Translate.vc / French → Turkish / Octavia
Octavia translate Turkish
300 parallel translation
Excuse-toi auprès d-de Néron, Britannicus.
Gel Octavia, kardeşini bulalım.
Présente des excuses ou je te ferai p-punir.
Nero, Octavia'yı çok seviyor.
Peu importe, je vais lui parler.
Oğlunun Octavia'yla evlenmesini önermeyecek misin?
Il y a autre chose qui m'inquiète.
Neden yatakta değilsin? Octavia nerede?
Mais ce n'est plus un enfant. Et quand il sera empereur, qui pourra le contrôler?
Octavia'nın bu yaptığı terbiyesizlik.
C'était la fille de Marc Antoine et d'Octavie, on n'en attendait pas moins.
Mark Antony'nin ve Octavia'nın kızıydı o. Ondan da böylesi beklenirdi.
( Octavia ) Les femmes ne sortent pas de leur chemin parce que ce sont des femmes.
Kadınlar yoldan çıkmaz, çünkü onlar kadın.
Miss Octavia? Tu ne sens pas cette vraisemblance?
Bayan Octavia, gerçekliği hissetmiyor musun?
Résultat Miss Octavia première.
Önce Bayan Octavia'yı oylayın.
( Octavia ) Si l'argent n'était pas si important pour survivre dans le monde d'aujourd'hui, Je pense que je ne voudrais rien de plus que ce que j'ai déjà.
Günümüzde hayatta kalmak için para bu kadar önemli olmasa şimdi sahip olduklarımdan başka bir şey istemezdim.
Je veux que les gens me voient comme, "C'est le mannequin, Octavia."
İnsanlar beni şöyle görsün istiyorum, bir model Octavia var.
"C'est l'actrice, Octavia."
Oyuncu Octavia var.
"C'est la top model internationale, Octavia."
Bayan Süper Model Octavia var.
Je veux que tout le monde me regarde et dise, "Voilà Octavia."
Herkes bana bakıp "İşte Octavia" desin.
"22 h. Octavia."
"10 : 00 p.m. Octavia."
Voilà, Octavia.
İşte, Octavia.
Quels restaurants vous aimez? Octavia, le Twenty Seven...
- Hangi restoranları seviyorsunuz?
elles ont manigancé contre moi... et contre Rome.
Kendi öz annem, ve eşim Octavia... bana ve Roma'ya karşı... komplo kurdular.
Tu as vérifié l'allée derrière Octavia?
Octavia'nın arkasındaki yola baktın mı?
Ne touchez pas à l'adhésif ni aux sacs.
Bodrumda iki olay yerinde ceset var. Bu ikisi, Octavia Figueroa ve Terrell Davenport üst kattaydı. Tezgahın arkasında başka bir ölü var.
On a trouvé une cigarette avec l'ADN de Gina Robson.
Octavia'yla başlayalım. Bankaya yatırılacak parayı hazırlamakiçin aşağıda.
- Qui? Octavia, la gérante.
Kadın bizi aşağı çağırdı. - Hangi kadın? Octavia, müdür.
Demandez à Octavia.
Neden gidip Octavia'ya sormuyorsunuz?
Elle est morte.
- Octavia başaramadı, Terrell. - Ne? - Evet, o öldü.
Octavia Figueroa.
Octavia Figueroa.
Qui était dans la voiture? C'était Luis. C'est le père des filles.
Luis'ti. - Onlar da Octavia'dan yaptığı çocuklar. - Ne oldu?
Les patients, les visiteurs, le personnel. J'aurais aimé aider Frank, mais pas au détriment de ma carrière. 5 garages ont commandé les 2 types d'adhésifs. L'un d'eux appartient au copain d'Octavia. J'avais une révision à faire.
Frank'e yardım etmek isterdim, ama kariyerimi riske atmak pahasına, asla. Beş araba tamirhanesi, hem bizim paket bandından hem de susturucu tamir bandından sipariş etmiş. Ve bunlardan birinin sahibi, Octavia'nın erkek arkadaşı.
