Translate.vc / French → Turkish / Pasta
Pasta translate Turkish
4,262 parallel translation
J'aurai un voile à mon mariage. Avant, j'aurai goûté une quinzaine de gâteaux.
Düğünümde duvağım olsun istiyorum ve onun öncesinde 15 dilim pasta yemek istiyorum.
Ça mérite un gâteau, non?
Buna pasta yapılmaz mı?
Quelqu'un veut de la tarte au poulet-Pete?
Tavuklu-Pete pasta isteyen varmı
Je suis désolé, Mike qui?
Burada bekle de pasta getireyim.
C'est dure de marcher en tenant une pile de gâteaux, Donc on a décidé qu'un "marchegateau" est quelque chose de dur à faire.
Elinde pasta tutarak yürümek zor olduğu için "pasta yürüyüşü" nün, yapılması zor bir iş olduğuna karar verdik.
Sauf une seul fois par an, le jour de son anniversaire, on lui achète un gâteau, des bougies et un cadeau. on pense qu'il aurait apprécié.
Sadece yılda bir kere doğum gününde mumlarla süslü pasta alıp, seveceğini düşündüğümüz doğum günü hediyelerini veriyoruz.
Par exemple, quel gâteau tu veux?
Misal, nasıl bir pasta istersin? Vanilya?
Pasta? Des sushis?
Suşiye ne dersin?
Ce gateau est délicieux, Fausta.
- Fausta, bu pasta çok leziz.
J'espère que vous aimerez la tarte.
Umarım pasta'nı sevmişsindir.
Qui veux une tarte?
Kim pasta ister?
je pensais que tu avais ce qu'il te fallait.
Bence yeterince pasta yedin.
Le gâteau que nous avons commandé était comme cinq tiers de la taille de celui-ci.
Bizim siparişini verdiğimiz pasta bunun üçte beşi kadardı.
Nous avons eu des petits soucis, comme le désastre du gâteau, mais pour la plus grande partie, tout s'est passé sans accroc.
Küçük sorunlar yaşadık. Pasta felaketi gibi. Ama geneli, hiçbir engele takılmadan yürüdü.
Est-ce...
Çikolatalı pasta mı?
J'ai réflechi, et ta dance sexy de ce soir pourrait être une très mauvaise idée.
Düşündüm de seksi pasta dansın çok kötü bir fikir olabilir.
C'est pourquoi je t'ai fait une tarte.
İşte bu yüzden sana bir pasta yaptım.
Ou une personne avec une tarte.
Ya da elinde pasta olan birisini gördüğümde.
Pas de tarte. ( Petit rire )
Pasta vermedi en azından.
Il y a des patients avec des besoins et, bizarrement, des tartes.
İhtiyaçları olan hastalarımız var, ve ne gariptir ki hepsinin ellerinde pasta var.
Plus de tarte pour nous.
Daha da fazla pasta.
S'il te plait, pas de tarte.
Yanında pasta yoktur inşallah.
J'allais te cuisiner ta tarte préférée, mais pour une raison, tous les moules à tarte de cette ville ont été vendus.
En sevdiğin pastayı yapacaktım, ama nedendir bilinmez, kasabadaki bütün pasta kalıpları tükenmiş.
Eh bien, la crème au beurre est classique, mais le chocolat banane... Est parfait.
Kremalı pasta bir klasik, ama muzlu çikolatalı pasta... mükemmel.
Chocolat banane se sera.
Muzlu çikolatalı pasta o zaman.
Un gâteau de mariage au chocolat et à la banane?
Muzlu çikolatalı pasta mı?
Allez, Grandma, mon ventre est plein de tourte.
hadi ama büyükanne, içi pasta dolu bir göbeğim var.
Il a la forme de l'infini, parce que
Pasta sonsuzluk işareti şeklinde.
C'est mon gâteau de mariage.
Bu pasta, düğün pastam olacak.
Tada! Un gâteau!
Vay canına, pasta!
Ouais. Bien, au moins tu n'as pas demandé si ça sentait comme un gâteau.
En azından pasta gibi kokup kokmadığını sormadın.
Gâteau.
- Pasta.
PÂTISSERIES, VIANDES ET CORNICHONS MAISON!
PASTA, ET, TURŞU YAPARIZ!
Vous pourriez vous habillez comme, disons, un clown et animer une fête de gamins qui vous lanceraient des tartes en pleine face?
Bir çocuğun doğum gününde, diyelim ki, palyaço gibi giyinip, onların sana pasta atmasını ister misin?
Le gâteau a parlé, Pam.
Pasta son sözünü söyledi, Pam.
Je vais chercher un couteau à gâteau.
Tamam, ben pasta bıçağını getireyim.
Qu'est-ce qu'il y a comme dessert... un gâteau?
Tatlı olarak ne var, pasta mı?
- Tu veux un gâteau? Je peux être content, regarde.
Pasta mı istiyorsun amına koyayım?
"Au moment de couper le gâteau, " la VP avait disparu. "
"Pasta kesilirken ve konuklar'iyi ki doğdun'derken başkan yardımcısı ortalıkta yoktu."
J'adore le gâteau aux carottes.
Havuçlu pasta güzel.
Un gâteau exagéremment gros.
Komik derecede büyük bir pasta.
Juste un bon gâteau.
Yok. Bildiğin normal pasta.
Alors, quand j'ai eu la chance de lui rendre la pareille, je l'ai regardé droit dans les yeux, et lui ai dit que c'était gagné d'avance.
Borcumu ödemenin vakti geldiğindeyse gözünün içine bakıp "bildiğin normal pasta" dedim.
Une part de gâteau?
Pasta?
Ça, c'est un chou à la crème.
Şuradaki şey kremalı pasta.
Mais quand je le leur offres sur un plateau d'argent elles me le renvoient dans la tête comme une farce.
Ama bunu onlara gümüş tepside sunduğumda pasta gibi suratıma fırlatıyorlar.
Fais un graphique circulaire, Esther
# Pasta grafiği yap, Art
Tes bougies d'anniversaire?
Pasta mumu üflerken mi?
Sarah a fait faire un gâteau de Harvard.
- Sarah Harvard şeklinde pasta yaptırmış. - Ben bunu yapmazdım.
- C'est gâché.
- Pasta mahvoldu.
Ca sent le gâteau?
Pasta gibi mi kokuyor?