English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Oeufs

Oeufs translate Turkish

2,925 parallel translation
On ne sait même pas où sont les oeufs.
Yumurtaların nerede olduğunu bile bilmiyoruz.
Nous avions un plan pour détruire les oeufs, mais depuis que la navette a été abattue, Anna a verrouillé pratiquement tout le vaisseau
Yumurtalardan kurtulmak için bir planımız vardı ama mekik düşürüldükten sonra Anna gemideki korumaları arttırdı.
- Vous devrez créer une diversion pour faire sortir Anna de ses quartiers pour qu'Erica ait le temps d'arriver jusqu'aux oeufs.
- Erica'nın yumurtalara ulaşması için Anna'nın dikkatini başka yöne çekecek bir karışıklık çıkarmalısın.
Vous allez avoir besoin d'explosifs pour détruire les oeufs.
Yumurtaları yok edecek bir patlama yaratmalısınız.
Elle va détruire les oeufs des soldats d'Anna.
Anna'nın asker yumurtalarını yok edecek.
A 19h, nous allons créer une diversion pour que les oeufs de votre mère puissent être détruits..
Saat 7 : 00'de annenin yumurtaları çıkmadan yok edilebilsin diye bir kargaşa çıkaracağız.
Oui, la bombe que tu vas utiliser pour exploser les oeufs de cette salope. C'est un gel explosif de prochaine génération.
O kaltağın yumurtalarını patlatacağın bomba yeni nesil jel patlayıcılardan.
Cela gèlera les oeufs.
Yumurtaları donduracaktır.
Les oeufs sont prêts!
- Olur. Yumurtalar hazır.
- T'as enterré mes oeufs de Pâques.
Paskalya yumurtalarımı 1.5 metre aşağı gömmüştün.
Ça m'a pris 3 semaines pour "clore" l'enquête des oeufs.
Yumurta soruşturmasını kapatmak üç haftamı aldı.
Je dis juste qu'on fait pas d'omelette sans casser des oeufs.
Bak, söylemeye çalıştığım eğer omlet yapmak istiyorsan, birkaç kafa kırman gerek.
Les guérisseurs ne jurent que par leurs oeufs pour trouver des choses perdues ou volées.
Cadı doktorlar, çalınan ya da kaybolan malları bulabilirler.
Lui demander un de ses oeufs lorsqu'elle apparaît, si tu peux.
Ortaya çıktığında, eğer yapabilirsen, onu yumurtadan çıkartmaya çalış.
Pourquoi est ce que tu marches bizarrement, comme si tu marchais 441 00 : 21 : 39,623 - - 00 : 21 : 40,957 sur des oeufs?
Neden poponda ezmek istemediğin bir patates cipsi varmış gibi yürüyorsun?
Tu veux des oeufs brouillés?
Omlet hazır!
J'espère que ces oeufs ne sont pas trop cuits.
İnşallah yumurtalar katı olmamıştır.
La bière ne va pas avec les oeufs ou le porridge.
Bira yumurta ya da yulaf ezmesiyle iyi gitmiyor.
Hé, mec, arrête d'être méchant avec ces oeufs de Gungans!
Şu Gungan yumurtalarıyla uğraşmayı bırak be adam!
Des bêtes qui grimpent sur ta tête et y déposent plein d'oeufs!
Başının üstüne tırmanıyorlar, ve oraya yumurtalarını bırakıyorlar!
Bob, je peux t'emprunter des oeufs?
Selam, Bob, birkaç yumurta verir misin?
Je vais chercher ces oeufs.
Yumurtaları getireyim.
Merci, mais je prends mes oeufs Foo Yong à emporter.
sağol ama yumurtamı almaya Foo Yong'a gidiyorum.
Des oeufs si gros?
- Bu büyüklükte bir yumurta mı?
Vous avez les oeufs?
Yumurtaları aldın mı?
Je t'ai dit qu'elle protège ses oeufs.
- Dedim ya, yumurtalarını korumaya çalışıyor.
Montrez à croco-man ou on a trouvé les oeufs.
Timsah adama yumurtaların nerede olduğunu göster.
On pense que ce sont des oeufs.
- Yumurta olduklarını düşünüyoruz.
Désolé Mr. mais certaines espèces de requin pondent des oeufs...
Afedersiniz, efendim. Bazı köpek balıkları da yumurta bırakır.
On a aucune idée d'où ce qu'ils viennent. - Ca peut être des oeufs de...
Nereden geldiklerini bilmiyoruz, belki de...
On est pas obligé d'analyser physiquement ces oeufs
Burada herşeye sahibiz.
mais si vous voulez approcher la bête, si vous voulez la connaitre, ou peut être même en finir avec elle. Je vous conseille vraiment de me laisser chercher ses oeufs.
Ama bu yaratığa yaklaşmak ve onu tanımak istiyorsanız daha da önemlisi ölmesini istiyorsanız yumurtaları almama izin vermenizi tavsiye ederim.
Vous allez vérifier si ce sont des oeufs de requin ou de crocodile.
Gidip yumurtalarınköpek balığına mı yoksa timsaha mı ait olduğunu görmen lazım.
Je ne vois pas pourquoi on doit être deux pour récuperer les oeufs.
Neden bu yumurtaları almaya hep beraber gittiğimizi anlayamıyorum.
Parce que les crocos aiment pondre leur oeufs... près des côtes!
Çünkü timsahlar yumurtalarını genelde kıyıya bırakır.
Comment on saura que les oeufs ont éclot?
Çıktıklarını mı nasıl bileceğiz?
On devrait le laisser la, à ses histoires de requin... et chercher les oeufs de Croco.
Onu olmayan köpek balığıyla baş başa bırakıp timsah yumurtası bulmaya gidelim mi?
Je ne m'y connais pas trop en crocodile, Mais je sais qu'ils pondent leur oeufs... plus près de l'eau.
Timsahlardan pek anlamam, ama bildiğim kadarıyla suya yakın yumurtlarlar.
En Afrique elle a pondu ses oeufs dans un marais.
Afrika'da bir bataklığa yumurtladı.
Ou alors... elle a pondu ses oeufs dans l'eau exprès.
Belki de onları bilerek suya bırakmıştır.
Je vois des oeufs, beaucoup d'oeufs.
Yumurta, bir sürü yumurta.
C'est ce que fons les crocos, ils pondent des oeufs.
Timsahların işi bu yumurtlarlar.
Oh non, vous oubliez que ce sont mes oeufs.
Olmaz, vazgeç bu işten.
Vos oeufs, Excusez-moi?
Senin yumurtaların mı? Afedersin?
Excusez-moi, mes oeufs, ma chasse, mon expédition,
Üzgünüm! Benim yumurtalarım, benim avım, benim sevkiyatım.
Ils ont localisé les oeufs, ils nous envoient els coordonnées.
Yumurtaların yerini belirlemişler ve koordinatlarını gönderiyorlar.
Le requin va droit sur ses oeufs... et le crocodile l'a pris en chasse.
Köpek balığı yumurtaların peşindeydi ve timsah hemen arkasından geldi.
Je vais te préparer des oeufs.
Sana yumurta yapayım.
Et pour les oeufs de Gungans?
Ya Gungan yumurtaları ne olacak?
- Mais d'abord, les oeufs.
Bence bunu... yumurtaları aldıktan sonra konuşalım.
Y a des oeufs brouillés.
Teşekkür ederim. Omlet vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]