Translate.vc / French → Turkish / Osa
Osa translate Turkish
39 parallel translation
"Cœur pur et courageux, Ben Adhem osa..."
"Ben Adem konuşmaya cesaret ederek..."
Et personne n'osa jamais y pénétrer.
Kimse o çemberden içeri giremedi.
Un beau jour, un singe osa prononcer un mot que les hommes lui avaient adressé maintes fois.
İlk maymunun konuştuğu o tarihi günde insanların sürekli kendisine söyledikleri sözcüğü kullandı.
Une des plus vieilles fées osa entrer dans la maison.
Yaşlı perilerden birisi eve girmeye cüret etti.
Ton père Rihéi était peu courageux. Il n'osa pas... la porter jusqu'à la montagne.
Ribei annesini dağın tepesine götürmekteki başarısızlığıyla çok düş kırıklığına uğramıştı.
Quelle main, quelle volonté immortelle Osa forger ton effroyable symétrie?
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, kurabildi o korkunç simetrini?
Milady, Osa veut dire quelque chose.
Leydim, Osa size bir şey söylemek istiyor.
Osa?
Osa.
J'appelle le jour et tu ne réponds pas. La nuit, point de silence en moi.
Geceleri de osa sen her şeyi işitirsin.
Tu sais, il me prenait en scooter. Osa?
O da beni bir mobiletle tavlamıştı.
On parlera longtemps de moi. Celle qui osa affronter Xena!
İnsanlar, yüzyıllarca benden bahsedecek Xena'yla başa baş karşılaşmış benden.
Elle nous fait frémir en contant la dernière aventure de Xena, la guerrière légendaire qui osa défier les dieux!
Tanrılara meydan okumaya cesaret etmiş olan, efsanevi savaşçı prenses Zeyna'nın son macerasını, nefes kesici ayrıntılarıyla anlatıyor!
C'est pas des types de la sécurité?
Hey, şu adamlar OSA'dan değil mi?
Je ne suis plus en charge de la sécurité.
OSA yetkilisi olarak da kovuldum.
Toutes les unités de la sûreté en renfort autour de la Terre!
OSA ve Dünya-yörüngesi bölümünden acil durum desteği isteniyor.
Beaucoup partirent à sa recherche. Ils marchèrent une année juste pour le voir. Mais quand ils furent devant lui, personne n'osa faire un pas de plus.
Herkes akın akın o aslanı görmek için bir sene süren zorlu bir yolu göze alır ne zaman ki aslanı görürler, o zaman bir adım daha atamazlarmış.
Personne n'osa faire un pas.
Kimse adımını ileri atamadı.
Tu es dingue ou quoi? , osa-t-elle demander.
Ne düşünüyorsun?
Ohisa!
Osa!
Oshiga...
Osa!
" Nul n'osa retourner à Mâche-et-Avale voir ce qu'il était advenu de lui.
Hiçbirisi Çiğne ve Yut'a gidip neler olduğunu öğrenmeye cesaret edememiş. Çok korkmuşlardı.
en faveur d'un roi à qui l'on a pris son bien et sa vie si chère dans un guet-apens damné!
Osa koca bir kral var ortada, tacına tahtına, güzelim canına, kahpece, kalleşçe kıyılmış bir kral.
Non, plus l'OSA.
Hayır, daha çok OSA gibi.
Surement l'OSA.
Muhtemelen OSA'dan.
On se dirige en ce moment vers le QG pour essayer de décripter les fichiers, et voir pourquoi l'OSA voudrait Bob mort.
Şu anda komuta merkezine geri dönüyoruz şifreleri kırıp, OSA'nın Bob'u neden öldürmek istediğini anlayacağız.
Pourquoi l'OSA a un fichier sur le mari d'Ilsa?
Neden OSA'nın, Ilsa'nın kocası hakkında bir dosyası var?
Elle st née à St. Petersburg, et a étudié à l'université de Moscou, où elle a été recruté par l'OSA, une branche secrete des renseignements russes.
St. Petersburg'ta doğmuş Moskova Üniversitesinden mezun olmuş o zaman da Rus İstihbaratının gizli bir kolu olan OSA'da işe alınmış.
M. le justicier osa dire "non". Il voulait..
Hayır sen büyük bir yenilmezdin direndin
En 1849, Sarah Nelson Quindle osa exposer son coude dénudé. C'était puni par la loi.
1849'da, Sarah Nelson Quindle açıkta dirseklerini sergiledi ki bu bir A sınıfı ağır suçtu.
Il osa venir a Rome?
Roma'ya gelmeye cüret mi etmiş?
Son nouveau pouvoir le rendit si puissant que nul n'osa plus jamais le défier. C'est ainsi que son don devint une malédiction.
Bu kudreti sayesinde hiç kimsenin kendisine karşı gelemeyeciğini anlayınca yeteneği bir lanete dönüşmüştü.
Quand j'avais 13 ans, un couple de gangsters a tué mon chat, Osa.
13 yaşındayken, birkaç gangster kedim Osa'yı öldürdü.
Il osa lire les livres bannis par l'Église, et ce fut sa libération.
Kilise tarafından yasaklanmış kitapları okumaya cüret etti ve bu da onun felaketi oldu.
Après trois années de cour, il osa enfin lui révéler ses sentiments.
3 senelik iltifatlardan sonra, sonunda hislerini ona açmak için cesaretini topladı.
Le temps s'est inversé. La tasse que j'ai brisé osa se rassembler.
Zaman, birleşmesi için yere attığım çay fincanını tekrar birleştirdi.
Un Lambretta.
Osa.
Madame!
Osa!
Osa-sais!
Osa-noes!