Translate.vc / French → Turkish / Notice
Notice translate Turkish
272 parallel translation
- Visible comme le nez au milieu de la figure. - La notice.
- Yazıyı!
J'écris aussi une três bonne notice nécrologique.
Ölüm ilanı da yazabilirim.
Où est la notice?
Ben de kılavuzuna bakayım.
Il a fait sa propre notice nécrologique.
Kendi anma yazısını söylemişti.
- C'est peut-être classé secret défense?
- Belki de D-Notice * koymuşlardır.
C'est un secret défense.
D-Notice budur.
Entre les annonces et la notice nécrologique.
Kayıp ilanlarıyla cenaze ilanlarının arasına bir yere sokuştur.
On a la notice, on peut réparer!
- Burada, klavuzu var, tamir ederiz!
- Tu devrais lire la notice.
Ağacın saksısını yeşile boya.
J'ai joint le sable et le caillou à la notice explicative et j'ai tout donné au secrétariat, à Raïssa, pour qu'elle l'envoie à l'UNESCO.
Ve açıklama raporuna bir vida somunu ve biraz kum ekleyip Dean Raechke'ye ilettim, böylece o da bunları UNESCO'ya iletebilir.
A chaque fois que vous me parliez, je me plongeais dans la notice du sac a vomi.
Uçakta olduğumuz sırada kusmuk torbasının üstünü okumaya başladığımı fark etmedin mi?
- Où est la notice?
Kullanma kılavuzu nerede?
- J'avais la notice!
- Kitapçığımız vardı.
Vous n'avez pas pris la peine de vous retrancher ou de construire un périmètre fortifié.
I notice you haven't bothered to entrench or build a fortified perimeter. Ohh.
Lisez la notice d'abord.
Önce talimatları oku.
La notice est en trois langues...
Üç dilde kullanım kılavuzu var.
La notice de la XT-500.
XT-500. - Ne?
Selon la notice du clerc, nous devions entendre
Katibinizin tebliğine göre burada olmamızın nedeni... Neydi? ...
- C'est marqué sur la notice.
- Zaten içinde yazıyor.
Une notice de vente est nécessaire, un catalogue, des acheteurs.
Bir duyuru yapmamız, katalog hazırlamamız, alıcı bulmamız gerek.
- près de la notice nécrologique.
-... yanında bulmam.
- J'ai rien contre... mais selon ma notice, c'est contre-indiqué.
- Ana kuzusu değilim ama bu kullanım talimatımda yasaklı.
On dirait une notice de mise en garde.
Uyarı levhası gibi konuştunuz.
J'y comprends rien à cette notice.
Bu talimatları anlayamıyorum.
Bon, lisez bien la notice.
Tamam, prospektüsünü iyice okuyun.
La notice nécrologique.
Ölüm ilanlarını.
Ça fait une demi-heure que j'attends. C'est de moi qu'on parlera dans la notice nécrologique demain. "Homme décède en attendant ses pancakes".
Yarım saattir bekliyorum, yarın ölüm ilanım çıkar : "Yaşlı adam dayanamadı."
Le mucilage est un terrain dangereux... et je pensais qu'un tube d'adhésif... aurait une notice d'avertissement.
Tutkal tehlikeli bir maddedir... ve bence tüm yapıştırıcı maddelerin üzerinde... bir uyarı bulunması gerekir.
Elle en prend toutes les heures au lieu d'une par jour. Elle n'a pas compris la notice.
Günde bir kez alın yazıyor "Once" İspanyolcada on bir demek
- Lis la notice.
Talimatları oku
Quelqu'un au fbi ajugé bon de mettre sa notice nécrologique sous notre nez.
FBI'dan birisi onun otopsi sonucunu... burnumuzun dibine koymanın yeterince önemli olduğunu düşünmüş.
C'était toi, la notice nécrologique?
O sendin, değil mi?
Je n'ai rien à voir avec cette notice nécrologique.
Ben hiç otopsi sonucu söylemedim.
Une chose me chiffonne, ensuite je m'en irai, pourquoi la notice nécrologique sous ma porte?
Çözemediğin bir şey var... sonra yola çıkacağım... neden o ölüm ilanını kapımın altından attınız?
Vous voulez dire que vous m'avez aidé avec cette notice nécrologique?
O ölüm ilanını bana yardım etmek için bıraktığınızı mı söylüyorsunuz?
Notice de fermeture.
Kapama ilamı.
[Notice pour la déshabiller]
[Giysilerini çıkarmak için]
Je viens juste de voir la notice interne sur le système, à propos de ce que ton père fait à la prison.
Az önce, hapishanede babanın çevirdiği işlerle alakalı sistemde bulunan IAD soruşturmalarını gördüm.
- Je sais lire une notice. - Depuis quand? - S'il te plaît.
Kullanım kılavuzunu okumayı biliyorum.
Pourquoi aurait-il mis cette notice dans son casier?
Niye uyarıcı ilacı dolabında bırakır?
Nous placerons une notice nécrologique dans le journal.
Gazeteye ölüm ilânı elbette vereceğiz.
- Ce couteau est fourni avec une notice d'utilisation.
Bu şeyin kullanma talimatı olduğuna inanıyor musun?
J'ai mal lu la notice.
Anlaşılan o ki talimatları yanlış anlamışım.
Ma notice nécrologique.
Ölüm ilanımı.
Je n'ai pas besoin de lire la notice.
Kullanım kılavuzuna ihtiyacım yok.
Voyant la notice nécrologique de votre femme, j'ai su que je devais vous apporter ça.
Gazetede karınızın ölüm ilanını görünce, bunu getirmem gerektiğini düşündüm.
Il n'y a pas de notice, et ce n'est pas comme si je pouvais lui demander comment on l'utilise.
İçinde prospektüs yoktu ve ne kadar koymam gerektiği, babama... sorabileceğim bir şey değildi.
Deux comprimés trois fois par jour. Et lisez la notice.
Günde üç kere ikişer adet, reçeteyi de okumalısınız.
Quand on fait un traitement pour la fertilité, il faut lire la notice.
Doğurganlık hapı aldığınız zaman, kutudaki küçük yazıları okumalıydınız.
Vous devriez lire la notice.
Bir dahaki sefer üzerini okumayı dene.
La notice dit :
Şişenin üstünde rehavete neden olabilir.