Translate.vc / French → Turkish / Nation
Nation translate Turkish
3,426 parallel translation
David, tu as forgé la nation de Dieu sur la Terre.
Davut, Tanrı'nın ulusunu sen yontacaksın.
La vie d'un paysan pour l'avenir de la nation de Dieu.
Tanrı ulusunun geleceği için bir köylünün yaşamı.
La vie d'un paysan pour l'avenir de la nation de Dieu.
Tanrı'nın ulusunun geleceğine karşılık sıradan bir köylünün canı.
J'ai un devoir envers notre temple, notre nation... notre Dieu!
Benim de bir görevim var tapınağımıza, milletimize Tanrımıza karşı!
Voici la véritable histoire du meurtre d'Abraham Lincoln, le premier assassinat d'un président américain et peut-être le crime le plus retentissant de l'histoire de la Nation.
Bu, Abraham Lincoln'ün öldürülüşünün gerçek hikayesidir. Bir Amerikan başkanının ilk defa suikaste uğramasının ve belki de bir ulusun tarihindeki en sarsıcı suç olayının.
Après quatre ans et plus de morts que pour aucun autre conflit dans l'histoire de la Nation, la guerre de Sécession est presque terminée.
4 sene geçtikten ve ulusun tarihindeki çatışmaların hepsinden daha fazla can kaybı verildikten sonra İç Savaş artık bitmek üzereydi.
VILLE DE WASHINGTON 4 MARS 1865... de finir ce que nous avons initié, de panser les blessures de la Nation, de faire tout ce que nous pouvons pour chérir une paix juste et durable entre nous et avec toutes les nations.
Ulusumuzun yaralarını saralım. Hem kendi içimizde, hem de diğer milletlerle adil ve kalıcı bir barışa ulaşmak için gereken herşeyi yapalım.
Le 7 juillet 1865, les sentences rendues pour le premier assassinat d'un Président dans l'histoire de la Nation sont exécutées.
7 Temmuz 1865 günü, bir ulusun tarihinde bir başkana düzenlenen ilk suikastle ilgili verilen cezalar tatbik edildi.
C'est dans l'épreuve que notre nation est la plus forte.
Ulusumuz sınandığında hiç olmadığı kadar güçlüdür.
Fils de la nation Xhosa!
Xhosa Ulusunun erkekleri!
Le fer de lance de la nation.
- Ulusun Mızrağı. - Evet!
Nous sommes le peuple de cette nation!
- Bizler bu ulusun insanlarıyız. - Evet.
Mais vient un temps... dans la vie de toute nation, où il ne reste plus que deux choix.
Her ulusun tarihinde, önünde iki seçeneğin olduğu bir zaman gelir.
Montrons au monde que notre nation est bâtie sur des lois et que nous sommes capables de clémence dans l'exercice de la justice.
Dünyaya hukuk devleti olduğumuzu gösterelim ve mümkün olduğu yerde adaleti merhametle sağlayalım.
Sans ce Livre, leur nation s'effondrera.
Kitapları olmadan, bu ulus düşecek.
Je dois m'adresser à la nation.
Ulusa seslenmeliyim.
Dans un instant, je serai assis à ce bureau, je prendrai un stylo et je signerai la plus grande refonte du Code des impôts dans l'histoire de notre nation.
Birazdan bu masada oturuyor olacağım elime bir kalem alacağım ve ülke tarihindeki en geniş kapsamlı vergi kodunu imzalayacağım.
Nos unités de contre espionnage assurent la sécurité de notre nation, Martha.
Karşı İstihbarat birimlerimiz ülkemizin güvenliğini sağlıyor, Martha.
Je vais croître jusqu'à être la fierté de la nation
Bu ulusun gururu olmak için büyüyeceğim.
Notre ami Travis Berta a tué six membres de la Nation aryenne en prison aujourd'hui.
Arkadaşımız Travis Berta Arian Nation'da hapishanede 6 kişiyi öldürmüş.
Pour toi, je demanderai à la nation toute entière!
Eğer sen istersen, tüm ülke seni isteriz.
Une nation s'élèvera contre une autre nation, et un royaume contre un autre royaume. "
"Ülkeler ülkelere krallıklar krallıklara başkaldıracak."
Combattez pour la nation!
Ülkemiz için savaşın!
Tu t'es jointe à la Nation aryenne?
- Aryan'lara mı katıldın?
Nous étions des pilotes de l'armée. Nos vies étaient au service de la nation.
Biz pilotlar olarak hepimiz milletimiz için canımızı verdik.
Nous ne le faisons pas parce que nous, en tant que nation, avons décidé de laisser Golden Bear aux ours.
