Translate.vc / French → Turkish / Passes
Passes translate Turkish
8,187 parallel translation
Tu y passes presque toutes tes nuits de toutes façons.
Günlerinin çoğunu o evde geçiriyorsun zaten.
Chaque jour que tu passes ici, c'est de sa faute...
Burada geçirdiğin her gün onun suçuydu.
Tu passes.
Kabul edildin.
Des passes spéciaux. Oui.
- Hususi geçiş belgeleri mi?
Tu passes une mauvaise journée.
Kötü bir gün geçiriyorsun.
Tu ne passes pas de "je vais me marier" à "je vais rompre" en un jour. Ça ne peut pas arriver.
İnsan bir günde ayrılmaya karar verip evlilikten vaz geçmez... öyle olmaz.
Passes un bon weekend.
İyi tatiller.
Alors... Continue et passes un bon week-end.
Devam et ve iyi tatil geçir.
Hé, mec, tu me passes du chewing-gum Spazz?
Dostum, Spazz parçası verir misin?
Tu passes tes dimanches à faire des fêtes avec des cupcakes dans ta belle maison avec ton enfant moitié asiatique et ton sac à langer.
Pazar günlerini güzel evinde yarı Asyalı çocuğun ve bebek çantanla top kek partileri yaparak geçiriyorsun.
Bien, profite de la promesse de petits doigts tant qu'elle dure car quand Julia réalisera combien de temps tu passes avec Eliza, elle va devenir toute bizarre et menaçante.
Pekala, serçe takmanın keyfini iyice çıkart çünkü Julia senin Eliza ile çok fazla zaman geçirdiğini düşündüğünde garip ve tehdit edilmiş gibi hissedecek.
Écoute, tu es déjà maman, et tu passes de bons coups de fil.
Bak, zaten annesin ve hep telefona bakıyorsun.
Tu passes prendre ou tu emmènes?
- Almak için mi yoksa bırakmak için mi?
S'il est trop imprudent dans ses passes, ils vont se faire avoir.
Güzel paslar alırsa, her zaman başaracaklardır.
À part ça, tu passes un bon anniversaire?
Bunu bir kenara bırakırsak, doğum günün iyi geçiyor mu?
J'ai besoin que tu passes un message à Malcolm Black.
Malcolm Black'e mesaj iletmeni istiyorum.
Dès que tu deviens un peu humain, tu re-passes en mode connard.
Birazcık insanca davranmaya başlar başlamaz, işi hemen ukalalığa vuruyorsun.
Ok, passes à travers le dernier bouquet de fleurs Montes sur cette colline et tout ira bien
Tamam, son çiçek demetinden de geçiyorsunuz bu tepeden kurtuluyoruz ve her şey yoluna giriyor.
Tenez... Faisons quelques passes!
Bakın, hadi atalım!
Tu me passes le fromage?
Peyniri uzartır mısın?
Et si tu veux que personne ne sache que tu es un flic, tu vas devoir feindre que tu passes un bon moment, chérie.
Polis olduğun anlaşılsın istemiyorsan bundan keyif alıyormuş gibi görünmelisin.
Vas-y passes, Duke.
Devam et Duke.
Je sais par quoi tu passes.
Ne hissettiğini biliyorum.
Et tu es une très jolie fille. Et tu passes bien à la télé.
Ve çok güzel bir kızsın ve kamera karşsında çok güzel görünüyorsun.
Si j'avais été sobre quand j'ai élevé ma fille, elle ne se serait pas retrouvée à faire des passes dans la rue aujourd'hui.
Eğer kızım büyürken ayık olsaydım şimdi sokaklarda numaralar çeviriyor olmayacaktı.
J'ai laissé tout ce qui pouvait nous être utile là _ bas. Passes-moi cette eau.
Kullanışlı olabilecek her şeyi orada geride bıraktım, şu suyu uzat.
Je vais envoyer Kenji de ramener quelque chose, et, hm.. passes une bonne nuit de sommeil.
Kenji sana bir şeyler getirsin de güzelce bir uyu.
Un double étouffement a suivi, et ils sont passés par-dessus bord.
Sonrasında birbirlerinin boğmaya başlamışlar ve ikisi en son alt güvertenin kenarında görülmüş.
J'ai beaucoup d'amis qui sont passés par aa. ( Alcooliques Anonymes )
Adsız Alkolikler'e giden çok arkadaşım oldu.
Ses champs sont passés d'un taux acceptable de 6 % de graines de M. Pratt à 89 % en un an.
Tarlalarının kabul edilebilir bir % 6 dan Bay Pratt'in tohumlarının % 89'a gittiğini gördüm.
On n'y capte plus une fois les 95 mètres passés.
100 metre yakında bekliyor.
On ne sait pas comment ils sont passés avec toute la sécurité.
O kadar güvenliği nasıl aştı bilmiyoruz.
Mais il y a au moins quelque chose que je retiens de ces semaines passés.
Ama geçen birkaç hafta içinde bildiğim bir şey var.
Je pensais sommes déjà passés par là la dernière...
Geçen sef- -
- Ou tu passes ton chemin.
Ya da yürümene devam etmeni sağlıyorlar.
Nous nous cacherons jusqu'à ce qu'ils soient passés.
- Onlar geçip gidene kadar saklanacağız.
Ne t'a t-il rien dit à propos de cette nuit torride qu'Audrey et Duke ont passés là-bas?
Audrey'le orada geçirdikleri şehvetli geceyi sana anlatmadı mı?
Et ils ne partent pas s'ils ne sont pas passés à la casserole.
Ve herkes birini bulmadan kimse ayrılmayacak.
Je ne pense pas qu'ils soit passés par cette porte.
Bu kapıdan geçtiklerini sanmıyorum.
Elle m'a aidé à sécuriser les enregistrements téléphoniques que Bembenek a passés depuis la prison.
Bembenek'in hapishaneden yaptığı konuşmaları, bulmamda bana yardım etti kendisi.
Il est bon état après 10 ans passés sous terre.
On yıl geçmesine rağmen iyi görünüyor.
Apu et le groupe sont passés dans Saturday Night Live comme le slogan du nouveau jeu télévisé.
Apu ve grubu Saturday Night Live'de bir oyun gösterisinde fıkranın esprili son cümlesinde görüldüler.
Gloria, où sont passés mes cheveux?
Gloria, saçıma ne oldu?
Ils ont juste attendu qu'un avion passe et ils sont passés à l'action.
Uçağın geçmesini bekleyip, hamlelerini yapmışlar.
Les gens se demandent pourquoi Austin n'est jamais devenu un autre Nashville ou L.A. quand ils sont passés à l'industrie musicale.
Austin'in müzik sektörü içinde neden bir Nashville ya da Los Angeles olamadığı sorulur hep.
Tu passes une bonne soirée?
Bu gece iyi vakit geçiriyor musun?
Rien de ce par quoi nous sommes passés n'a été raisonnable.
Şu ana kadar olan hiçbir şey kulağa mantıklı gelmiyor zaten.
Il se souvenait avec tendresse, des moments passés avec lui.
Birlikte sevgiyle geçirdiğiniz zamanları hatırlardı.
C'est pour que tu saches qu'on est tous passés par là.
Bunu anlatıyorum ki, herkesin aynı yollardan geçtiğini bil.
Euh, les sentiments passés sont remontés et
Eski duygular yeniden kabardı ve...
Il n'y a pas longtemps qu'ils sont passés par ici.
- Kısa süre önce buradan geçmiş olmalılar.