Translate.vc / French → Turkish / Org
Org translate Turkish
309 parallel translation
Petite tâteuse d'instruments, va!
Ve Sen de körüklü org kullanırdın, hatırladın mı?
Une vraie casserole, n'est-ce pas.
Ayaklı org gibi adam.
FIN
Çeviri : Melih Adıgüzel MelihAdiguzel @ turkcealtyazi.org
Comme un orgue.
Bir org gibi.
Alors, de l'orgue?
Org muydu?
Mais personne ne peut jouer l'orgue.
Cenaze merasimi için org çalacak kimse yok.
- Oui, vous avez joué l'orgue.
- Evet, org çalmıştınız.
Le paquet de nerf, Max, le cadavre du singe au premier, et le vent qui faisait gémir l ; orgue de temps en temps.
Gergin sinirler, Max, üst kattaki ölü maymun ve zaman zaman sesi duyulan org.
C'est vrai que c'est plus grave que ton harmonium.
Org çalman onun ayağının acısı kadar kötü olamaz.
Nuages Flottants
Paralax paralax @ turkcealtyazi.org UÇUŞAN BULUTLAR
Un orgue...
- Org sesi.
Il jouait du trombone, ma mère, de l'orgue.
Ayinlerde o trombon çalardı, annem de org.
Ma mère jouait de l'harmonium.
Annem de org çalardı.
La musique des manèges, les orgues...
Atlıkarıncadan gelen müzik, pompalı org...
Ils me permettent même de jouer...
Org çalmama bile izin veriyorlar.
Musique : Toshiro MAYUZUMI Hideko TAKAMINE
BitterMoon bittermoon @ turkcealtyazi.org
Je m'en doutais. Je monte à l'orgue.
Ben yukarı, org odasına çıkıyorum.
Et Simon Ashby, qui joue encore de l'orgue dans cette église et ce, depuis l'âge de 15 ans...
Keza Simon Ashby, kendisi 15 yaşından beri ara sıra kilisemizde org çalmaya devam etmekte.
Un futur marié jouant de l'orgue à son mariage, c'est pas banal! Regarde maman...
Kendi düğününde org çalan bir damadı duyan olmuş mudur acaba?
Par correction, je ne mentionnerai personne... mais au dernier Thanksgiving dans la tribune d'orgue...
Ben isimlerini söylemeyecek kadar beyefendi biriyim ama geçen şükran gününde, org galerisinde bir olay oldu.
Je vous vois à l'église tous les dimanches.
Seni her pazar kilisede org çalarken görüyordum.
Allons jouer de l'orgue dans l'église pour remercier le Seigneur.
Önce kiliseye gidip Tanrıya şükranlarımızı sunmak için org çalarız.
C'est tellement important que je connais un ingénieur qui fabrique des tuyaux d'échappement dans des tuyaux d'orgue.
Egzostu için org borusu kullanan bir mühendis biliyorum.
Et aussitôt après comme organiste à la cour de Weimar, où le bon plaisir pris par Sa Gracieuse Seigneurie à son jeu l'avait enflammé pour tout essayer dans l'art de pratiquer l'orgue.
ve çok kısa bir zaman içinde de, çalışıyla dikkatini çektiği ve org çalma sanatında ilerlemede elinden gelen her şeyi yapması konusunda kendisini teşvik eden Lord'unun Weimar Sarayı orgcusu oldu.
Mais comme Cantor il n'avait pas de service d'organiste.
Bir koro şefi olarak org çalmak, görevleri arasında değilse de
Friedemann y fut bientôt appelé comme organiste à l'église Sainte-Sophie où son père avait donné quelque temps auparavant un concert d'orgue.
Friedemann kısa süre içinde, babasıyla birlikte org konseri verdikleri St. Sophie'ye orgcu olarak çağırıldı.
Le jour suivant il se fit entendre devant beaucoup d'auditeurs sur l'orgue de l'église du Saint-Esprit, à l'applaudissement général.
