English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Ole

Ole translate Turkish

506 parallel translation
♪ ole, ole, ole, ole... ♪
♪ Oley, oley, oley, oley... ♪
Bonjour!
Ole! Ha-ha!
Une autre fois... le taureau était si près, que Garabato a dû... extraire les poils de l'habit de Juan.
Ole. Bayram günü Corrida'da ismi anons edildiğinde onu görmeliydiniz. Boğanın çok yakınındaydı, sonraki gün...
De son vrai nom Ole Andersen, né à Philadelphie le 23 juin 1908.
" Gerçek adı : Ole Andreson'muş. 23 Haziran 1908'de Philadelphia'da doğmuş.
Vous souvenez-vous d'avoir arrêté un certain Ole Andersen?
Hatırlayıp hatırlamadığınızı bilmiyorum ama geçmişte Ole Andreson adında birini tutuklamışsınız.
Je sais presque tout sur lui.
Ole ile ilgili son birkaç yıla kadar ne varsa söyleyebilirim.
On a été gosses ensemble.
Ole ve ben çocukken beraber gezerdik.
Moi, j'aime pas les veillées funèbres.
Doğru Ole. Burada oyalanmanın gereği yok. Sabahlamayı hiç sevmem.
Non, les os sont brisés.
Yanılmıyor Ole. Parmaklarının hepsi kırılmış.
La boxe, c'est fini pour toi, Ole et c'est un coup de chance.
Senin için boks bitti Ole. Ve fikrimi sorarsan bu senin için bir şans.
C'est pas mal, la retraite au bout de 20 ans et 2 200 dollars pour commencer.
Fena bir yaşam sayılmaz Ole. Yirmi yıl ve emeklisin. Başlangıç için yılda $ 2,200 kazanacaksın.
Je ne l'ai pas revu souvent.
Ondan sonra Ole'yi pek görmedim.
Nous parlions d'Ole.
- Biz de tam Ole'den söz ediyorduk.
Je me demande qui a pu vouloir le tuer.
Hiç kimsenin onu öldürmek için bir nedeni yoktu. Ole'yi Lilly de tanırdı.
Depuis quand n'aviez-vous pas vu Ole?
İsveçliyi en son ne zaman görmüştünüz Mrs. Lubinsky?
Il était notre témoin.
Eylül'ün 26'sı. Ole sağdıcımızdı.
C'était environ 6 mois après qu'Ole et moi nous avions cessé de nous voir.
Ole ve ben birbirimizi şey, görmeyi bırakalı altı ay oluyordu. - Yaklaşık olarak.
Nous avions rendez-vous pour aller au cinéma.
Ole ile sinemaya gitmek için randevulaşmıştık.
Il n'a pas dû s'en apercevoir.
Ole'nin gittiğimin farkına vardığını bile sanmıyorum.
Pauvre Ole, ça l'a perdu.
- Zavallı Ole. Aşık olmak için zehirli bir sarmaşığı bulmalıydı.
Et Ole a mal tourné?
- Onun yerine İsveçli kötü işlere bulaştı!
J'épouse sa petite amie et je l'envoie en taule.
Önce Ole'nin kızıyla evleniyorum. Sonra da onu tutuklayıp hapse atıyorum.
Je n'étais pas sa petite amie.
Seninle evlenirken Ole'nin kız arkadaşı değildim.
Maintenant, elle est avec Andersen.
Şu sıralar Ole Andreson'un sevgilisi diye duydum.
Ça va, Ole.
İyidir Ole.
Je l'emmène, Ole.
Onu içeri alıyorum İsveçli.
Tu ne vas pas tenter de m'en empêcher?
Beni durdurmaya çalışmayacaksın, değil mi Ole?
Une autre fois.
- Başka bir zaman Ole.
Je ne peux rien pour toi, Ole.
- Yapabileceğim bir şey yok Ole.
On l'enterre cet après-midi.
Ole'yi bu öğleden sonra gömüyoruz Mr. Riordan.
Si jamais vous découvrez qui l'a tué, dites-le-moi.
Riordan, Ole'yi kim öldürmüş bulursan bundan haberim olsun.
Ole Andersen s'amourache de Kitty Collins.
İsveçli denilen eski bir boksör Kitty Collins adında bir kıza aşık oluyor.
J'enquête sur la mort d'un certain Ole Andersen.
Ole Andreson adında bir adamın ölümünü araştırıyorum.
- Quel genre? - Si nous fûmes fiancés.
Ole, ole, matador.
Je m'occupe des contrats pour Grand Ole Opry.
Grand Ole Opry için birçok oyun düzenledim.
Dans quelle direction allez-vous? - Direction d'Espagne! Adios!
- İspanya'ya tatile, Ole, Adios, Senyoritas.
- Ole, le bûcheron.
- Ben uzun Ollie.
Faisons une pause pour regarder Joe mourir.
Joe öle dursun, mola veriyoruz.
Manolo de Palma. "
Ole.
Vous venez du Nord, des bois. Du grand Nord, comme on dit.
Yukarı Kuzey ormanlarından geldiğinizi duydum, yada aşağı kuzey, biz öle diyoruz.
Comment ça va, Ole?
Kendini nasıl hissediyorsun Ole?
Pas de chance, Ole.
Yazık olmuş Ole.
Je comprends, Ole.
- Biliyorum Ole.
Un peu olé olé, mais on s'y amuse.
- Biraz edepsiz bir yer. Ama çok eğleneceksiniz. Silver Fox.
Ces gens-là font... ce que j'appelais quand j'étais pécheur "un spectacle olé-olé".
Bu insanların işi, günahkar olduğum günlerdeki tabirimle, "egzotik dans" gösterisi yapmak.
Plus nerveux ton "olé"!
"olé"'yi daha tutkulu söyle.
Olé, olé, toreador.
Öğrenmeye can atıyor.
- Olé, Monsieur!
- Tabii ki, efendim.
Grand Ole Opry.
Grand Ole Opry.
Pas du Nord, du Sud! Olé!
Kuzey değil, güney Amerika'dan.
- olé - olé
- Olé! - Olé!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]