Translate.vc / French → Turkish / Nus
Nus translate Turkish
1,732 parallel translation
Peut-être qu'elle se baladait pieds nus, et qu'elle a marché sur le verre.
Belki çıplak ayaklarla dolaşıyordu. Sonrada camlara bastı.
Et les abrasions sur les pieds? Je m'y attendais après qu'elle ait couru pieds nus dans le parc, mais... c'est intéressant :
Parkta yalın ayak bir koşudan sonra bunu beklerim ama şu nokta ilginç.
Je me suis retrouvée dans une pièce avec deux hommes à moitié nus et je crois que j'en ai eu pour mon grade.
Bugün yarı çıplak iki adamla aynı odada yeterince kalmışlığım var zaten. - Çok iyi anlıyorum.
On s'amuserait plus nus?
Çıplak olsak daha eğlenceli olmaz mıydı?
On était 15, complètement nus. Moi, j'étais là : "J'ai rien fait".
15 kişi, çıplak orada duruyorduk ve ben "Benimle ilgisi olamaz!" dedim.
Tous ces gens qui courent, à moitié nus, quelle honte.
Bütün insanlar çok meşguldü. Yarı çıplak, ne ayıp.
Il n'y a pas moyen... je veux dire, on peut ajouter une scène de seins nus, nan?
Başka bir yolu.... Yani, ekleme yapabilir miyiz, sanki, böyle bir sahneye, ya da başka birşey?
Aller à St Tropez avec mon mari et bronzer seins nus sur la plage.
Kocamla beraber St. Tropez'e gitmek ve plajda üstsüz yatmak istiyorum.
Dîner, film, nus et en sueur?
Akşam yemeği ve sinema mı yoksa çıplak ve terli bir randevu mu?
Le jour suivant, tous les pêcheurs sont apparus sur la plage, nus. Sans aucune marque.
Ertesi gün, bütün balıkçılar plajdaymış- - çıplak--üzerlerinde işaret olmaksızın.
Ils pensent que nous courons pieds nus à longueur de journée et mangeons des insectes, refermées sur nous-même.
Yalın ayak koşturup üstümüzdeki böcekleri temizliyoruz ya.
Etions nous nus?
Çıplak mıyız?
- Pieds nus?
Ayağı çıplakdır?
La dernière fois que j'ai vu une réaction de cette ampleur, c'était sur deux amants qui s'étaient endormis, nus, dans un champ.
En son bu kadar şiddetlisini gördüğümde iki genç sevgili, zehirli sarmaşık tarlasında çırılçıplak uyuyakalmıştı.
Ah bon? Ben, tout ce que je dis, c'est que si j'avais payé pour cette vue, je ne voudrais pas la voir détruite par des gens essayant de prendre des photos de mes voisins bronzants seins nus, tu vois?
Demek istediğim, bu manzara için bu kadar para ödesem ortalıkta bir sürü insanın dolaşıp komşumun üstsüz güneşlenirken fotoğrafını çekmeye çalışmasını istemezdim.
Pendant ma lune de miel, ils ont attendu 6 heures pour me prendre seins nus?
Biliyor musunuz balayımda üstsüz fotoğrafımı çekebilmek için 6 saat beklemişlerdi.
- Nous serons torse-nus.
Beyler! - Tamam, biz çıplağız...
Vous pouvez garder les mannequins nus.
Çıplak mankenler sizde kalabilir.
Nos corps nus dégoulinaient de sueur.
Ve çıplak bedenlerimizden ter akıyordu...
Les cheveux nus!
Saçlar açığa!
Les cheveux nus! Ok, ok, je suis des votres.
Tamam, tamam, bu işe varım.
On se courait après sur les collines verdoyantes, puis on s'étendait, nus, sous les lunes d'Adora
Yosunlu yamaçlarda birbirimizi kovalar, Adora aylarının altında çıplak yatardık.
Selon ma recherche, des seins nus.
Şey, araştırmalarıma göre çıplak memeler.
Et j'ai vu tes photos de nus. Tu veux du lait?
Oh, mektubunu açtım ve çıplak resimlerini gördüm, Biraz süt alır mıydın?
Il devrait y avoir des bières et des filles seins nus.
Bekârlığa veda partisinde bira ve üstsüz kızlar olurdu.
Aucune info, mais je suis fière de posséder un calendrier de nus.
Yani, bilgi de yok. Ama yağ filtresi konulu nü bir takvime sahip olmanın gururunu yaşıyorum.
