English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Ng

Ng translate Turkish

1,047 parallel translation
C'est la cloche que Jeff porte sur sa selle qui m'a alertée.
Evet ama önce küçük çanın sesini duydum. Jeff'in eğerinde taşıdığı çıngırak.
Il y a deux ans, il était au Mexique et j'ai acheté cette cloche pour la maison qu'on va bâtir dans l'Utah.
Yıllar önce, Meksiko'daydık. Çıngırağı evimiz için almıştım.
On va la mettre au-dessus de l'entrée, à l'intérieur, pour qu'on l'entende quand la porte s'ouvre.
Utah'ta bir ev alacak... ve çıngırağı ön kapının iç yanına takacaktık. Kapı açıldığında çın çın çalacak... ve dostların geldiğini anlayacaktım.
J'en ai marre d'entendre cette cloche.
Bu çıngırağın sesi canımı sıkıyor.
Tu veux toujours empêcher la cloche de sonner?
Bu çıngırağı hala susturmak istiyor musun?
Un serpent à sonnette!
Mizacı, çıngıraklı yılan gibidir.
- Un crotale.
- Çıngıraklı yılan.
Je vais vous montrer comment le tuer.
Size çıngıraklı yılan nasıl öldürülür göstereyim.
C'est la meilleure façon de tuer un crotale.
Size söyledim, çıngıraklı yılan öldürmenin en iyi yoludur.
Les dames avec les bocaux, envoyez les sucettes dans la bouche du monsieur.
Bayanlar çıngıraklı halkaları, erkeklerin ağızlarındaki lolipoplara geçirecek.
Mais il n'y a pas plus de bien en toi que dans un serpent à sonnettes.
Çıngıraklı yılan bile senden daha iyidir.
Je suis une vipère honnête.
Ben dürüst bir küçük çıngıraklı yılanım.
Comme vous voyez, elle fera reculer un serpent à sonnette, s'il le faut.
Gördüğünüz gibi, zorunda kalırsa çıngıraklı yılanı bile caydırabilir.
Scrogneugneu!
Çıngıraklı yılanın amcası olacağım.
Un crotale! Je suis blessée!
Çıngıraklı yılan!
Un crotale! Il m'a mordue!
Çıngıraklı yılan!
Quoi qu'il arrive, ne courez jamais si un crotale vous mord.
Ne olursa olsun, bir çıngıraklı yılan seni ısırırsa sakın koşma.
Une vraie chatte en maraude!
Kedi yavrusu gibi çıngırdar.
S'ils prévenaient aussi longtemps à l'avance que toi, les serpents à sonnette auraient disparu comme les dinosaures.
Eğer senin Kimbrough verdiğin avansı yılanlara verseydik etrafta çıngıraklı yılanlardan geçilmezdi.
Pour tuer les serpents à sonnette, à la ferme.
Çıngıraklı yılanları ve vahşi hayvanları öldürmen için. Çiftlikte ikisinden de bolca bulacaksın.
Un serpent m'a mordue là quand j'avais 15 ans.
15 yaşında bir çıngıraklı yılan tarafından ısırıldım.
Je peux essayer?
Biraz tıngırdatabilir miyim?
Je m'amusais avec.
Zamanında biraz tıngırdatmıştım.
- La chèvre cornue traverse la rue... Arrête!
Şıngırdatmayı kes.
Un serpent à sonnettes.
Çıngıraklı yılan.
Un désert peuplé uniquement de crotales et de tarentules.
Bir sürü çıngıraklı yılan ve tarantuladan başka bir şey yok.
La télé et elle tapote sur son piano.
TV ve piyano. Piyano tıngırdatır biraz.
Recevoir les clients au lieu d'aller pêcher et de jouer votre zim-zim tralala jazz.
Kendine müşteri bulacağına... balığa çıkıp caz tıngırdatıyorsun.
- Un serpent à sonnette.
Bir çıngıraklı yılan.
"Le Serpent de Fort James".
Port James'in kara çıngıraklı yılanı.
Je suis le Serpent du Territoire entier.
Ben bütün bu bölgenin çıngıraklı kara yılanıyım.
ce journaliste a une âme de crotale.
Bir çıngıraklı yılanın dost olduğu kadar dosttur o.
Maintenant, c'est Charlie qui tapote chez Plyne.
Şimdi Plyne'in orada Charlie tıngırdatıyor.
On dirait un serpent à sonnettes, on en voit des milliers comme lui.
Onu çıngıraklı yılan gibi gösteriyor, ama sen biri bin gibi görebilirsin.
Mais on reconnaît un serpent à sonnettes à l'instant.
Ve sen çıngıraklı yılanı ilk gördüğünde, farkı anlayacaksın.
C'est pareil, on le sait à l'instant.
Senin ilk çıngıraklı yılanın gibi. Bir bakışta bileceksin.
Sans poivre ni crotale.
Bunda biber ya da çıngıraklı yılan kafası yok.
Voilà pour toi, perfide étincelle!
Al sana, hain çıngıraklıyılan!
Vous êtes pire qu'un crotale.
Çıngıraklı yılandan bile daha aşağılıksın!
Bien sûr, on traficote un peu, on gagne quelques dollars au jeu, on tond un péquenaud sans même l'égratigner, et on est une fripouille.
Tabii ya! Birkaç şimşek çubuğu sattın, üçkâğıt açıp biraz para toplayıp hödüğün tekini bir çizik dahi atmadan kazıkladın ya ciğeri beş para etmez, çıngıraklı yılandan aşağılık bir adamsın!
Sale vipère!
Seni çıngıraklı yılan!
Comme j'aime le tintement de l'argent qui rentre.
Şu güzel sıcak para şıngırtısını duymak ne hoştur.
Doux bruit de la pièce sonnante et trébuchante.
Şıngırdayan paraların muhteşem sesi.
Ecoutez-les tinter.
Bakın şın-şıngırdadığını duyuyorsunuz.
Un de ces imbéciles s'est introduit dans ma chambre et a volé mon serpent à sonnette.
Bu aşağılık pisliklerden biri odama girmiş ve çıngıraklı yılanımı çalmış. - Neyini?
Nous les tuons, nous ne dormons pas avec. Personne n'aime avoir un serpent à sonnette affectueux.
Kimse sıradan bir çıngıraklı yılandan hoşlanmaz, yüzbaşı.
Toi, tu grattes ce satané banjo!
Sense o aptal banjoyu tıngırdatıp duruyorsun.
Allez, chérie, sors-les!
Haydi canım. Bıngıldat şunları.
Je parie qu'il en est mort.
- Bahse varım o çıngıraklı ölmüştür.
- Votre quoi?
- Çıngıraklı yılanımı.
- Combien apprivoisent des serpents?
- Kaç tanesi çıngıraklı yılan besliyor? - Efendim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]