Translate.vc / French → Turkish / Oman
Oman translate Turkish
94 parallel translation
Omar, chef de Palandria.
Oman, Palandria'nın lideri.
Un carabinier a le droit de tomber amoureux.
Ama ordu aşık omanıza izin veriyor.
En exclusivité ce soir, le ministre des affaires étrangères de retour du Golf d'Oman où les combats sévissent.
Programımızın özel konuğu, dışişleri bakanı. Basra Körfezi'ndeki acımasız savaştan yeni döndü.
L'URSS a protesté avec véhémence auprès des États-Unis contre les dangereuses provocations des navires Américains du Golfe d'Oman.
Sovyetler Birliği, tehlikeli provokasyon olarak nitelendirdiği Uman Körfezindeki... Amerikan gemileri konusunda Birleşik Devletleri sert bir şekilde protesto etti.
Il venait pour détruire Carlos. Calcutta. Oman.
Carlos'un gücü herkesten bilgi almasında yatıyor.
La nouvelle collection d'Omar démode la mode. Soyez déjantés et décadents.
Oman'ın koleksiyonu modadan önce tutku yaratır.
Oman, tu peux rester.
Oman, sen kal.
Oman!
Oman!
Pourquoi, Oman?
Neden Oman?
Au sud-ouest par Bandar Abbas, en traversant le Golfe en bateau jusqu'à Oman.
Güneybatıda, önce Bandar Abbas'a, oradan da körfezden botla Umman'a.
Autant retourner à Oman, j'ai la cote avec la sœur du roi.
Biliyor musun, dahası Umman'a geri dönebilirim... çünkü orada kralın kız kardeşiyle güzel giden birşeylerim vardı.
On peut lancer un missile du golfe d'Oman, 20 minutes et 1000 kilomètres plus tard, il entre par la porte dans une planque du Hezbollah à Al Basrah sans même toucher l'encadrement.
Umman Körfezindeki bir gemiden bir füze ateşliyoruz. Bu füze, yirmi dakika ve kilometre sonra Basra'daki güvenli bir Hizbullah evinin kapısından içeri giriyor. Eşiğe bile değmeden.
Il a vendu au SD-6 dix missiles antiaériens pour sa base d'Oman.
Geçen hafta SD-6 10 tane Stinger uçak savar füzesi sattı. Umman'daki üssü bombalamak istediler.
Tous les jeudis, il croit qu'elle se prépare au S.A.T., mais elle embrasse Shane Oman dans la salle de projection.
Aaron onun her Perşembe SAT sınavına hazırlandığını sanıyor, ama projeksiyon odasında Shane Oman'la buluşuyor.
Le roi du Printemps est Shane Oman.
Yeni Bahar Şenliği Kralı Shane Oman!
Oman, Libye, Ethiopie lutteront aussi pour un plus grand approvisionnement. "
... Suriye, Umman, Libya ve Etiyopya'nın da daha büyük stoklar için mücadele edeceğini öngörüyor.
Vous n'avez pas vu mon évaluation de menace sur Oman?
Umman tehdit değerlendirmemi gördün mü?
- "Venez voir le soleil d'Oman".
- Güneşli Umman'a gelin.
Agent Lee, cette évaluation sur Oman.
Ajan Lee, Umman tehdit değerlendirmesi.
Ma poulette, quand je pense qu'au début, tu t'inquiétais de venir d'Oman...
Şaşkının benim. Bir de ilk tanıştığımızda peltek olduğunu dert ediyordun.
Oman, France, je m'en fiche.
Peltek ol, sağır ol, fark etmez ki.
Non, pas d'Oman, un homme.
Peltektim demedim, erkektim dedim.
Les tracts ont été livrés y a trois mois à Aisha Oman, à Nørrebro.
El ilanları Aisha Oman'ın Norrebro'daki kitapçısına teslim edilmiş.
Bonsoir. Excusez-moi, nous cherchons Aisha Oman?
Affedersiniz ama Aisha Oman'ı arıyorduk.
Ici, à Socotra, une île isolée dans la mer d'Oman, la saison sèche est cruelle.
Burada, Arap Denizi'nin ıssız adalarından biri olan Sokotra'da kurak mevsim ölümcüldür.
Telegraph Island, Oman.
Telgraf adası, Oman.
La vague qui pèse sur la côte d'Oman... est neutralisé.
Umman sahil kıyısından dalga çekiliyormuş... Etkisizleşmiş.
Ensuite, t'as besoin d'infos sur Oman.
İkincisi : Umman hakkında sana bilgi lazım.
Et Oman, c'est tabou.
Kimse Umman hakkında konuşmuyor.
T'étais à Oman?
Umman'da mı görev yaptın?
Il va à Oman dans quatre jours.
Neyse, dört gün içinde Umman'a uçuyor.
Oman est un nid de guêpes.
Umman bildiğin arı kovanı. Haklısın.
- Bien sûr. Tu vas à Oman.
Umman'a gidiyorsun.
Mais il écrit un livre sur la guerre d'Oman.
Ama herif Umman tayfasıyla ilgili bir kitap yazıyor.
Mes gars ont eu des soucis à Oman.
Umman'da bizimkiler bir sıkıntı yaşamış.
- On n'a que la piste d'Oman.
Tek bildiğimiz Umman'da oldukları. - Umman mı?
- Oman? On a déconné là-bas.
- Adamlarımız sınırın dışına çıktı.
Oman. Mirbat. La page a été tournée.
Umman, Marbat, hepsi mazide bırakılmalı.
Salue tes potes à Oman pour moi.
Umman'daki arkadaşlarına selamımı söyle.
Il vit à Oman.
Onu Umman'da bulabilirsin.
Regardez là, exhibant son fric comme le Cheik d'Oman.
Şuna bak. Sanki Umman'ın Şeik'iymiş gibi paralarını sallıyor.
Qui pensez-vous gagnerait cette guerre s'il a le soutien nécessaire, Prince Oman?
Arkasında kuvvetli bir destek olursa bu savaşı kim kazanır dersiniz, Şehzade Orhan?
Constantin veut à nouveau doubler l'allocation que nous lui payons pour Oman.
Konstantin Orhan için ödediğimiz tahsisatı yeniden iki misline çıkarmak ister sultanım.
Alors pourquoi gavons-nous Oman ici?
O zaman Orhan'ı niye burada besliyoruz?
Notre ami turc, le Prince Oman, tiendra le Port de Langa.
Türk dostumuz Şehzade Orhan, Langa Limanını tutacak.
Je ne suis pas d'Oman.
Ben peltektim demedim ki.
Par chance, j'ai un mail d'un ami d'Oman, qui est en visite au Yémen
Allah'tan, Umman'dan bir arkadaşım bir şey göndermiş.
Depuis la guerre, il vit à Oman.
Savaştan sonra Umman'da kalmaya devam etmiş.
L'ambassade d'Oman.
Umman Elçiliği.
Il fait la promotion de son livre sur Oman.
Hâlâ kitabını Umman'da basıyormuş.
Ou à Oman.
Ya da Oman'da.