Translate.vc / French → Turkish / Parle
Parle translate Turkish
131,776 parallel translation
Ça serait mieux que tu attendes dehors pendant que je parle avec Mlle Luthor.
Ben Bayan Luthor ile konuşurken, dışarda beklemen daha iyi olacak.
Non, en fait je parle de moi.
Hayır aslında kendi hakkımda konuşuyorum.
- Ne me parle pas.
- Sakın.
- Il parle trop.
- Ne geveze bu.
Ce n'est pas le cas et on ne parle pas de Mon-El là, on parle de la vérité.
Almıyorum ve bunun Mon-El ile ilgisi yok, bunun doğru olanla ilgisi var.
Mais Supergirl parle sur le sujet.
Ama Supergirl kayıt altında konuştu.
Je ne parle pas de nous, Jack.
Bizden bahsetmiyorum Jack.
Lena, je ne veux sais pas de quoi tu parle.
Lena, neden bahsettiğini bilmiyorum.
Non, ne parle pas comme si c'était la fin.
Hayır. Bu bir sonmuş gibi konuşmaya başlama.
Ne lui parle pas.
Onunla konuşmaya hakkın yok.
Parle-moi du futur.
Bana gelecekten bahset.
Ça altèrera sans doute la causalité de mes deux dont Jones parle sans cesse.
Nedensellik saçmalığını söküp atabilir. Jones sürekli bundan bahsederdi.
Je parle sans filtre.
Dilimin kemiği yoktur.
Je parle au nom du gouverneur Olmstead, mais le risque n'est-il pas de décourager les électeurs?
Vali Olmstead ve tüm patronlarımız adına konuşacak olursak, bunun herkesi oy kullanmaktan caydırmayacağından nasıl emin olabiliriz?
Pourquoi je vous parle?
Ne istiyorsun?
Si tu veux que je leur parle pour toi, c'est un peu tard, chérie.
Onlara, senden güzel sözlerle bahsetmemi istiyorsan bunun için artık çok geç, tatlım.
Parle-moi.
Anlat işte.
Hayley ne te parle toujours pas.
Hayley hâlâ seninle konuşmuyor sanırım.
Parle moi de ça.
Bana bundan bahset.
Parle moi d'elle.
Bana ondan bahset.
Vous voulez que je parle en public?
Halkın önünde konuşmamı mı bekliyorsunuz?
Je parle ou je te présente? - Judy!
Önce konuşayım mı, giriş mi yapayım?
- dans le désert. - Parle moins fort.
Sesini azalt.
Est-ce que ça parle?
o konuşuyor mu?
Il parle en emoji!
Bu emoji konuşuyor!
Et aucune marque de moquerie quand la dame parle.
Bayan tuhaf konuşursa bön bön bakmak da yok.
Il faut qu'on parle de tes goûts musicaux.
- Müzik zevkin hakkında konuşmalıyız.
Voilà ce dont je parle.
İşte bundan bahsediyorum.
Parle.
Konuş!
Lillian Luthor vous a-t-elle parlé du projet Medusa?
Peki ya Lillian Luthor size Medusa Projesinden bahsetti mi?
Alors il a parlé de moi?
Demek benim hakkımda konuştu?
Oh, tu as parlé avec James?
James ile mi konuştun?
- Ça suffit. Il a parlé comme un vrai Daxamite.
Gerçek bir Daxamite'li gibi konuştu.
Donc... Qui vous a parlé de la liste volée?
Çalınan listeden sana kim bahsetti?
Parle lui, d'accord?
Onunla konuş tamam mı?
Il y avait cette planète dont un émissaire de Durlan m'a parlé quand j'étais enfant.
- Ne? Ben çocukken bir Durlan elçisinin bana anlattığı bir gezegen var.
Le gamin a parlé au jugement de Thompson et son nom est...
Çocuk Thompsın'ın yargılanmasında konuşmuş ve adı...
Ces premières fois dont on a parlé...
Şu konuştuğun ilkler var ya...
Tu sais ça parce que je t'ai parlé de ce stand de falafels.
Bu falafel standından da sana ben bahsetmiştim.
Si ma mère m'avait parlé comme toi, imagine les choses que j'aurai pu faire.
Annem bana senin kadar destek olsaydı, kim bilir neler yapardım.
Vous avez parlé. Maintenant partez.
- Diyeceğini dedin, git artık.
Vous avez parlé de deux amis très proches. Ça ne regarde personne. Même pas vous.
Ama ikisinin çok yakın arkadaş olduğundan söz ettin, ki bu seni de başkasını da ilgilendirmez.
Donc cette chose qui hante ma nièce... t'a parlé?
Yani yeğenime dadanan bu şey seninle konuştu mu?
Elle a parlé d'une lumière bleue.
Mavi ışık hakkında bişeyler söyledi.
Vincent a parlé d'une maison abandonnée.
Vincent terk edilmis bir evden bahsetmisti.
Et pour m'avoir parlé.
Ve benimle konuştuğun için.
Après le fil dentaire et la crème anti-cernes dont on a parlé, je viens ici, à Spanish Harlem.
Dişlerimi iple temizleyip konuştuğumuz göz altı kremini sürdükten sonra buraya, İspanyol Harlemi'ne geliyorum.
J'ai parlé à ma copine là-bas.
İçerideki arkadaşımla konuştum.
On avait parlé d'un coin plus pour la lecture et moins pour le... fourbi.
Köşeyi ıvır zıvırdan çok okumakla ilgili şeylere ayıracağımızı sanıyordum.
Ça craint qu'elles en aient fait une sorte de symbole de résistance, mais je suis contente d'en avoir parlé.
Evet, bunu bir tür direniş sembolüne dönüştürmeleri kötü oldu ama yüksek sesle söylediğime memnunum.
Ne parle pas.
Konuşma!