Translate.vc / French → Turkish / Nièce
Nièce translate Turkish
2,111 parallel translation
Elle n'est pas à l'appart. Ta nièce a quitté une séance photos.
Yeğenin ortadan kayboldu.
Je dois ramener ma nièce. Je n'ai pas dit à ses parents que je l'emmenais.
Yeğenimi eve götürmem lazım, çünkü ailesinden izin almamıştım.
J'ai une nièce, elle s'appele Rio.
Rio isminde bir yeğenim var.
Seigneur Maki. C'est la nièce de ma femme.
Bay Maki, bu eşimin yeğeni.
Ma nièce a oublié ça.
Yeğenim bıraktı onu.
Voulez-vous que votre nièce revienne?
Yeğenini geri istiyor musun istemiyor musun?
L'organisatrice m'a promis des roses rouges pour le mariage de ma nièce.
Bak düğün organizatörü Yeğenime kırmızı güller için söz verdim...
Stéphanie est sa nièce.
Stephanie de onun yeğeni.
Elle a une nièce.
Yeğeni var.
Ma pauvre nièce n'a pas l'esprit de synthèse.
Yeğenim, uzun uzadıya anlatabilecekken özet geçmeyi sevmez.
- Est-ce là ma nièce préférée?
- En sevdiğim yiğenim mi gelmiş?
Elle vient juste de nous donner une autre nièce.
Bir yeğenimiz daha oldu.
- Lisa a une petite nièce.
Lisa'nın bebek bir yeğeni vardı.
Nous avons regardé le casier judiciaire de Felix de plus près... et la mineure à qui il a acheté à boire était ta nièce.
Felix'in adli siciline tekrar baktık ve küçük çocuklara aldığı içkinin senin yeğenin için likör aldığını gördük.
Et une nièce.
Bir de yeğenim var.
Votre nièce, par exemple.
Mesela yeğeniniz!
Ma nièce qui a voulu chanter à Noël en a fait les frais.
Ailemizin yeni yıl partisinde şarkı söylemek istediği zaman yeğenime yaptığım gibi.
- Là-bas... ta jolie nièce Ella est en vie.
- Rachel Chicago'dan nefret eder. - Ella adlı güzel bir yeğenin var.
- Quoi? - Ta nièce est en vie. Elle est née et c'est son anniversaire.
- Yeğenin yaşıyor ve bugün doğum günü.
- Ma nièce. - On ne connaît aucune Amber Holt.
Amber Holt diye birini tanımıyoruz.
Ma mère est Johanna, cousine germaine, deux fois retirée à Pauline, Nièce de Sheila aka...
Annem ilk kuşak kuzeni Johanna Pauline'in ikinci kuşaktan Sheila'nın kuzeni oluyor başka bir deyişle...
J'ai le droit de voir ma nièce.
Hayır. Hayır. Yiğenime yardım etmemi engeleyemezsin.
Samedi, j'ai la Bar Mitzvah de ma nièce. Je l'aide à placer sa voix.
Cumartesi günü yeğenimin Bat Mitzvah'ı var ve ben de sesini düzeltmesi için ona yardımcı olmalıyım.
La semaine passée, on a fait une fondue pour le premier bain de ta nièce.
Geçen hafta fondü yiyip boggle oynadık, çünkü Shirley'nin yeğeni ilk banyosunu yapmıştı. - Hem de köpükle.
La semaine dernière, le tournoi a été remporté par Anne O'Connor, qui nous a dit que sa nièce, Nancy Donovan, avait divorcé et qu'elle fricotait... avec un gros bonnet de New York qui sert le scotch comme une femme.
Görünüşe göre geçen haftaki oyunu Anne O'Connor kazanmış, o da yeğeni Nancy Donovan'nın boşandığından ve kız gibi viski dolduran New York'lu önemli birisiyle fingirdeştiğinden bahsetmiş.
Le même âge que ma nièce, 24 ans.
Yeğenim ile aynı yaşta, 24.
Ma nièce vient d'adhérer à un club.
Chet, bu benim yiğenim kursa yeni dahil oldu...
C'est le prénom de ma nièce.
Yiğenimin adı buydu değil mi?
C'est pas ta nièce.
- Evet ama o senin yiğenin değil.
Quelque chose cloche avec ta nièce.
Veronica, yiğeninde bir gariplik var.
Avec ta vraie nièce?
- Sen ve gerçek yiğenin.
Ma fille est là, avec la vraie nièce de Veronica.
Benim kızım burada, Veronica'nın gerçek yiğeni burada.
C'est même pas ta nièce.
Sen hiç konuşma. Bu senin yiğenin falan değil.
Combien de temps faudra-t-il avant que ma nièce Candace présente son fiancé cylon à la famille? les Cylons ne sont que des outils. atténuer la frontière entre homme et machine et leur donner des qualités humaines ne serait que pure folie.
Yeğenim Candace'in Cylon nişanlısını ailesiyle tanıştırmasına ne kadar zaman var? Bence insanlar onların, bu halleriyle ne kadar faydalı olduklarının farkındalar. Cylonlar basit araçlardır, daha fazlası değil.
Ma nièce n'a pas de petit ami. j'espère que la bonne personne la trouvera.
Yeğenimin erkek arkadaşı yok. Tamam. Bizimle ilgilenmekle o kadar meşgul ki kendine doğru adamı bulamıyor.
Un cadeau pour ma nièce.
Kuzenimin yıldönümü için bir armağan.
Notre nièce, Paula.
Evet, yeğenimiz, Paula.
Tu sais qu'il se tape ta nièce de 17 ans?
Bu yüzden mi, 17 yıldır yeğenine tıklatıyor?
C'était pour ma nièce.
Dinsel töreni için yeğenime verecektim.
Et j'aurai le temps de voir ma petite nièce.
O zaman belki küçük yeğenimi ziyaret ederim.
Votre nièce.
Sizinde yeğeniniz.
Ma nièce me l'a donné.
Yeğenim bana şans getirmesi için verdi.
Bouge ton cul de bon à rien et va emmener mon autre nièce à la danse. Fissa!
Şimdi beş para etmez kıçını kaldırıp eve git ve diğer gözde yeğenimi dans zırvasına götür.
C'est ma nièce.
Yeğenimin isteğiydi.
Alors, expliquez-moi pourquoi la nièce de l'agent Walker et sa classe de CE2 attendent devant le Smithsonian en se demandant pourquoi personne ne les prend en charge?
Peki söyler misin, Ajan Walker'ın yeğeni ve onun sınıfı Smithsonian Müzesi dışındalar. Şu an neden kimsenin onlara refakat etmediğini merak ediyorum.
Sauf que Beverly Jane McIntyre est la nièce du juge McIntyre.
- Tabii Beverly Jane McIntyre'ın Yargıç McIntyre'ın yeğeni olması hariç.
Parlez à ma nièce, Doreet.
Yeğenim Doreet ile konuş.
Sans ma nièce, on se serait déjà entretuées.
Arada yeğenim olmasaydı çoktan birbirimizi boğazlamıştık.
C'est ma nièce.
Yeğenim o benim.
Ma nièce.
Yiğenim.
- On trouvera votre nièce.
Yeğeninizi bulacağız.