Translate.vc / French → Turkish / Oxy
Oxy translate Turkish
238 parallel translation
Moi, j'aurais au moins choisi la tour la plus haute... pas votre cage à mouches.
Ben olsam, Kent Sarayı ya da daha iyisi, Oxy Kulesi'ne yerleşirdim... Yani o zindanda oturmak yerine...
Couper et souder, à l'oxy et à l'arc.
Hem oksijen hem elektrik kaynağıyla kesme ve kaynak yapabilirim.
L'oxy est à 85.
Nabız 85.
Il était accro à l'Oxy.
Oxy bağımlısıydı.
Il est là depuis plus de 10 h, vu son niveau d'oxy...
Deniyorum, fakat hava tankına bakarsak, neredeyse on saattir burada.
Mais quelqu'un l'a envoyé dans le Triangle d'Or acheter de l'Oxy et il en est mort.
Bir gün bu koltuğa onun oturacağına inanıyordum. Ama maalesef biri onu Altın Üçgen'e gönderip ölümüne sebep olmuş.
Il était avec Mike quand celui-ci s'est fait tuer en achetant votre Oxy.
Sizin için Oxy alırken ölen Mike'ın yanında o varmış.
Vous saviez que le conseiller était accro à l'oxy?
Encümen üyesinin Oxy bağımlısı olduğunu niye söylemedin?
Pour qu'il me présente l'univers de l'oxy, je devais taire le nom de son boss.
Gazetede patronunun ismine yer vermemem şartıyla bana Oxy kültürünün penceresini açacağını söylemişti.
Juste des sachets avec des restes d'oxy.
Eser miktarda Oxy barındıran naylon torbalar vardı sadece.
Pendant combien de temps vous avez fourni de l'Oxy à Kenson?
Kensit'e ne zamandır mal veriyorsun?
Pendant combien de temps avez-vous délivré des paquets d'Oxy à Lisa Kenson?
Kensit'e ne zamandır OxyContin veriyorsun?
L'oxy n'est pas pour la détente.
Oxy eğlencelik değil.
- Ecs, coke...
- Ecstasy, Oxy, kokain.
Lisa Kensit était défoncée à l'oxy pendant 3 ans, il ne veut rien savoir et Aceveda non plus.
Lisa Kensit üç yıl kafası dumanlı iken dava görmüşse bunu bilmek istemiyorlar. Aceveda da.
Perkaset, Oxy, Valium...
Percocet, Oxy, Valium.
Est-ce que l'Oxy-Incontinent a fait effet?
Oksi-çiştutucu etkisini gösterdi mi?
Le Xanax, c'est pas mon truc
Xanax kullanmam. Ama Oxy gördüm.
Peut-être même sans le oxy.
Oxy olmayabilir bile.
Joanne s'est fait prendre et pouvait plus fournir sa vicodin et son oxy à Sharlee, elle a paniqué.
Ama Joanne yakalanıp Sharlee'ye Vicodin ve Oxycodone sağlayamayınca Sharlee çıldırmış.
Oxy Ten.
Oxy 10.
Lisa et moi, nous avons... décidé de ralentir les choses entre nous... et de remplir nos réserves d'oxy... tocine.
Lisa ve ben ilişkimizi ağırdan almaya karar verdik ve onun oksitosin seviyesi yükselene kadar, kendimi geliştireceğim.
- Ox, reste avec nous.
- Oxy, bizimle kal.
Hey, t'as encore de cette oxy-chose?
Haplardan hiç kaldı mı?
De l'Oxy?
Oxycodone mu?
Elle n'est pas accro qu'à l'Oxy. - Elle vole des preuves.
Oxycodone bağımlılığı bir yana, kanıt saklamaktır bu.
- Oxycodone, bébé.
- Oxy * bebeğim.
- T'aurais pas de l'oxy?
Oxy yok mu hiç?
Oxy Lab. Oui, bien sûr.
Oxy Lab.Evet, tabiki.
Oxy Lab faisait des tests de toxicologie pour la ville.
Oxy Lab belediye için bazı toksikoloji testlerini yapıyordu.
Les résultats sanguins ont été rejetés quand le labo a été discrédité.
Yaşlı adamdan alınan kan tahlili sonuçları, kanıt olarak reddedildi. Çünkü ; Oxy Lab güvenilirliğini kaybetmişdi.
Oxy Lab a trouvé l'excès de morphine dans le sang de Billings.
Oxy Lab Billings'in bünyesinde aşırı doz morfin buldu.
M. Osgood, nous pensons que des erreurs se sont glissées dans l'enquête sur le cas de votre mère, au-delà de la situation d'Oxy Lab.
Bay Osgood, annenizin soruşturmasında hatalar yapıldığına inanıyoruz.Hatta bunlar tüm Oxy-Lab karmaşasının da ötesinde şeyler.
L'oxy, ça endort.
Yavaşlatır, muhakemesine zarar verir.
- Il voulait de l'oxy et a disparu.
Bu sabah benden oksikodon istedi, şimdi de kayıp.
J'ai pris un oxy.
- Bir oksikodon içtim.
Dis-moi que tu n'as rien pris. Pas d'oxy...
Vücudunda hiçbir şey olmadığını söyle.
Pourquoi avoir besoin de 20 flacons d'oxy-chose pour tromper les ambulanciers?
Mason ambulans görevlilerini kandırmak için, niye 20 şişe oxy.. ya da her neyse alsın?
J'ai sniffé de l'oxy toute la journée.
Tüm gün kafayı çekiyorum.
La coke, l'Oxy, toutes ces merdes?
Kokain, oksikodon falan filan mı?
Oxy, flingues...
Oksi, silahlar?
C'est intéressant. Ce billet de 20 dollars ne vaut même pas son propre poids en Oxy.
İlginçtir bu 20 dolarlık banknot kendi ağırlığının değerinde olmuyor ölçüt oksikodon olunca.
Tu n'as pas pris une Oxy?
Oxy aldığını düşünüyordum?
Non, c'est l'Oxy, ça me fait...
Hayır, Oxy yüzünden, ve beni duygusal...
Je suis désolée
Fırt olacak sanmıştım, ne ki bu? Bugünlerde herkes Oxy kullanıyor.
Prends-en une, leur nom est Oxy-Incontinent.
Al bir tane, Oksi-çiştutucu deniyor.
Mais vous avez des Oxy
Alabilir miyim?
Je me suis acheté de l'oxy pour ma pomme.
Biraz eğlenmek istiyordum.
Tu t'es shooté à l'oxy, alors?
Yani gidip kendine köylü eroini mi aldın?
Opium?
Oxy?
L'affaire Oxy Lab?
Oxy Lab davasında.