle öğrendik.
J'ai voté contre l'ALENA et pour les baisses d'impôts pour les industries nationales.
Hatırlayın, NAFTA aleyhinde oy verdim ve yerli imâlat için vergi artışlarını onayladım.
Ses supérieurs parlaient d'intervenir dans un pays qui faisait un commerce libre comme l'Amérique latine dans l'EAEC.
O zaman, o ve amirleri EAC içindeki NAFTA karşıtı. yabancı ülkelerle bağlantı kurulması hakkında konuşuyorlardı.
Il nous a fait un cadeau, avec l'ALENA.
O bize, NAFTA ticaret anlaşmasıyla çok büyük bir fırsat verdi.
Sa famille possède des usines.
Onun ailesinin işi de NAFTA fabrikalarıyla ilgili.
Ça me fait plutôt penser à une réunion de l'ALENA.
Hayır, daha çok NAFTA zirvesine benziyor.
L'accord N.A.F.T.A. Un mariage entre l'Amérique du Nord et le Mexique.
O anlaşmanın adı NAFTA idi ve Kuzey Amerika ile Meksika arasındaki bir evlilikti.
Le candidat Obama promit aux travailleurs de sortir du NAFTA et du GATT et il a déjà renié ces promesses.
Aday Obama Amerikan işçilerine onları Nafta ve GATT düzenlemelerinin elinden kurtaracağına söz verdi ama şimdiden bu sözleri bozdu.
Le candidat Obama a dit à moult reprises aux ouvriers qu'il renégocierait NAFTA et le GATT pour les rendres plus justes pour les travailleurs Américains.
Aday Obama, çaresiz fabrika işçilerine defalarca NAFTA ve GATT anlaşmalarını Amerikan işçileri için daha adil hale getirmek için yeniden görüşmeye açacağına söz verdi.
Il est tout à fait vrai que NAFTA était une erreur.
"Bu kesin bir gerçektir ki, NAFTA bir hataydı."
"Je n'apprécie pas NAFTA et tous ces trahisons libre échangistes."
"NAFTA ve diğer o bütün serbest ticaret safsatalarından haz etmiyorum."
Nous suivons toutes les règles décrétées par l'EPA... et les restrictions environnementales du traité NAFTA.
EPA tarafından koyulmuş bütün kurallara uyuyoruz biz ve NAFTA'nın çevre uygulamalarına. Tabii.
On a déjà perdu sept millions d'emplois depuis l'ALENA.
Biz zaten NAFTA'dan beri 7 milyon işi kaybettik, değil mi?
Plutôt commune, mais j'ai trouvé des traces de kérosène de naphta et d'inhibiteur de corrosion.
Oldukça yaygın, ama nafta gaz yağı ve yenim önleyici izleri buldum.
En colère après Nafta?
Nafta'yla ilgili öfke?
Ça été créé par la NAFTA.
NAFTA tarafından oluşturulmuş.
C'est un truc de la NAFTA ( Accord de libre échange nord-américain )
- KASTA ile ilgili.
Question piège.
NAFTA'da vergi yok ama işlem ücreti var. Şaşırtmacalı soru.
Teller, c'est l'ALENA, pas l'OTAN.
Teller, o NATO değil NAFTA.
Shon a raison, c'est l'ALENA.
Shon haklı, o NAFTA.
NAFTA vous rend les choses encore plus difficiles, car la frontière disparaît.
Ve Serbest Gümrük Antlaşması işinizi daha da zorlaştırıyor.