Translate.vc / French → Turkish / Okay
Okay translate Turkish
17,503 parallel translation
Okay, mais on a besoin d'explorer un endroit beaucoup moins cher.
Daha ucuz bir şeyler keşfetmeliyiz.
Okay, je... qu'est-ce que t'as, t'es en nage.
Tamam. Tanrım, ter içindesin.
Hum... Okay.
Tamam.
- Bien, dans ce cas voilà un problème résolu. - Okay. C'était...
O halde bunu çözdük.
Okay, donc...
Pekâlâ.
- On a juste besoin de parler un peu. - Okay.
Sadece kısa süre için toplanmalıyız.
Tu n'as qu'à interviewer d'autres personnes, et on prendra la plus qualifiée, okay? On fait comme ça?
Başkalarıyla da konuşur en nitelikli olanı işe alırız.
Okay, salut.
Tamam, merhabalar.
- Okay, c'est plus clair. - Ouais.
Tamam, bu çok daha net.
- Okay. Parce qu'on va ramener ce beau spécimen avec nous au labo.
Bu yakışıklıyı laboratuvara götüreceğiz çünkü.
- Okay, Erin, viens par ici.
- Tamam, Erin. Buraya gel.
- Attends. Cet appareil va balancer un rayon de protons sur ce fantôme, okay?
Bu şeyden hayalete proton ışını fırlayacak, tamam mı?
Okay, Erin, attends mon signal.
Tamam, Erin. İşaretimle.
Okay, c'est un peu décevant.
Tamam. Bu biraz zayıf oldu.
- Super! - Tape-moi dans la main. - Okay.
Tokatla beni.
- Okay, t'es prête?
- Hazır mıyız?
Il fait partie du Conseil de logique et données. - Okay. - Martin Heiss.
Mantık ve Veri Konseyi'nin üyesi.
Okay, nous on croît à des résultats qu'on peut prouver, et qui sont concrets.
Kanıtlanabilir, fiziksel sonuçlara inanırız.
- "Agence d'examen métaphysique..." - Okay.
"Metafizik Araştırmalar..."
- Okay, okay, okay!
- Tamam, tamam.
- Okay.
- Tamam.
Okay, premièrement, c'est faux.
Bir kere o öyle değil.
Okay, ouais.
Tamam.
Okay...
Tamam.
Okay, Si vous pouviez vous pousser!
Tamam, yoldan çekilin.
Okay, bande de dégénérés.
Pekâlâ, sizi terli ucubeler.
Okay, je sais pas si c'est dû à un truc racial ou parce que je suis une femme, mais je suis très énervée là.
Irkçılıktan mı, cinsiyet ayrımcılığından mı bilmem ama çok kızdım.
Okay, Patty, ne bouge pas!
Tamam, Patty! Kımıldama!
- et un. Okay!
- Ve bir.
Okay, t'as qu'à lui dire qu'on n'est pas là.
Tamam, ona burada olmadığımızı söyle. - Ne?
- Okay. - Bon alors qu'est-ce que vous savez?
Neler biliyorsunuz?
Okay, bon, vous avez fait un excellent travail.
Çok iyi çalışmalar yaptınız.
Okay, mais il... On parle d'un déménagement là.
Tamam, yer değiştirmekten bahsediyoruz.
Le gouvernement des États-Unis n'a pas besoin de se faire aider par des amateurs, okay?
ABD hükümeti amatörlerden yardım almaz.
Donc vous repartez là-haut et vous faites vos petits goûters chinois de gonzesses, okay?
O yüzden yukarı çıkıp Çin çayınızı için, tamam mı?
- Okay, attends. Bouge pas.
- Tamam, dur.
- Très bien. - Okay.
Tamam.
Okay, j'ai pigé.
Tamam, buldum.
Okay, c'est quoi l'autre adresse que t'as mentionnée?
Burada. - Diğer adres ne demiştin?
Okay, s'il place un de ses engins là et qu'il est suffisamment puissant, Il va pouvoir transpercer cette barrière.
Makinelerinden birini buraya götürürse ve büyükse bu engelin ortasında bir delik açabilir.
Okay, je vais les avertir.
Tamam. Durumu bildireceğim.
Okay, hum, cette intersection juste là entre la 7ème et la 8ème.
Tamam. Şuradaki kesişme 7. ile 8. arasındaki.
Okay, oui, je voudrais parler aux inspecteurs Hawkins et Rorke.
- Tamam, evet. - Ajan Hawkins ve Rorke'u arıyorum.
Okay, c'est le genre de bâtiment classique hanté par des fantômes.
Tamam. Standart hayaletli bir bina.
Okay, mesdames, on s'équipe et on va faire un tour vers ce Mercado.
Pekâlâ, hanımlar. Hazırlanıp Mercado'yu basalım.
Okay, arrête ce que t'es en train de faire.
Tamam, ne yapıyorsanız durun.
Okay, on est ici en bas!
Tamam, aşağıdayız!
Tu devineras peut-être quand tu verras ton bureau plus tard. Okay.
Masana döndüğünde anlarsın ama.
Okay.
Tamam.
- Okay.
Tamam.
- Okay, je vais juste...
- Tamam.