Translate.vc / French → Turkish / Oppenheimer
Oppenheimer translate Turkish
119 parallel translation
Au début de 1943 Feynman a rejoint l'équipe d'Oppenheimer à Los Alamos.
1943'ün başlarında Feynman, Los Alamos'ta Oppenheimer'in ekibine katıldı.
Robert Oppenheimer et d'autres scientifiques travaillent en secret depuis trois ans afin de développer un nouveau type de bombe.
Robert Oppenheimer ve diğer bilim adamları... üç senedir, gizlilik içinde, yeni bir... atom bombası geliştirme çalışmalarını sürdürüyorlardı.
Après l'explosion de la bombe à Hiroshima et Nagasaki, Robert Oppenheimer a regretté toute sa vie d'avoir même entrevu un atome.
Hiroşima ve Nagasaki'ye bomba atıldıktan sonra,... Robert Oppenheimer, hayatının geri kalanını atomun parçalanmasından pişmanlık duyarak geçirmiş.
Si Oppenheimer a regretté ses actes, il en a toujours assumé la responsabilité.
Oppenheimer yaptıklarından pişmanlık duymuş olabilir, ama asla sorumluluklarını inkar etmemiştir.
Et Oppenheimer faisait confiance au gouvernement, Ie même dont Banton se méfie.
Eminim Robert Oppenheimer da aynı lafları, Dr. Banton'un korktuğu hükümetten duymuştur.
Le Dr. Robert Oppenheimer buvait de l'alcool dénaturé.
Dr. Robert Oppenheimer ispirto içiyormuş.
Oppenheimer le savait, mais on l'a fait taire.
Oppenheimer bunu biliyordu ama onu susturduk.
Oppenheimer essais la première bombe atomique à Alamogordo, Nouveau-Mexique.
Oppenheimer Alamogordo, New Mexico'da ilk atom bombasını test eder.
Oppenheimer voit la folie et demande instamment à l'ONU de prendre le contrôle du développement thermonucléaire.
Oppenheimer bu çılgınlığı görür ve Birleşmiş Milletleri termonükleer ilerlemeyi kontrol etmesi için zorlar.
Oppenheimer disait : "Les génies voient la réponse avant la question."
Oppenheimer, "Bir dahi, sorudan önce cevabı görür" derdi.
Vous avez connu Oppenheimer?
Oppenheimer'ı tanır mıydınız?
Le prix Oppenheimer pour École de Journalisme n'est pas un concours.
- Hazır pilavı çok severim. - Oppenheimer Mükemmellik Ödülü bir yarışma değildir.
Que chacune des écoles concernées dans tous les États-Unis d'Amérique ne peut plus éprouver que honte, souffrance et désespoir, parce qu'une autre lui a soufflé le prix Oppenheimer.
Amerika'daki diğer bütün okulların yalnızca utanç, yenilmişlik hissi ve acı duyduğunu gösterir.
Nous serons la cause de leur désespoir.
Çünkü Oppenheimer plaketini siz kazanmışsınızdır.
- J'ai fait des recherches sur le prix Oppenheimer et j'ai remarqué quelque chose :
Kazanan bütün okulların birinci sayfalarında insanlar hakkında çok güçlü bir haber vardı.
Mme Oppenheimer, Jaz est dans un état mental extrêmement volatile.
Bayan Oppenheimer, Jaz şiddetli bir zihinsel durum içinde.
- Oppenheimer la semaine prochaine.
Haftaya Oppenheimer var. - Güzel programdı Ed.
La fameuse citation de Robert Oppenheimer dit,
Robert Oppenheimer çok iyi söylemiş ;
"Comme Oppenheimer a déclaré regretter sa contribution " à la première bombe atomique, " je regrette moi aussi d'avoir participé à ce qui fut,
Penny, tıpkı Oppenheimer'ın, ilk atom bombasını bulmasına pişman olduğu gibi ben de, içinde bulunduğum olaya pişman oldum ve sanıyorum yanlış anlaşıldım.
Le Dr Clive Oppenheimer, Volcanologue un authentique Britannique diplômé de l'université de Cambridge, Volcanologue porte cet ensemble de tweed en hommage aux explorateurs de jadis.
Dr. Clive Oppenheimer, Cambridge Üni.den gerçek bir beyefendi, eskilere hürmet olarak giydiği tüvit kıyafetle bizleri şaşırttı.
Le professeur Clive Oppenheimer au sommet du Mont Erebus.
Prof. Clive Oppenheimer Erebus'da.
Une caricature de l'approximation de Born-Oppenheimer.
'Born-Oppenheimer yaklaşıklığı'nın kafa bulunmuş hali.
Fermi et Teller.
Oppenheimer, Heisenberg, Fermi ve Teller.
