English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Noble

Noble translate Turkish

3,018 parallel translation
Un noble.
Bir asilzade.
Même illégitime, il devait recevoir une éducation de noble.
Terk edilen çocuğun tabii, asilzade olarak yetiştirilmesi gerekiyordu.
Je serais ravie de travailler pour une noble cause.
Öğretmenlik deneyimimi iyi bir neden için kullanmak çok hoşuma gider.
Mon mari était noble, comme vous.
Kocam da sana benzerdi.
Voilà ce que la guerre fait aux hommes. Ca n'a rien de noble de mourir dans la boue. A moins de mourir avec grâce.
İşte savaş erkeklere bunu yapar ve çamur içinde ölmenin onurlu hiçbir tarafı yoktur zarafet içinde ölmedikten sonra.
Alors, c'est non seulement noble, mais brave.
Sadece onurlu değil aynı zamanda cesur da olarak da.
Je suis... un gars compétent, remarquable, capable et noble.
Yetenekli, üstün bir gencim, üstün, asil işlerin adamıyım.
Et moi, de toutes les femmes, la plus accablée et la plus misérable, moi qui ai sucé le miel de ses vœux mélodieux, voir maintenant cette noble et souveraine raison faussée et criarde comme une cloche fêlée...
Ve ben görüyorum ki morali bozuk, zavallı kadınlara yapıyor bestelerini. Bal tutan parmağını yalar misali. Çanların tatlı bir şekilde çalması gibi müziğinin ahenkli ve sert oluşunun şimdi anlıyorum nedenini, yani...
Au come-back noble et électrifiant des Castors Allumés!
Şimdi de Beaverlamp'in mükemmel dönüşü!
Vous vous voyez comme... un grand héros qui agit pour une noble cause?
Kendini bu işi ulu bir amaç için yapan büyük bir kahraman olarak mı görüyorsun?
Ne rends pas ça noble.
Asil bir şey yapıyormuşsun gibi davranma.
Donc, c'est payer le plein prix pour un livre chez Barnes Noble mais les gens font de ces stupidités.
BarnesNoble'dan kitapları indirimsiz alıyor olabilir ama herkes hata yapar.
Tout cela sonne vraiment noble, alors pourquoi ne m'as-tu rien dit?
Nedenlerinin hepsi de makul gözüküyor, o halde neden bana söylemedin?
Votre travail consiste à tromper, à vivre parmi vos ennemis et à faire de mauvais actes pour une noble cause.
İşiniz gereği aldatmak, düşmanlar arasında yaşamak zorundasınızdır. Asil amaçlar uğruna karanlık eylemlerde bulunursunuz.
Noble dans les pensées, misérable dans l'action.
Düşüncede soylu ; ama aksiyonda zayıf bir adam.
Son but était peut-être plus noble.
Muhtemelen niyeti çok daha ciddiydi.
Selon les cathares, la façon la plus noble de faire l'amour évite la procréation.
Cathar görüşü sevişmenin en yüksek formu tamamen üremeyi engeller.
Nous devrions œuvrer pour une cause bien plus noble.
Daha yüce bir amaca hizmet etmeliyiz.
Protéger son peuple est de loin la cause la plus noble qui soit.
Halkımızı korumaktan daha yüce bir amaç olamaz.
- Vous êtes un noble! Un noble allié aux serfs pour défier l'autorité!
- Soylunun biri otoriteye karşı, kölelerle ittifak kurmuş.
Maintenant dehors, "monsieur le noble lituanien"!
Çık git burada, seni Litvanya dükü. Çık git buradan!
Même le plus vil des criminels de Krypton, enfermé depuis toujours dans la Zone Fantôme est plus noble que le meilleur de ces primates humains.
Hayalet Bölge'de kapana kısılmış deli suçlular bile dünyalı maymunların en iyisinden daha asildirler.
Mieux vaut mourir pour une noble cause
Asil bir amaç için ölmek, hapiste yasamaktan iyidir.
Là-bas se trouvait un endroit appelé Camelot, où un jeune roi, son noble champion et leurs soldats se battaient pour la liberté de leur peuple.
Genç bir Kral'ın, onun şövalyesi ve savaşçılarının halkı uğruna özgürlük mücadelesi verdiği bir yer.
Il n'y a rien de noble dans tout ça.
Bu işte öyle asil bir taraf yok.
Ce n'est pas un voyage noble en vue de sauver l'univers ou de rencontrer Dieu, peu importe ce que Rush vous a mis dans la tête!
Evreni kurtarmak, Tanrıyla buluşmak, ya da her neyse Rush'ın size satmaya çalıştığı türden bir soylu görev olamaz.
- C'est noble.
- Vay canına! Bu soylu bir davranış.
Sachez que le combat est plus noble que l'argent.
Şunu bilin. Savaşma gerekçesi paradan çok daha büyük.
Je ne suis pas une noble dame! Je suis plutôt une prisonnière!
Asil bir kadın değil, bir esir gibi hissediyorum ama.
Mais nous avons ici un animal qui bouleverse cette théorie, car la vie comporte un dessein supérieur, un objectif plus noble.
Ama bu kendi kafasında göre takıIan rahat bir hayvandır. Hayattaki tek amaç budur hayatta kalabilmek ve bir adım daha öne çıkabilmek.
Il nous faudrait quelqu'un de sang noble.
Bu noktada, aristokrat olan birisi olmalı.
Tu connais quelqu'un de sang noble qui peut nous aider?
Bize yardım etmesini sağlayabileceğimiz eski, soylu bir aile biliyor olmalısın.
Au fond, on sait que c'était noble.
İçten içe ne kadar soylu bir davranış yaptığının farkındayız.
Il était noble avant, maintenant, c'est un vrai con.
Zamanında soyluydu, şimdi hödüğün teki.
Un sombre noble baiser, un souvenir de cette affaire.
Ciddi, nazik bir öpücük. İlişkiden bir hatıra.
On raconte qu'il aurait courtisé une noble Chinoise.
başımıza dert olan bir Merong biliyordum. çinli bir kadının peşinden gittiğini duymuştum.
Notre princesse était une noble très appréciée au palais.
.
C'est noble, en fait.
Asilce bir şey aslında.
Tu sais, c'est très noble et mature, et tu es sûrement la personne la plus forte de cette maison.
Bu inanılmaz derecede asil ve olgunca Meg. Bilirsin, bence bu evdeki en güçlü insan... sen olabilirsin.
Je vais vous donner une autre chance de ne pas me mentir. C'est très noble.
Oyalıyorsun.
C'est pour une noble cause.
Sizi temin ederim ki tamamen hayır işi olacak.
Vous êtes ici pour une noble cause.
Buraya hayır yapmaya geldiniz.
La loyauté n'appartient pas à celui qui paye mais à une âme noble.
Sadakat en çok para veren adama değil, daha iyi adama sunulur.
Je ne sais pas si elle est noble ou femme de pêcheur... Ou putain.
Asil bir kadın mı, bir balıkçının karısı mı yoksa bir orospu mu bilmiyorum.
Tu n'es pas le seul noble dans ma vie, tu sais.
Hayatimdaki tek soylu erkek sen degilsin.
C'est une moitié de noble.
O yarim soylu erkek sayilir.
Noble?
Bir asilzade mi?
Ah! Le noble Juge!
Asil yargıç.
Une tentative noble.
Asil bir girişim.
Bon, Chris, voici ce noble art qu'est la philatélie.
Evet, beni gevşetiyor böylece etraftakilerle konuşabiliyorum. Pekala, bir yudum alayım.
- Capitaine Richard Noble.
- Yüzbaşı Richard Noble.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]