Translate.vc / French → Turkish / Patient
Patient translate Turkish
10,264 parallel translation
Je recherche un patient.
Bir hastayı arıyorum.
Et bien que mon employeur soit globalement juste et patient, ce n'est ni un enfant de chœur, ni quelqu'un avec qui on plaisante.
İşverenim her ne kadar adil ve sabırlı bir adam olsa da, genel anlamda yani ne zayıf ne de hafife alınacak bir adamdır.
Non, la dernière fois, j'ai tué mon patient.
Hayır. Bunu en son yaptığımda hastamı öldürdüm.
Il veut des infos sur un patient du service.
Taburcu olan isimsiz hastayla ilgili her şeyi istiyor.
J'appelle au sujet d'un patient, Will Simpson.
Bir hastaya bakıyordum, adı Will Simpson.
- Je suis le patient.
- Hastanım ben.
En plus, une étude clinique ne se ferait pas sur un seul patient.
Ve dahası hiçbir bilimsel denemede ilaçlar aynı içeriklerle test edilmez. Sonuçlar ilgisiz olacaktır.
J'ai été patient.
Tamam. Sabırlı oldum.
Elle a estimé que le patient était dans la trentaine.
İsimsiz hastanın yaklaşık otuzlarında olduğunu belirtmiş.
Sur un patient.
Bir hasta hakkında.
Le patient à révélé la source de son affliction.
Bu hasta onun derdinin kaynağını ortaya çıkarmış.
Le patient avec la greffe de peau.
Deri nakilli hasta. - Evet.
J'ai un patient proche de ce cas médical.
Buna benzer bir hastam vardı.
C'est pourquoi j'ai donné mon sang à un patient atteint du cancer aujourd'hui.
Bu yüzden bugün kanserli bir hastaya kanımdan verdi.
Sois patient. Sois prêt.
Sabırlı ve hazırlıklı ol.
J'ai un patient qui s'appelle Alexandro Nico.
Alexandro Nico adında bir hastam var.
Oui si mon patient était un emmerdeur.
Hastam sikkoluk yapsaydı çıkardım.
Tu dois juste... être patient.
Sadece sakin olman gerek.
Je suis un homme patient.
Ben sabırlıyımdır.
Ce pourrait être un ancien élève, patient.
Eski öğrencisi, hastası olabilir.
Il nous manque un patient.
Kayıp bir hastamız var.
C'est... le dossier d'un patient?
- O hasta takip çizelgesi mi?
Tout l'hôpital dit avec certitude qu'il n'est plus un patient du Samaritan.
Tüm hastane onun orada hasta olarak olmadığını söyleyebilir.
Tu es venu dans cet hôpital pour tuer mon patient?
Hastaneye hastamı öldürmeye mi geldin?
Donc, vous pénétrez dans le box d'un patient qui n'est pas le vôtre, vous insistez pour qu'il se déshabille et vous essayez de le contraindre quand il refuse.
Yani sizin olmayan bir hastanın odasına daldınız, kıyafetlerini çıkarması için ısrar ettiniz ve reddettiğinde fiziksel olarak onu zapt etmeyi denediniz.
Juste un docteur avec un patient.
Sadece hastası olan bir doktorum.
La pharmacie a appelé pour une dose de ceftriaxone en IV pour un patient, demandée par toi.
Eczane bir hastanın serum seftriakzon dozu için arayıp senin sipariş ettiğini söyledi.
C'était un patient du Dr Ellison mardi.
Sanırım salı günü Doktor Ellison'un hastalarından biri içindi.
Aujourd'hui, on n'a ni John, ni patient.
- Bugün ne John var ne de hasta var.
C'est un patient indigent mais qui vient pas de l'hôpital.
- Muhtaç bir hasta ama... -... hastane üzerinden değil.
C'est une maladie mentale délirante et le patient pense qu'il est mort et se décompose.
Hayali bir akıl hastalığı. Hasta kendisini ölmüş ve yok olmuş zannediyor.
Le personnel médical destitué a dit qu'ils l'ont posée sur le sol à côté de la civière pendant qu'ils s'occupaient du patient.
Görevden alınan tıbbi personelin ifadesine göre hastanın triyajını yaparken yere, sedyenin yanına koymuşlar.
Il va bientôt apparaître, sois patient.
Birazdan görünecek, sabırlı olun.
Il faut être patient avec Mamie.
Anneannenize karşı sabırlı olmalısınız.
- On va l'avoir, sois patient.
Yakalayacağız, sabırlı ol.
- Comment va le patient, docteur?
- Hasta nasıl doktor?
Bien, donc, qui est le patient?
- Hasta kim?
Votre patient... Hayden Watts.
- Hastan Hayden Watts.
Il n'est pas mon patient.
O benim hastam değil.
Comme je l'ai dit, il n'est pas mon patient.
Az önce de söylediğim gibi, benim hastam değil.
Ne me dites pas que vous n'avez jamais chaperonné un patient avant.
Daha önce de hastalarına muhafızlık etmediğini söyleme bana.
A ce stade, nous proposons au patient une aide à domicile.
Şu an hastalarımıza evde destek almaları gerektiğini söylediğimiz evredesiniz.
Le traitement que j'applique à ce patient est basé sur la thérapie orgone de Wilhelm Reich, qui libère l'énergie biologique des muscles chroniquement resserrés.
Şimdi bu hastaya uyguladığım terapi,... Wilhelm Reich'in kronik olarak sıkışmış kaslardaki biyolojik enerjiyi salıveren orgon terapisini dayanıyor.
Vous voyez, cette thérapie commence déjà à libérer les souvenirs traumatisants stockés dans le corps du patient.
Görüyorsunuz ya bu terapi hastanın bedeninde biriken travmatik anıları şimdiden serbest kılıyor.
Je suis un patient du Dr Rathbone.
Dr. Rathbone'un hastasıyım.
On m'a parlé d'un hôpital à Portland. Si on fait un don conséquent... ils mettent le patient en tête de liste.
Portland'da bir hastane varmış makul bir bağışa hastaları, nakil listesinde yukarılara çıkarıyorlarmış.
Le patient pour lequel vous vous renseignez, quel est son diagnostic?
Buraya gelme sebebiniz olan hastanın teşhisi tam olarak nedir?
Et le patient est votre...?
Hasta sizin neyiniz...
Le patient... Nous sommes très proches.
Hasta yani, oldukça yakınızdır.
Il a tué quelqu'un et il est probablement un patient de Foley.
Birini öldürdü ve o muhtemelen Foley'in hastalarından biri.
Le patient?
- Hasta mı?