Translate.vc / French → Turkish / Passè
Passè translate Turkish
38 parallel translation
Il a passè deux semaines à l'hôpital. Il est mort hier.
İki haftadır hastanede yatıyordu.
Vous savez quand j'ai passè mon diplôme?
Liseden ne zaman mezun oldum, bil bakalım?
Et c'est ce qui s'est passè.
İşte böyle oldu.
Comment ça s'est passè avec ces infirmières, hier soir?
Hey, Ralph, dün geceki hemşirelerle birşeyler yapabildiniz mi?
- Et toi, comment ça s'est passè?
Sen birşeyler yapabildin mi?
Hier, j'ai passè une bonne soirèe.
Güzel, ama tek bildiğim dün gece çok eğlendiğim.
Je ne vous demande pas de lui rendre ses galons, mais j'aimerais savoir ce qu'il s'est passè.
Şu askerin rütbesini düşürmemen için... seni ikna etmeye çalışmayacağım. Ama belki bana neler olduğunu anlatırsın.
Dites-moi ce qu'il s'est passè après le dècès de votre père.
Anlatsana, baban öldükten sonra ne oldu?
L'annèe où j'ètais censé être à Cornell University, à étudier les affaires, j'ai passè mon temps dans la 52e Rue.
Cornell Üniversitesi'nde iş yönetimi okuduğum yıllarda... zamanımın çoğunu 52. Cadde'de geçirirdim.
J'ai passè une soirèe, une nuit et un lever du soleil merveilleux.
Çok güzel bir akşam ve geceydi, ve sabah tabii.
Je suis passè au quartier général ce matin.
Bu sabah karargaha gittim.
J'ai passè sept mois à l'hôpital à Paris.
Yedi ay Paris'te hastanede yattım.
Comment ça s'est passè? Lui, il nous a compris!
Büyük Müfettiş Kikui'yi görmeye gittim.
Si notre spectacle vous agace, retenez votre indignation, et souvenez-vous que nous montrons seulement des choses du passè.
Çileden çıkarırsa sizi yaptıklarımız öfkenizi bastırırsınız, umarız. Lütfen unutmayın ki, biz sadece gösteriyoruz olanları uzun zaman önce.
Et nous... sommes là, encore plus opprimés que par le passè. Et on s'imagine que la révolution est réussie?
Biz burada başladığımız zamankinden daha mazlum bir halde otururken onlar ihtilalin başarılı olduğunu mu düşünüyor?
Les membres de l'Assemblèe Nationale! Vous ne ferez jamais oublier le passè.
Millet Meclisi üyeleri geçmişten yakanızı asla kurtaramayacaksınız.
Sa lame a passè sous ton bras!
Senin kolunun altından yaraladı beni.
Mon garçon, tu disais, tu es le futur, et moi, le passè.
"Sen geleceksin, ben ise geçmişim."
J'ai passè 40 minutes à trouver un infirmier pour l'emmener en soins intensifs.
Onu yoğun bakıma yatırmak için uğraşırken 40 dakika harcadım.
Ce qui s'est passè sur Arrakis dépasse mes pouvoirs, ma fille.
Arrakis'te olanlar kontrolüm dışındaydı kızım.
Que diras-tu lorsque l'Empereur te demandera ce qui s'est passè ici?
İmparator orada neler olduğunu sorduğunda ne diyeceksin?
Il veut régler ce qui s'est passè l'autre soir.
Geçen gece olanlarla için hesaplaşma yöntemi.
Je veux savoir ce qui s'est passè la nuit où le duc Leto et sa famille ont ètè tués.
Dük Leto ve ailesinin öldürüldüğü gece neler olduğunu bilmek istiyorum.
Cet homme a passè 28 ans derrière un bureau, mais pas parce qu'il le voulait.
Bu adam 28 yıldır masa başında dirsek çürütüyordu. Ama isteyerek değil. Nasıl savaşılacağını biliyor.
Voilà ce qui s'est passè.
Seni ilgilendirmez.
- Ça s'est passè si vite. Vous êtes sous serment.
"Harcayın o... çocuklarını." Dediniz, öyle değil mi?
J'ai passè la nuit dans une cellule et vous rappliquez ici avec vos conneries.
Bütün gece lanet olası bir hücredeydim, ve sen buraya gelip saçmalıyorsun!
Comment ça s'est passè?
Nasıl gitti?
Bien sur l'histoire est faite de récits du passè, mais le problème est : qui recueille les récits?
Elbette tarih geçmişte olan şeylerin kayda geçirilmesidir... ama burada asıl mesele şu : Bu olayları kim kayda geçiriyor?
ils n'ont pas passè l'audition.
Onlar seçmelere bile katılmadı ki!
Votre champion de fils a passè mon audition.
Parlak oğlun seçmelerime katıldı.
J'ai passè Ie casting.
Oldu işte.
Vous pouvez lui dire que je suis passè?
Onu görmeye geldiğimi söyler misiniz?
T'avais un rendez-vous? Ça s'est bien passè?
Bu akşam bir görüşmen vardı, değil mi?
Où est passè Zaoh?
Siktir! Zach nerede?
Tu sais où il est passè?
Nereye gitmiş olabilir, bir fikrin var mı?
- J'ai passè ma vie à ça.
- Hayatım boyunca trombon çaldım.
Ça s'est passè au Yèmen.
Olay Yemen'de oldu efendim.