Çünkü ulusça, Golden Bear'i ayılara bırakma kararı aldık.
Je crois que nous avons besoin d'une nation digne de ce nom.
Kendimizin olan bir millet istiyorum.
J'ai entendu que c'est la Nation de l'Islam.
İslam Milleti'nin böyle şeyler yaptığını duydum.
Non, ce n'est pas la Nation de l'Islam.
Hayır, İslam Milleti'nin işi olamaz.
Oui, ils portent des cravates, mais ce n'est pas la Nation de l'Islam.
Evet takıyorlar ama bu İslam Milleti'nin işi değil.
On dirait qu'il est devenu pupille de la nation après la mort de sa mère.
Görünüşe göre annesi öldüğü zaman devlet bakımı altına alınmış.
une pupille de la nation sans aucune option.
Yetimhanedeydin, seçeneğin yoktu.
Puis les Nations des Plaines.
Sonra Plains Nation.
Chacun de ces tombes nous raconte une histoire, pas seulement de quelques courageux Tommy, mais d'un frère, un père, un fils qui sont morts en faisant ce qu'ils ont cru être leur devoir - leur service à la nation.
Tüm bu mezarlar hikaye gibi anlatıyordu Tommy'den cesuru değil, ama kardeşi babası oğlu gibi.. görevi sırasında öldü ve onlar bunun için anıldı
Toute la nation s'est soulevée d'un coup Pour combattre l'injustice, la corruption, la pauvreté, l'ignorance Tout ce que nous avons enduré pendant trente ans.
Tüm halk, adaletsizliğe, rüşvete, yoksulluğa ve cehalete otuz yıldır katlandığımız her şeye karşı savaşmak için sokağa döküldü.
Qui symbolisent l'Autorité de la Nation Comparez avec ce qui s'est passé en Angleterre. Quand David Cameron a dit :
Kimse, ordunun insanlara bu şekilde işkence edebileceğine ya da kötü bir şey yapabileceğine inanmıyor, bilakis denge görevi gördüğü için herkes ordudan son derece memnun.
Comment puis-je faire confiance dans une Nation qui est incapable de protéger une femme?
Ahmet'in söylemek istediğini anlıyorum.
Pour le bien de cette Nation Et la toute puissance de Dieu.
Bugünlerde çocuklar, "Protesto" dedikleri bir oyunu oynuyor.
"across the nation smoke track fat back!"
Bir ucundan diğer ucuna!
" Notre travail est de débarrasser la nation des pourvoyeurs de saleté.
" Bizim işimiz müstehcenliği sağlayan kimselerden kurtulmak.
Notre ami Travis Berta a tué six membres de la Nation aryenne en prison aujourd'hui.
Arkadaşımız Travis Berta bugün cezaevinde Aryan Nation'un 6 üyesini öldürmüş.
Mes chers citoyens américains, pour la semaine passée, nos organisations de renforcement de la loie de notre nation ont travaillé sans relâche recherchant qui sont les responsables de la sérieuse et lâche attaque sur le Présendent Grant.
Sevgili vatandaşlarım... ÜIkemizin güvenlik güçleri geçen hafta boyunca dur durak demeden Başkan Grant'e düzenlenen alçakça saldırının sorumlularını aradılar. Arayış sona erdi.
Nous, les géants de l'industrie, avons construit cette nation.
Bu ülkeyi biz, sanayi devleri kurduk.
Tu sais je ne t'es jamais remercié pour ton euh, généreux service rendu à notre grande nation.
Güzel ülkemize yaptığın hizmetlerden dolayı sana teşekkür edememiştim.
Même face aux menaces de votre nation, je vous offre nourriture et aide.
Ulusunun tehditleri karşısında bile size gıda ve yardım teklif ettik.
Quel autre nation oserait?
Başka hangi ülke buna cüret ederdi?
Ma nation m'appelle, et il ne me laisse pas répondre à cet appel.
Ülkem beni çağırıyor ve o bu çağrıyı yanıtlamama izin vermiyor.
Ne confondez plus jamais ma nation avec ceux qui la dirige.
Ulusumu asla mevcut iktidarla karıştırma.
Les cargaisons sont déjà distribuées dans les nation qui en ont besoin.
Sevkiyatlar yardıma muhtaç uluslara ulaştı bile ve yakında tüm dünyaya ulaşacak.
LE PEUPLE VEUT NETTOYER LA NATION
Bir kez daha birleşerek.
Vous êtes mandaté pour garantir la sécurité de la nation. C'est votre devoir.
- Dans etmek için gelmişler.