Ertesi gün Kutsal Ruh Kilisesi'nde org konseri verdi.
Il était maintenant entré dans la "Société des Sciences Musicales" fondée à Leipzig par son élève Mizler, et fit encore graver dans le cuivre quelques variations canoniques pour l'orgue, qu'il avait fournies lors de son entrée dans cette société.
Liepzig'deki Müzik Bilimleri Topluluğu'na girişi üzerine kurallara uygun birkaç org varyasyonu dikte ettirdi.
Il avait encore commencé un nouveau recueil de grands chorals pour l'orgue, et travaillait depuis quelque temps à un art de la fugue, qui montre ce qu'il est possible de faire sur un thème.
Org için bir koleksiyon olan büyük koral prelüdü üzerine çalışmaya başladı, ve bir temanın nasıl anlaşılabileceğini gösteren Füg Sanatı üzerine çalışıyordu.
Dans sa cécité il dicta un choral pour orgue sur la mélodie
Kör olduğu dönemde, melodinin üzerine bir org korali dikte ettirdi :
Père, extraordinaire, ce morceau d'orgue.
Papaz Bey, bu sabah bize çaldığınız org solosu gerçekten mükemmeldi.
C'est sympa, mais je dois jouer de l'orgue pour le pasteur, ce soir.
Çok dostça ama rahip için org çalmam gerekiyor.
Ils ont détraqué la musique... de l'orgue. Parce que... le musicien s'est endormi. Il...
Müziği... müziği kestiler... org... çünkü... müzisyen uykuya daldı... uy... uy... uykuya... daldı... uykuya... müzisyen...
- C'était un organiste, crétin.
- Adam org çalıyormuş.
Si tu le fais parler des grands organistes, Bridges, Drew, Phibes.
Büyük org sanatçıları hakkında konuştuk Bridges, Drew, Phibes.
DR ANTON PHlBES - REClTAL D'ORGUE
Org Resitali, Dr. Anton Phibes.
L'orgue joue jusqu'à minuit.
Org gece yarısına kadar çalacak.
Pour cette croisiére, un type a demandé un orgue.
Son seyahatte adamın biri org istemişti.
Il s'agissait sans doute d'un organiste.
Bir ilgisi olduğunu sanmıyorum. Sanırım org sanatçısıydı.
L'orgue.
Org müziği.
Je t'offrirai un orgue.
Sana bir org alırım.
Ça vient du Shea Stadium.
Evet, Shea Stadyumu'ndaki org.
Épouser une femme de Philadelphie qui joue de l'orgue, je rêve.
Yok dananın gözü. Hem de Philadelphia'lı, org çalan kibar bir hanımla evlensin diye.
Je joue souvent à l'église.
Sık sık org çalıyorum.
Je t'ai dit que je tiens l'orgue, demain?
- Sana yarın org çalacağımı söylemiş miydim?
ça existe pas les secrets, seulement les vérités cachées je râlais sur la nourriture et comment ils traitent les gens maintenant, ils croient que je suis avec wikileaks.org... ces cons combien de temps ils gardent les gens ici en général?
Sırlar mı? Sır değil. Sadece saklanan doğrular.
Sous-titrage TVS
Marvel JnRMnT marvel @ turkcealtyazi.org jnrmnt @ turkcealtyazi.org
Musique et tout.
Org müziği ve diğer şeyler.
L'OISEAU AU PLUMAGE DE CRYSTAL
Xmas _ Tribute, jeekepy _ 35, UpuauT, maksimiliano PhalanX, kod56, Müjdat Deniz ve JnRMnT. Çevirmenler : etkinlik @ turkcealtyazi.org
On dirait un orgue.
Org sesine benziyor.
- Au centre-ville? - Oui. On se fréquente depuis trois mois.
Kızcağız da geçinmek için Balaban Katz Tiyatrosunda org çalıyor..