Translate.vc / French → Turkish / Outback
Outback translate Turkish
42 parallel translation
J'ai vu sur CNBC que les profits d'Outback...
Televizyonda gördüm. Outback's'in kârı...
La maison du steak, je suis australien mon pote!
Uh, Outback Biftekevi ( Avustralya'da bir restorant ), Avustralyalıyım, Şah-mat!
Avec un bon cadeau de 50 $ au Buffalo Grill!
Outback Et lokantasından $ 50 bir hediye çeki veriliyor.
Ça fait six ans que je couche avec lui pour avoir des ristournes sur nos fournitures et des réductions à l'Outback Steakhouse.
Son altı senedir, şirkete indirim yapması ve bana kasabadaki en iyi biftek restoranında indirim kuponu vermesi karşılığında kendisiyle yatıyorum.
On s'est réfugiés au Outback Steakhouse.
Outback lokantasına sığındık.
Une délicate rose anglaise dépérit dans l'Outback.
Narin İngiliz gülü Avustralya'nın ortasında solar.
Elle veut s'installer dans l'Outback?
Orta Avustralya'ya yerleşmek mi istiyor?
Lui faire goûter à l'Outback.
Orta Avustralya'yı biraz görsün.
Tout ça est très... très "aventure dans l'Outback".
Evet, tam Orta Avustralya macerası, değil mi?
Mais sinon, j'aime bien les femmes de l'Outback.
Ama madem konuyu açtın, Orta Avustralya kadınlarını bayağı severim.
J'ai fait ce convoyage en 1935, avec Magarri, Dingo Jones et les frères Drongo, des princes de l'Outback.
1935'te böyle bir şeyi Magarri, Dingo Jones ve Drongo kardeşlerle birlikte, Orta Avustralya'nın gerçek şövalyeleriyle yapmıştım.
Chez Outback Steakhouse.
- Outback Biftek Evine gidebiliriz. - Tamam.
- Comme la grilladerie Outback?
Tasra et lokantalari gibi mi?
Allez, tout va mieux après un passage chez "Outback".
Hadi ama, herseyi tasrada hissetmek daha iyi.
- On en est où du projet Outback?
- Taşradaki satışlar ne durumda?
Ils possèdent tout l'Outback?
Bütün taşra onların mıymış?
Une aventure dans l'Outback.
Ormanda bir macera.
Ou à l'Outback.
Outback Steakhouse.
Essai d'une nouvelle arme biologique sur un bus de touristes dans la brousse.
Yeni bir biyolojik silahın testleri Outback'de turistlerle dolu bir otobüste yapılmış.
Je cuisinais pour les jackaroos dans l'Outback.
- Sağ ol, şehir dışında acemi kovboylara pişirirdim.
Alors que tout le monde suivait sa vie, je suis allée dans le désert australien d'Outback.
Onun gibi düşünen birçok adam buldu ve hepimiz Outback'a taşındık.
Regardez qui revient de l'outback.
Tilki dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına geri döndü.
Outback.
Outback.
Il m'a piqué ma Subaru Outback, mes cartes de crédit et mon banjo.
Subaru Outback'imi ve bütün kredi kartlarımı çaldı. Banjomu da.
C'est une Outback.
- Araba, Outback.
Cette Outback?
Peki ya o Outback?
Ouais, mais le Outback vaut plus en pièces détachées qu'une douzaine de nouvelles transmissions sur cette Camry.
Evet ama bu Outback'in parçaları bir düzine Camry şanzımanı eder.
Nous devrions aller à l'outback ce soir.
Bu akşam yemeğe çıkalım.
J'y ai cru quand tu as dit que tu avais 3 dingos de compagnie pour les vacances et une maison de vacances à Outback!
Üç tane evcil yaban köpeğinin olduğunu ve şehir dışında tatil eviniz olduğunu söylediğinde sana inanmıştım!
En un an, je suis passé d'un boulot de plongeur minable chez Outback...
Neredeyse, bi'yıl için, Taşrada bi'çamaşırcıda çalıştım,
Es-tu un gros con qui aime manger au Grill Paysan mais qui trouve les portions trop petites?
Outback Steakhouse'da yemek yemeyi seven ancak porsiyonların çok küçük olduğunu düşünen şişko bir puşt musun?
Bonne nouvelle, gros sac, car le Super Grill Paysan débarque!
Bu iyi haber sana koca götlü. Artık Outback Steakhouse SüperBoy var!
Super Grill Paysan!
Outback Steakhouse SüperBoy!
Ouais. Bon, j'ai conçu des Outback Steakhouses.
Outback Steakhouses tasarlıyorum.
Tout d'abord, j'ai quelques questions sur le droit d'usage.
Outback Et lokantası? Tamam, öyleyse.
Tu aurais pu me le dire avant que je prenne les steaks chez Outback.
- Keşke Outback's'ten biftekleri almadan önce söyleseydin.
"Subaru Outback"?
Subaru şehirdışı?
J'ai des chèques-cadeaux pour le restaurant.
Outback'den hediye kuponum var.
Les oignons frits de chez "Outback".
Neyden hoslandigini söyleyeyim sana, bacim- -
Après "Outback".
Tasradan sonra
- Que dans l'outback.
Sadece kırsal yerine.