J. Robert Oppenheimer cita une partie du Bhagavad Gita et déclara : le destructeur de mondes. "
Patlamaya tanık olduktan sonra J. Robert Oppenheimer, Bhagavad Gita'dan küçük bir alıntı yaparak "Ben, ölüm haline geldim, dünyaların yok edicisi" diyerek beyanda bulundu.
l'exprima différemment quand il s'approcha d'Oppenheimer et chuchota :
Meslektaşı, Ken Bainbridge, olayı farklı bir yönden ele alıp Oppenheimer'a yaklaştı ve şöyle fısıldadı ;
Ce sont ceux du Pr Oppenheimer, après qu'il eut créé la bombe atomique.
Atom bombasını yaptıktan sonra, sizin Dr. Oppenheimer söylemiş.
Ici au Centre de recherches Oppenheimer, des scientifiques fédéraux préparent des surprises top secrètes bien désagréables.
Oppenheimer Kanıtlama Tesisleri'nde federal bilim adamları çok gizli tehlik eli sürprizler hazırlıyor.
Tout comme Robert Oppenheimer ou Neil Armstrong, il nous faut trouver les mots justes pour marquer cet évènement historique.
Robert Oppenheimer ya da Neil Armstrong gibi bu tarihi ve bilimsel olayı süsleyecek güzel bir söz bulmalıyız.
Oppenheimer, von Neumann, Wilson, Weisskopf.
Oppenheimer, von Neumann, Wilson, Weisskopf.
Si Oppenheimer avait eu un grand frère au lieu d'un frère cadet, y aurait-il eu 15 millions de tombes de plus au Japon aujourd'hui?
Oppenheimer'ın kendinden küçük bir kardeş yerine yaşça büyüğü olsaydı bugün Güney Japonya'da onbeş milyon mezar daha olurdu.
Et te serais-tu retrouvée à côté du sénateur McCarthy en 1953 exigeant les retraits des autorisations d'Oppenheimer tout en l'accusant d'avoir trahi les troupes américaines qu'il avait sauvées huit ans plus tôt?
1953'de Senatör McCarthy'le oturmuş olsan ne olurdu acep? Oppenheimer'ın güvenlik iznini elinden alan sekiz yıl öncesinde kurtarmış olduğu Amerikan askerlerine karşı hain ilan eden kişinin.
On s'est moqué d'Oppenheimer aussi.
Oppenheimer'a da gülüp geçtiler.
Je pense souvent à Einstein et... Oppenheimer.
Einstein'ı Oppenheimer'ı düşünüyorum da.
Vous connaissez l'école Oppenheimer pour les précoces?
- Evet öyle. Özel yetenekleri olan çocukları kabul eden Oppenheimer Okulu'nu duymuş muydun hiç?
Oppenheimer offre les meilleurs cours de Caroline du nord.
Oppenheimer North Carolina'daki en iyi müfredata sahiptir.
Ici, à Oppenheimer, nous n'avons pas de sport, mais nous les incorporons dans les exercices d'apprentissage.
Oppenheimer'da, spor önermiyoruz. Fakat onu ders egzersizleriyle birleştirmeye çalışıyoruz.
- C'est pour ça que j'aurais aimé avoir l'occasion d'aller à une école comme Oppenheimer.
Bak, böyle yorumlarla keşke Oppenheimer gibi bir okula gitme imkanım olsaydı diyorum.
L'école Oppenheimer. Bien sûr.
Oppenheimer Okulu.
Après le premier essai atomique, tu sais ce qu'un collègue d'Oppenheimer a dit?
İlk atom bombası testinden sonra Oppenheimer'ın bir meslektaşı ne demiş, biliyor musun?
Ne me citer pas Oppenheimer.
Bana Oppenheimer'dan alıntı yapma.
Je vous présente Dr Robert Oppenheimer.
Raj, Howard, yeni arkadaşım Dr. Robert Oppenheimer ile tanışın.
Robert Oppenheimer se sentait seul.
Robert Oppenheimer çok yalnızdı.
Je te présente Oppenheimer, Frisch, Panofsky, Feynman, Weisskopf...
Tanışmanı istiyorum bak, Oppenheimer, Frisch, Panofsky Feynman, Weisskopf...
C'est ce que vous avez dit à Oppenheimer en apprenant que les Nazis élaboraient une bombe.
Naziler'in bir bomba üstünde çalıştığını öğrendiğinizde Oppenheimer'a da bunu söylemiştiniz.
William Chandler était comme l'Oppenheimer des armes chimiques.
William Chandler kimyasal silahların babası gibiydi.
S'ils comprennent la situation, nous avons Li-Na et Oppenheimer.
Noktaları birleştirsek. Elimizde Li-Na var, Oppenheimer var.
- Arrête ça, ça m'amuse pas.
- Oppenheimer Ödülü için araştırma yaptım.
Je suis un Oppenheimer.
Bunu biliyordum.
Les Einstein vivent sur la 4ème.
Ben Oppenheimer'ım. Einstein'lar dördüncü sokakta oturuyor.
Mystère.
Oppenheimer neden bombayı icat etti o zaman?
Pourquoi Oppenheimer a inventé la bombe?
- Sence bu bir silah mı?