English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Où

translate Turkish

674,421 parallel translation
On dirait qu'il va te falloir un endroit plus abordable où vivre.
Anlaşılan yaşamak için daha ucuz bir yer bulman gerekecek.
Où ai-je échoué en tant que père?
- Baba olarak nerede hata yaptım?
Tu l'as vue? - Où est-elle?
- Nerede?
Dis moi où la Fée Noire garde ton cœur.
Kara Peri kalbini nerede tutuyor söyle bana.
Je vais au seul endroit où je peux te parler, Gideon...
Seninle konuşabileceğimiz tek yer var, Gideon...
Où est-il?
Nerede ki?
Où est-il?
Nerede bu çocuk?
Je dois l'amener à New York en lieu sûr et où... il pourra commencer une nouvelle vie... avec toi.
Onu New York'a götürmene ihtiyacım var. Orada güvende olabilir yeni bir sayfa açabilir. Seninle.
Parce que j'ai besoin de savoir où cette baguette est cachée.
Çünkü o asanın nerede olduğunu bilmem gerekiyor.
Maintenant, dis-moi où est ton coeur.
Şimdi bana kalbinin nerede olduğunu söyle.
Je ne sais pas où il est.
Nerede bilmiyorum.
Où sommes-nous?
Neredeyiz?
Lily la Tigresse, sais-tu où est le tue-loup?
Kaplan Lily, kurtboğan nerede biliyor musun?
Où est Fiona?
Fiona nerede?
Où est Aram?
Aram nerede?
- Où était Aram?
- Aram neredeydi?
Trouvez où est Aram et laissez-moi libre de trouver Dembe.
Siz Aram'ın yerini bulmaya odaklanıyorsunuz beni de Dembe'yi bulmak için rahat bırakıyorsunuz.
Avec un peu de chance, on se retrouvera là où les chemins convergent.
Şansımız yaver giderse yolların birleştiği yerde buluşacağız.
Où est-ce qu'on va?
Nereye gidiyoruz?
Où est ce Sanctuaire?
Bu Sanctum Corporation nerede?
Tu serais surpris du nombre de fois où ça se montre utile.
Bunun ne kadar kullanışlı olduğunu bilsen apışıp kalırsın.
Vous savez où nous pouvons nous asseoir et appeler?
Oturup gerekli yerleri arayabileceğimiz bir yer var mı?
Où est-il?
O nerede?
Maintenant, où est votre ami rusé?
Şimdi, içi boş takımlı arkadaşın nerede?
Où l'as tu vu pour la dernière fois?
Onu en son nerede gördün?
Il y aura des fois où j'aurai besoin d'être seule.
İlgilenemeyeceğim zamanlar olacak...
- Où est le corps?
- Ceset nerede?
Je sais où il l'emmène.
Onu nereye götüreceğini biliyorum.
Elle travaille dur pour nous trouver un autre endroit où vivre.
Bize yaşayacak yeni bir yer bulmak için çok çalışıyor.
Où tu es?
Neredesin?
Tu as dit que lorsqu'on trouverait un endroit où vivre, on pourrait être tous ensemble.
Yaşayacak bir yer bulduğumuzda hep birlikte olacağımızı söylemiştin.
Où est le petit Nikos?
Küçük Nikos nerede?
Où est Annie?
Annie nerede?
Où est Annie?
Nikos, Annie nerede?
Si tu me met dans une position où je dois choisir entre ce qui est mieux pour toi et ce qui est mieux pour elle, Je choisirai Elizabeth à chaque fois.
Beni, onunla senin aranda senin için ya da onun için hangisinin en iyi olduğuna karar verme durumuna sokarsan her seferinde Elizabeth'i seçeceğim.
Il y a des groupes de soutien ou des refuges où vous pourriez aller.
Gidebileceğiniz destek grupları veya sığınma evleri var.
Il s'avère qu'il se fiche que je sois marié ou célibataire.
Evli ya da bekâr olmamı umursamıyormuş meğerse.
Je pensais qu'il y aurait des porcs volants ou des beignets parlants.
Uçan domuzlar, konuşan çörekler falan olur sanmıştım.
Si tu la tue ou la bannit avant que je trouve le cœur de mon fils, il sera perdu à jamais.
Ben oğlumun kalbini bulmadan Kara Peri'yi öldürür ya da sürgüne gönderirsen sonsuza kadar kaybederim onu.
Alors... si nous perdons ou... si il y a des blessés, il ne peut pas être dans les parages,
O yüzden... Eğer kaybeder ya da kayıplarımız olursa bunların yakınında olmamalı.
Miss Swan, vous marchez à un endroit ou le peu de personnes qui ont osé ont à peine survécu.
Swan Hanım, şu an çok az kişinin kurtulduğu sularda yüzüyorsunuz.
Sauveur ou non, je ne laisserai pas mon fils mourir.
Kurtarıcı olsun olmasın, oğlumun ölmesine izin vermem!
Êtes-vous proche de le trouver oui ou non?
Onu bulmaya yakın mısın değil misin?
Un refuge, une entreprise qui est spécialisée dans la relocalisation des criminels qui sont sur le point d'être arrêtés ou d'être tués par un adversaire.
Tutuklanacak veya düşman tarafından infaz edilecek olan suçluların yerini tespit etme konusunda uzmanlaşmış bir kurum, girişim.
Pas avant que quelqu'un avec un portable ou une tablette allumé ne soit à la portée du traceur.
Canlı bir cep telefonuna veya tablete sahip olan bir kişi anahtar avcısıyla rast gelene kadar olmaz.
Tu peux pas ou tu ne veux pas?
Yapamıyor musun istemiyor musun?
Si il y a un dossier il est dans le registre de mes parents. Ils méritent le châtiment pour une chose ou l'autre.
Dosyaları ailemin hesap defterindeyse, öyle ya da böyle cezayı hak ediyorlar.
Il me semble que je ne survivrais pas d'une manière ou d'une autre.
Bana öyle geliyor ki her iki şekilde de kurtulamayacağım.
À chaque fois que je lui donne le biberon ou qu'elle s'endort dans mes bras, elle me dit qu'elle me fait entièrement confiance.
Benden biberonu her aldığında veya kollarımda uykuya daldığında bana tamamen güvendiğini söylüyor.
Ce que vous avez vu, c'est plus que ce qu'Alexander ou quiconque ne sait de moi, sauf les gens pour lesquels je travaille.
Gördüğün şey, Alexander'ın veya başkalarının benim hakkımda bilmediği şeyler... çalıştığım insanlar hariç.
Madame Snyder ou Phillips?
Bayan Snyder... ya da Bayan Phillips?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]