Translate.vc / French → Turkish / Ns
Ns translate Turkish
6,581 parallel translation
Vous êtes fâchés. - Je le vois bien.
Birbirinize kızgınsınız.
T'es trop proche pour le voir.
Adaleti sağlamak için çok yakınsın.
Tu es en en colère maintenant, mais tu passeras à autre chose
Şu an kızgınsın, ama üstesinden geleceksin.
Tu es la créature la plus belle, magique, enchantée qui ait jamais marché sur cette Terre.
Bu dünyaya gelmiş en güzel, en büyüleyici ve en göz kamaştırıcı kadınsın.
Tu es toujours une belle femme, Lagertha.
Hala güzel bir kadınsın, Lagertha.
Mais tu l'es tout autant, Siggy.
Öte yandan, sen de ilginç bir kadınsın Siggy.
Je ne sais pas pourquoi tu es tellement en colère contre moi.
Neden bana bu kadar kızgınsın bilmem.
C'est pour ça que tu es tout le temps en colère. - Ce n'est pas pour ça.
O yüzden sürekli kızgınsın.
Tu es trop proche de Gabriel et de Clockwork pour voir au-delà.
Geçmişte olanları görmek için Gabriel ve Clockwork'e çok yakınsın.
Tu es une aberration, une qui pourrait être utile maintenant qu'on sait ta honte.
Sen bir sapkınsın! - Artık ayıbını bildiğimize göre bunun yararı olabilir.
Tu es fâchée contre moi, mais je pense que tu l'es encore plus contre Ethan.
Bana kızgınsın ama Ethan'a daha fazla kızdığını düşünüyorum.
Je suis sûre que vous comprenez la difficulté de le quitter, comme vous savez tout à la vie.
Bunu bırakmanın nasıl zor olacağını anlarsınız, eminim. Siz görmüş geçirmiş bir kadınsınız.
Écoutez, vous êtes proches d'eux.
Bak, buna yakınsın. Buna saygı duyuyorum.
Porunn, tu es une femme libre maintenant.
Porun artık özgür bir kadınsın.
Notre père, qui est aux cieux... Que ton nom soit sanctifié.
Göklerdeki Babamız adın kutsal kılınsın.
Et tu m'ignores.
Dalgınsın.
Qui est à l'origine de ta colére?
Kime kızgınsın bu kadar?
Ok, très en colère.
Tamam, çok kızgınsın.
C'est très féminin.
Oldukça kadınsı.
Julia, tu es épatante, belle, une femme incroyablement sexy.
Julia, sen harika güzel, inanılmaz seksi bir kadınsın.
Et puis tu es une adulte.
Ayrıca yetişkin bir kadınsın.
Oui, c'est vrai, parce que tu es une femme.
- Evet çünkü sen bir kadınsın.
Tu es fâché contre ton père.
Babana kızgınsın.
Je sais que tu es énervé contre moi, Et je sais que je t'ai laissé 15 messages, Mais arrête ça tout de suite.
Biliyorum bana kızgınsın ve 15 mesaj bıraktım zaten ama yeter artık!
Vous êtes contrarié.
Kızgınsınız.
Vous êtes une femme blanche riche, vous n'avez jamais été prise pour quelque chose?
Zengin bir beyaz kadınsın. Hiç herhangi bir şeyden yakalanmadın mı?
Je pense que tu es contrarié car Fiona n'est pas reconnaissante de l'impact que tu as eu sur la vie de son fils.
Bence, Fiona, onun çocuğunun üzerindeki etkini kabul etmediği için kızgınsın.
Tu es si près que tu peux voir les gens coincés dans les embouteillages.
Çok yakınsınız, trafikten çıkamayanlarla göz teması bile kurabilirsiniz.
Notre Père qui es aux cieux Que Ton nom soit sanctifié Que Ton règne vienne Que Ta volonté soit faite sur la Terre comme au Ciel.
Göklerdeki Babamız, Adın kutsal kılınsın. Egemenliğin gelsin. Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de Senin istediğin olsun.
Je veux que Pamela soit vengée.
Pamela'nın intikamı alınsın istiyorum.
Tu es une femme exceptionnelle...
Sen harika bir kadınsın.
Donna, tu es remarquable, et je tenais à te dire que tu fais partie de la famille.
Donna, harika bir kadınsın ve belirtmek isterim ki, seni hep aileden biri olarak gördüm.
Tu es une femme incroyablement belle.
İnanılmaz derecede güzel bir kadınsın.
Tu es en colère.
Sen kızgınsın.
Tu es une femme faible, impuissante et fragile.
Sen saf bir kadınsın Ailesi olmayan
Vous êtes tous les deux en colère.
İkinizde kızgınsınız.
Vous êtes une femme spéciale, vous le savez?
Sen çok özel bir kadınsın bunu biliyor muydun?
Limón, tu mérites qu'on se batte pour toi.
Limon, sen uğruna savaşılacak bir kadınsın.
Je suppose que vous êtes assez proches.
Sanırım ikiniz epey yakınsınız.
Je pense que tu es une femme magnifique.
Bence harika bir kadınsın.
Tu es en colère parce que je t'ai enrôlé pour le weekend.
Hafta sonunu aldığım için bana kızgınsın.
Tu es une femme incroyable.
Sen harika bir kadınsın Lemon Breeland.
Mary, vous êtes une femme.
Mary sen de bir kadınsın.
Je comprends que tu est en colère, mais peut tu le dire "encore"?
Kızgınsın, anlıyorum ama "bile" derken neyi kastettin?
Vous êtes une femme titrée.
Sen ünvanlı bir kadınsın.
Vous êtes une femme condamnée.
Hükümlü bir kadınsın.
Comme ça si vous devez revenir, vous aurez encré dans votre mémoire ce qui est à vous et ce qui ne l'est pas.
Eğer geri dönersen Senin olan ve olmayan Hafızana kazınsın diye yapıyorum.
Je pensais devoir être la moins féminine possible, vu le Chronicle de ce matin.
Olabildiğince az kadınsı görüneyim dedim, bu sabah Chronicle'da olduğu gibi.
Vous êtes blonde?
Sen sarışınsın.
Et qu'est-ce qui vous a tant occupé?
Sen neden bu kadar dalgınsın peki?
Vous êtes une femme attentionnée Mme Masters.
Dikkatli bir kadınsınız, Bayan Masters.