Ces gens sont nus!
Aman Tanrım, bunların hepsi çıplak.
Oui, on va travailler dur entre ces murs nus.
Evet öyle, mavi ve ferah odamız sayesinde.
Les filles, seins nus.
Kadınlar, soyunun.
Non, je sais que tu ne veux pas le mêler à tout ça, mais ce jeune homme escaladerait le mont Everest pieds nus pour toi.
Onunla konuştun mu? Hayır, onu bu işe bulaştır diye sana söylemedi. O genç çocuk senin için Everest Dağı'na bile çıkar evlat.
Je suis peut-être soûl, mais il y a des gens nus dans ta piscine.
Belki ben sarhoşumdur, ama havuzunda çıplak iki insan var.
As-tu déjà essayé de tous les imaginer complétement nus?
Hiç onları çırılçıplak, üzerlerinde hiç giysi yokken hayal etmeyi denedin mi?
Même si la Vierge Marie entrait avec son beau petit cul et ses seins nus...
Meryem Ana gelip, göğüslerini dışarı atıp vals yapabilirdi.
ne les imaginez pas tout nus.
onları çıplak düşünmeyin
" Les pieds nus jusque dans mes appartements
"Çıplak ayakla odama sessizce yürürken"
Je veux etre la quand les athletes paraderont nus, comme une bande d'imbéciles.
Atletler vahşi hayvan sürüsü gibi çırılçıplak koşmaya başlamadan önce iyi bir yer bulmak istiyorum.
Mais c'était surtout son air provocateur en courant pieds nus qui m'attirait chez elle.
Ama Zola Budd'ın meydan okurcasına çıplak ayakla koşması bana oldukça çekici geliyordu.
Tant pis, tu iras nus pieds en Amérique!
- Çok kötü. Amerika'ya kadar yalınayak yürüyeceksin, seni aptal.
Et pieds nus.
Üstelik yalın ayak.
Il y a des gens qui ont l'air beaux, et quand on les voit nus, on est très déçu!
Bazı insanlar güzel görünürler, sonra da onları çıplak gördüğünde büyük bir hayal kırıklığına uğrarsın?
Il fallait marcher 8 km pieds nus en hiver, pour arriver au poste de TV le plus proche.
En yakındaki TV seti için kışın yalınayak, 5 mil yürümüştü.
Je peux y aller pieds nus, pas de problème.
Fakat sorun değil, yalınayak da gidebilirim.
" Douche carcérale, prisonniers nus.
"Hapishane duşunda, çıplak mahkumlar var."
Vos vidéos, ainsi que votre ordinateur, sont pleins d'images d'enfants nus. Est ce que vos gars ont un mandat de perquisition?
Kasetlerin ve bilgisayarın çocuk pornografisiyle dolu.
Je jouais à l'ultimate-frisbee à l'université et il y avait ce type aux pieds nus avec d'horribles ongles pointus...
Üniversitede ultimate frizbi oynuyordum ve çok keskin tırnakları olan çıplak ayaklı bir adam vardı.
Excuse-moi si je ne veux pas me marier pieds nus dans les bois, à côté du lac Personne-Ne-Va-Rouler-Aussi-Loin.
Kimsenin o kadar uzağa gitmeyeceği gölün yanındaki ormanda yalın ayak evlenmek istemediğim için kusura bakmayın.
Ouais, y a beaucoup de nus dans celui là.
Evet. Bu filmde bolca çıplaklık var.
Zut, mes amis ont pas pu venir, puis, Zut, j'ai renversé du vin sur ton chemisier, zut, nous sommes tous nus!
Hop, arkadaşlarım gelemedi, sırada ne var hop, kazağına şarap döktüm, hop, çıplağız!
Je dois comprendre qu'un mariage pieds nus aux îles Fidji ne t'intéresse pas?
Sadece Fiji bir yalınayak-on-the-beach düğün sahip Tamam, tarafından "konuk listesi," Sen gerçekten ilgilenmiyor diyorsun?
C'est géant. Si seulement comme autrefois il y avait quelques types Grecs nus, lançant des disques, luttant les uns contre les autres dans le sable avec la foule autour en train d'aboyer...
Ayakta duran kalabalık uğuldarken birkaç çıplak Yunanlı bir diski sağa sola savurup, birkaçının da kumun içinde güreşmesi daha dün gibiydi.
- Pieds nus.
Ayakkabısız.