Translate.vc / French → Turkish / Neé
Neé translate Turkish
3,792 parallel translation
Saturn revient en orbite là où elle était quand tu es née, et blah, blah, blah Ta vie fait un retour en arrière pour les sept prochaines années.
Satürn, sen doğduğun zaman olduğu yörüngesine dönüyor ve bi'şey, bi'şey işte, sonra hayatın gelecek yedi sene boyunca keyifsiz bir hal alıyor.
Née le 17 Janvier 1982.
Serbest grafik tasarımcı.
Née avec une cardiomyopathie idiopathique.
Doğuştan idiyopatik neonatal kardiyomiyopatisi var.
Ce pour quoi je suis née.
Bunun için doğmuşum.
Sa mère est née Andleman.
Annesinin kızlık soyadı Andleman.
Helen, née en 1962.
Helen, 1962 doğumlu.
Le Gean Canach est une effroyable créature, née des larmes de Nermaine, Mère de la Terre.
Gean Canach Toprak Ana Nemaine'in gözyaşlarından oluşturulmuş korkunç bir yaratıkmış.
Un lieu où la magie elle-même est née.
Büyünün doğduğu yerden.
Parce qu'elle dit qu'elle est née en 43 et qu'elle est la femme de M. Costa.
1943 doğumlu olduğunu ve Bay Costa'nın karısı olduğunu söyledi.
Vous êtes née en 43?
1943 doğumlu musunuz?
T'étais pas née.
Daha doğmamıştın.
Je ne suis pas née de la dernière pluie.
Sence ben o kadar saf mıyım?
Des contractions?
Nee? Ameliyathanede mi?
Née de l'esprit de notre fondateur, Norman Osborn, la Tour Oscorp abrite 108 étages d'innovation.
Kurucumuz Norman Osborn tarafindan olusturulan Oscorp Kulesi 108 katli bir bulus merkezidir.
Il leur faut une fille née en avril.
Nisan'da doğmuş bir kızı alacaklar.
Une petite fille de six ans, née le 8 avril.
Küçük bir kız, 6 yaşında. 8 Nisan'da doğmuş.
"Une relation née d'une rupture est maudite."
Ayrılıkla başlayan bir ilişki, ayrılıkla bitmeye mahkumdur. - Kim dedi onu?
Elle est née en Louisiane.
Luisiana'da doğmuş.
Il en voulait désespérément une 4e. Et je suis née.
Delicesine dördüncüyü istiyormuş ama annem beni doğurmuş.
Tu es née dans le train?
Trende doğdun?
Tu n'étais même pas née.
You were not even born.
- Je suis pas née d'hier, tu le sais.
Buraya gelmeden önce de benim bir hayatım vardı Andy. - Sana bunu söyledim.
Je suis née la nuit mais pas de la dernière pluie.
Gece doğmuş olabilirim ama dün gece doğmadım herhâlde.
C'est la clé de la maison où on habitait quand je suis née.
Bu, doğduğumda ailemin yaşadığı evin anahtarı.
La vie est née dans les vallées.
Yaşam vadilerde yaratılmıştır.
Ce n'est pas une actrice née en Australie dans une ferme isolée, à 100 km d'un cinéma où le projecteur marchait au mazout!
Orta Avustralya'nın uzak çiftliklerinde büyümüş projektörleri fuel-oil ile çalışan en yakın sinema salonuna gitmek için 200 km yol gitmek zorunda kalan bir oyuncu gibi değildi.
- C'est ici qu'est née l'idée du Static.
Burası, Static'in hayalini kurduğumuz yer.
J'ai du sang coréen, mais je suis née au Japon.
Koreliyim ama, Japonya doğumluyum.
Elle est née à 7 mois.
O, 7 aylık doğdu.
Je suis née ici.
- Burada doğdum.
" Née à 7 mois.
İki ay erken doğmuş.
J'aurai dû te donner à Dieu quand tu es née, mais...
Doğduğun zaman seni Tanrı'ya vermeliydim, ama...
ÇA n'a pas d'importance pour moi, je suis née sans odorat.
Çünkü ben doğduğumdan beri koku alamıyorum.
Née et élevée dans le champ.
Tarlalar için doğup büyümüş.
Depuis Ivanwood, depuis que tu es née.
Ivanwood beri.
- Faith est née par le siège.
- Faith ters doğmuştu.
Juste après que tes parents soient arrivés, avant que tu sois née.
Ailenin gelişinden hemen sonra. Sen doğmadan önce.
C'était une fille bien née, originaire du Kent.
Soylu bir kızdı. Orjinali Kent'ten olan.
La fete est nee en reaction plutot brutale de la jeune Lucille Bluth a la fete mexicaine... - Ce n'est toujours pas fait?
Kutlamaların başlangıcı, genç Lucille Bluth'un bu Meksika bayramına sert eleştirisiyle oldu...
Quelques mois auparavant, Lindsay avait perdu ses repères après avoir appris qu'elle n'était pas née dans la famille qu'elle détestait.
- Çok güzel. Aylar öncesinde Lindsay artık tahammül edemediği ailesinin bir ferdi olmadığını öğrenince kendini kaybetmişti.
Quoi?
Nee?
- Comm... Moi?
- Nee... ben mi?
Tu es née ici. Je sais.
Burada doğduğunu biliyorum.
Voici Daenerys Targaryen, La Typhon-née, L'Imbrulée la Reine des 7 royaumes de Westeros, la mère des dragons.
Bu kadın, Daenerys Targaryen Fırtınadadoğan, Ateş Geçirmez Westeros'un Yedi Krallık'ının kraliçesi Ejderhaların Annesi.
Elle a léché mon cul comme si elle était née pour le faire.
Sanki bunun için doğmuşçasına götümü yalıyordu.
Je suis née dans cette maison.
O evde doğmuştum.
Je suis née dans la mauvaise génération.
Yanlış nesilde doğmuşum.
" si tu étais née avec son talent, cela aurait pu être toi.
" Eğer sende ondaki yetenek olsaydı, onun yerinde sen olurdun.
Je suis née ici à Los Angeles.
Burada, Los Angeles'ta doğdum.
Je suis née à cause d'une feuille dans le vent.
Bu dünyaya bir yaprakla uçup geldim.
'Je suis née pour sauver le Docteur, mais le Docteur est sauvé maintenant.
Doktor'u kurtarmak için doğdum, şimdi Doktor güvende.