Translate.vc / French → Turkish / Opera
Opera translate Turkish
2,291 parallel translation
Je vous ai entendus parler de l'Opéra Likae.
Likae operasından bahsettiğinizi duydum.
Ca fait 15 ans qu'il est directeur artistique à l'Opéra du Connecticut.
- O 15 yıldır Connecticut Opera Binası'nın tasarımcısı. - Patron.
Vous parlez à un homme d'opéra.
- Sus. Operada çalışmış biriyle konuşuyorsun.
J'aime l'opéra et la décoration.
Aynı zamanda opera ve orta çağ mobilyaları severim.
Comment l'Opéra de Paris espère garder à flot une compagnie de danse classique s'il ne programme pas d'œuvres classiques?
Paris Opera Balesi, programına klasik eserler almadan klasik bale topluluğunu nasıl sürdürmeyi düşünüyor?
Ce soir, c'est soirée opéra.
Bu gece opera gecesi.
Chuck n'est pas là, car il doit surement faire des trucs matures comme voir un opéra.
Chuck burada değil, çünkü büyük ihtimalle bir yetişkin gibi hareket ediyordur. Mesela operaya falan gitmiştir.
Je sais qu'elle aime Oprah.
Pekala, opera sevdiğini biliyorum.
Comme quand t'as fait cette pub où toi et ta femme courriez aux toilettes l'opéra?
O yüzden mi şu sen ve karının opera sorun yaşadığınız reklamını çektin?
Teddy n'est pas là et j'ai besoin qu'on m'accompagne à la soirée du Civic Light Opera.
Teddy şehir dışında ve tiyatroya gitmek için, yardım edebilecek birine ihtiyacım var.
Si je dois payer 200 $ de l'heure pour un homme, je ne l'emmènerai pas à l'opéra.
Charlie, Eğer saatliğine 200 doları bir adama ödeyecek olsaydım, Onu operaya götürmezdim.
L'Opéra de Springfield, dont je suis fondateur, directeur artistique, et chauffeur de salle, produit La Bohème.
Kurucusu, sanat yönetmeni ve ayakta alkış başlatıcısı olduğum Springfield Opera Evi'nde La Bohème sahneleniyor.
C'est un opéra et vous êtes dedans!
Bu bir opera ve sen de içindesin!
Wou-hou! Une star de l'opéra!
Opera yıldızı!
Vous savez, Homer, il y a une chose qui m'a toujours interpellé dans l'opéra : tout le monde chante au lieu de parler.
Homer, opera konusunda her zaman canımı sıkan bir şey olmuştur herkes konuşmak yerine şarkı söylüyor.
Utilise tes jumelles, Dorothée.
Opera gözlüklerini tak, Dorothy.
Ecoutez, j'adore l'opéra, mais je déteste la façon dont ces gens traitent votre mari.
Operaya bayılıyorum ama insanların kocana davranma şekilleri iğrenç.
Pour la première fois depuis que tu es devenu une star, je peux enfin me reposer.
Sen opera yıldızı olduğundan beridir ilk kez rahatlayabildim.
Cet opéra est fini quand le gros chante.
Şişman adam şarkı söylediğinde bu opera biter.
Ne vous inquiétez pas, le théâtre complet est bouclé.
Ama endişelenme, bütün opera binasını kilitlettim.
Eh bien c'est fini, j'arrête l'opéra.
Yetti artık. Operayı bırakıyorum.
Chanter à l'opéra m'a rendu bon en peinture.
Opera söylemek beni boyamada geliştirdi.
Des billets pour l'opéra.
Opera biletleri mi?
Bien, la prochaine fois je t'emmenerai à l'Opéra - N'oublie pas : Tu me dois ca.
Seni bir kez daha operaya götürmek istediğimde, bana bir borcun var, unutma.
Je vous attendrai devant l'opéra.
Tamam o zaman seni operanın önünde bekliyeceğim.
Nos petits vieux doivent nous attendre, à l'opéra.
Opera evindeki yaşlı bunakları yeterince beklettik!
La fille de la troupe locale de ballet...
Yerel opera ve balenin kızları.
Et dis-moi que tu sors pas avec des chanteurs d'opéra.
Bana, opera söyleyen erkeklerle asla çıkmayacağını söylemeni umut ediyorum.
Je sors pas avec des chanteurs d'opéra.
Opera söyleyen erkeklerle asla çıkmam.
Il a fallu que je quitte l'Opéra pour venir jouer au méchant.
Oturup keyifle kahrolası bir opera bile seyredemeyecek miyim? Buraya gelip kötü adam olmam mı gerekiyor?
Burt Wooton donne une soirée d'opéra bénéfice.
Burt Wooton yardım amaçlı bir opera düzenliyor ve...
Imaginons que tu sois drogué, fou, ou un vieux maniaque. Tu as peur des ascenseurs, des araignées, des serpents, des clowns ou des chanteurs d'opéra... C'est ravivé par la régression dans les vies antérieures, et tu es conduit dans un lieu surnaturel.
Bir bağımlı ya da aptal mı olduğun, sevdiğin şeyler, alışkanlıkların, asansör, örümcek ya da yılan fobin olup olmadığı soytarı ya da opera şarkıcısı ya da enteresan bir şey olup olmadığın hepsi hipnotizma yoluyla ortaya çıkıyor ve sonra geri çağırılıyorsun.
Les seules empreintes étaient sur les jumelles de sir Milton.
Sir Milton'ın kasasında parmak izi bulamadık. Ofisindeki opera gözlüklerinde bulduk.
- Chanteur d'opéra du 3ème Reich.
- III. Reich'taki opera şarkıcısı mıydı?
L'opéra n'a pas reçu beaucoup.
Demek operaya o kadar para vermemiş.
[Théo] : Sur un éléphant chanteur d'opéra
- Ve daha büyük bir fil operada şarkı söylüyor
Avec le beau Metropolitan Opera House derrière moi, voyons les températures...
Şimdi arka plandaki güzel Metropolitan Opera House ile birlikte Tri-State Area'daki sıcaklıklara bakalım.
On m'a demandée pour un soap opéra.
Bir pembe diziden rol teklifi geldi.
Meen a-t-elle seulement vu l'Opéra Likae?
Gerzeklik etmeyi kes. Senden bıktım usandım. Peki ya klasik dans sahnesine ne demeli?
Elle s'est époumonée comme une chanteuse d'opéra.
Bülbül gibi öttü.
Il va à l'opéra, je savais pas que j'aimais ça.
- Katy 2 yaşına gelmişti. - Bunu konuştuk.
Un Opéra de Mozart,
Mozart'ın
Nous t'avons vu avec elle au restaurant, et ensuite, à l'opéra.
Seni öldürürüz!
La mort est un spectacle Un opéra
Ölüm bir gösteridir. Bir opera.
Rome en fait un grand opéra.
Bunu en iyi Roma yapmıştı.
Il était peut-être du genre à léguer sa fortune à un opera plutôt qu'à ses enfants.
Babasının zengin olması onu da zengin yapmaz. Belki de çocuklarına vermek yerine operaya giden adamlardan biridir.
- Oui, l'opéra de l'espace.
- Evet, uzay melodram dizisi.
L'opéra de l'espace?
Uzay melodramı mı?
- StarCrossed, l'opéra de l'espace?
- Yıldızı Sönük, uzay melodramı mı?
( musique d'opéra )
Sıradaki gösterimizse müthiş.
Tapotant ce bidule comme une danseuse d'opéra, regarde mes doigts.
Şu Blackberry'lere adeta balerin gibi tıklıyorsunuz. Parmaklarıma bak.