Octavia était votre compagne? C'est exact.
Peki hastanedeki çocuklar senin ve Octavia'nın mı? Evet.
Allez, ouvrez! J'ai des fleurs! Vous les avez fait appeler.
Herkesi aşağıya getirmeye çalıştın. Octavia aşağı inmemizi istiyor. Kıpırdama.
Octavia, l'aînée, habite ici.
En büyükleri, Octavia burada yaşıyor.
Vous vous appelez?
Adınız? Octavia.
- Octavia. Quelle ligne de soins utilisez-vous?
Hangi cilt bakımı ürününü kullandığınızı söyler misiniz?
Je tuerai Octavie, et Mérula se charge de moi, mais si elle ne le peut pas et que je suis prise vivante alors c'est toi qui dois me tuer.
Ben Octavia'yı öldüreceğim. Ve Mercula da beni öldürecek. Eğer yapamazsa, canlı yakalanırsam o zaman beni sen öldürmelisin.
Castor, assure-toi de trancher la gorge d'Octavie avant la mienne.
Castor, benimkini kesmeden önce Octavia'nın boğazını kestiğinden emin ol.
Octavie est mon épouse légitime.
Octavia benim karım.
Octavie, ma chérie, aie l'air au moins vivante.
Octavia, tatlım, en azından canlı gözük.
Octavie...
Octavia...
- Tu es fou?
Yaşına göre görünüşünden hiçbir şey kaybetmemiş, hiç çocuğu yok Britannicus ve Octavia için çok iyi olacak. Onlara bir anne gerek.
Mon oncle...
Britannicus ve Octavia'ya da annelik yapacağım.
Il y a quelque chose dont je veux te parler depuis longtemps. - Oui.
Madem Octavia'yla evlenecek, düşünüyorum da...
D'abord Octavia.
Bu insanlardan biri katili içeri almış.
Que faisait-il avec ça dans son congélateur? Mon Dieu, non! Ce sont les filles sur la photo d'Octavia.
Tanrım. Lütfen, hayır. Bunlar Octavia'nın masasının üzerinde duran resimdeki çocuklar.
Elle en a eu marre de jouer les Mère Teresa? Laisse-moi passer encore 1 ou 2 nuits ici. J'ai décroché! C'était facile de la rouler.
Kardeşin alışkın olduğun Florence Nightingale'i oynamaktan vazgeçti, ha? Haydi, Octavia! Sadece birkaç gece daha kalmama izin ver.
On dirait un adhésif banal.
Octavia Figueroa'yı bağlamakta kullanılan bilinmezin analizi geldi.
Où est la bonne nouvelle? Ce que j'avais trouvé sur l'adhésif d'Octavia Figueroa.
Çapraz referans sonuçlarına bak.
La même voiture qu'on a vue à l'hôpital.
Bu hastanede gördüğümüz araba. - Demek Octavia kız arkadaşındı. - Doğru.
Mes filles vont rentrer de l'école.
O bant, Octavia Figueroa'nın boynunun etrafından geliyor.
Cet adhésif était autour du cou d'Octavia.
Mavi ipler de senin arabanın bagajındaki halıdan. Bunun benimle hiçbir ilgisi yok, dostum.
Tout vous incrimine. - Il faut me comprendre...
Octavia eroinman kardeşinden kurtulmak için Albany'ye gidiyordu ve yanına çocuklarınızı da alıyordu.
- On a compris! Octavia voulait quitter son frère camé et emmener vos filles avec elle. C'est pas facile... de tuer quelqu'un en fixant son regard. C'est pas si facile qu'on croit.
Zor, değil mi? Birinin gözlerinin içine bakarak onu yakın mesafeden vurmak. Kapıdan girerken kolay olacağını düşünmüştün, ama değildi.
Octavie, elle est finie.
Octavia, savaş bitti.