Translate.vc / French → Turkish / Non
Non translate Turkish
707,234 parallel translation
- Non.
- Hayır.
Bien sûr que non.
Tabii ki.
Non, merci.
Kalsın.
Ils n'ont pas tous été heureux, et on n'y était pas toujours ensemble, non plus.
Hepsi mutluydu denilemez hepsi biz birlikteyken de değildi.
Non.
Hayır.
Je crains que non.
Maalesef hayır.
Non!
Hayır!
- Non, ça n'a rien à voir avec Hook.
- Hayır, bunun Kanca'yla bir ilgisi yok.
Bien sûr que non.
Tabii ki de hayır.
- Non. Non, je veux m'assurer que tu ne vas pas me tuer, comme Anthony.
Sadece beni de Anthony gibi öldürmeyeceğinden emin olmak istiyorum.
Non, pas d'hôpital.
Hayır, hastane olmaz.
- Non! Je ne peux pas.
Yapamam.
Non, il est genre vraiment rouge sauce pour spaghettis.
Hayır ketçap gibi çok kırmızı.
Non, c'est juste le cancer.
Hayır, hayır, kanserle ilgili.
- Non, ils me tueront aussi.
- Hayır beni de öldürürler.
- Non, ca ne va pas.
- Hayır yolunda falan değil.
Non pas cette fois.
- Capone mu? Hayır bu sefer yapmayacağım.
Je n'y croyais pas non plus, mais il m'a fait sortir de Mason Industries.
Başta ben de inanmamıştım, ama beni Mason Endüstriden çıkardı.
- Non, je ne l'ai pas fait.
- Hayır vermedim. - Henüz değil.
Non! Je te faisais confiance Lucy.
Sana güvenmiştim Lucy.
- Non. Écoute.
- Sadece dinle.
Non, c'est un étudiant.
Üniversiteden arkadaşım.
Pas question de t'inviter à danser, même sans lunettes, pas question de m'extasier non plus.
Dansa git diye seni baştan yaratamam ve gözlüklerini atınca şunu demem : "Dur, Kyle?"
Non, Gus Rosendale.
Hayır, Gus Rosendale.
Non, ils mentent tout le temps.
Evet, hiçbiri gerçekleşmedi.
Oh, non! Un monstre de feu!
Olamaz, bir ateş canavarı!
- Non!
- Hayır!
- Titus, non.
- Titus. Hayır.
Non, je parle de vous.
Hayır. Ben sana soruyorum.
Non, j'ai réussi dans la vie.
Hayır! Başarılı oldum.
J'aime ta curiosité, mais en fait, non, la pluie et les larmes, c'est différent.
Merakın hoşuma gidiyor. Ama hayır, yağmurla gözyaşı farklı. En büyük fark...
Mais non, ils te sourient.
Hayır Russ, sana gülümsüyorlar.
Oh non, je suis dans le journal.
Aman Tanrım, gazeteye çıkmışım.
- Non, un voyage en Europe.
- Hayır, Avrupa'ya uçalım.
Oh, non.
Olamaz.
- Non, merci.
- Almayayım sağ ol.
Non, je ne suis pas payée.
Para almayacağım Cyndee.
Non, j'ai une obligation envers les gens.
İnsanlara karşı bir sorumluluğum olduğu için.
- Non! Les tigres.
Tabii ya, kaplanlardı, değil mi?
Non, le rat des toilettes.
Hayır, tuvalet faresi.
Non.
Hayır!
- Non.
- Vermem.
Non, pas question.
Hayır, anlatmayacağım Xan.
Les femmes ne veulent pas de cela non plus.
Kadınlar bunu da istemez.
Non, j'ai une astuce.
Doyurmam. Bir hilem var.
Oh non, maintenant ça fait deux.
Tüh ya, şimdi iki tane oldu.
Non.
Öyle.
Non, G-Harmony dit qu'après deux heures, il est temps d'abandonner.
Hayır, G-Harmony 2 saat geçince boşa ümitlenmemeni öneriyor.
Lucy, non.
Lucy hayır.
Non.
Yo.
Non, je l'ai juste dit à Leonard, Howard, Raj,
Hayır.