English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Patio

Patio translate Turkish

261 parallel translation
"My Patio".
"Patio'mmuş."
Nous habitons la même résidence.
Patio Sitesinde. İkimiz de orada oturuyoruz.
Faites attention en traversant le patio.
Bahçeden geçerken dikkatli ol.
Je vous amène à boire sur le patio.
Size verandada bir içki vereyim.
Je mets le compteur à l'extérieur du patio.
Terasa bir sayaç takacağım.
Ceci dit, après l'apparition du squelette dans le patio des Trent, on peut s'attendre à peu près à tout...
Az önce Bay Trent'in evinde yaşadıklarımızdan sonra zihnimizi herşeye açık tutalım derim.
Je les ai mises sur le patio.
Onları terasa koydum.
J'ai repeint, mis un mur dans le jardin, une fontaine, un patio.
Onu boyattım. Yeni bir bahçe duvarı yaptırdım, bir fıskiye, bir taraça.
- Le dîner sera servi sur le patio. - Qui a décidé ça?
Neyi yapabiliriz?
Suis-moi, allons voir le patio.
Tamam, haydi anne, verandaya bakalım.
Nous avons bu du champagne dans le patio.
Avluda şampanya içmiştik.
Les autres sont sur le patio.
Diğerleri terasta.
- Il y a un patio?
- Açık bir avlusu var mı?
- Un patio magnifique...
- Çok güzel bir avlu...
Prenez l'escalier à droite, puis le couloir à gauche l'autre escalier, le patio la première porte à gauche.
Oturma odasının önündeki merdivenlerden çıkın sola dönün, diğer merdivenlerden de çıkın... Karşı tarafa geçin, soldaki ilk kapıdan çıkın. Gelin bizimle yemek yiyin.
Dans le patio.
Avluda, sanırım.
- Le patio? - Oui.
- Terası demek istiyorsun galiba.
Je vais les recevoir dans le patio.
Görüşeceğim onlarla.
Elle est dehors dans le patio.
Kendisi bahçede.
Au restaurant El Patio?
Konuştuğumuz gibi mi? El Patio Restoranı'nda mı?
Boissons dans le patio pour tout le monde.
Yiyecekler ve içecekler avluda, herkes için
Je sais, mais elle met des tables autour de sa piscine. Et il y a de la place sur le patio pour le buffet.
Biliyorum ama havuzunun etrafına küçük masalar koyarsa avluda büfe için yer açılacaktır.
Allons sur le patio.
Dışarı çıkalım.
" donnant sur un patio bordé d'arbustes.
"post-koloniyel bir modifikasyon."
L'autre est de l'autre côté du patio.
Diğeri de bahçenin karşısında.
N'oublie pas d'arroser les plantes dans le patio.
Verandadaki çiçekleri sulamayı unutma.
Dès que Kelly raccroche, appelle la police. Ça vient du patio.
Bak, Marce, eğer egzersiz odası yaparsan, sadece iyi görünmekle kalmayacaksın, ayrıca daha uzun yaşayacaksın.
les larmes ont été le premier symptôme d'une étrange intoxication un sentiment de mélancolie et de frustration... a saisi tous les convives, les poussant à se réfugier sur le patio... dans les granges et les salles de bains... comme ils aspiraient à l'amour de leur vie.'
Ağlamak, tuhaf bir zehirlenmenin ilk sendromuydu. Bütün misafirleri saran melankoli ve... düş kırıklığı, onları terasa... ambara ve banyolara taşıyordu... kavuşmak için can atıyorlardı "hayatlarının aşkına."
Un certain Joe Gillis a appelé pour que vous le rencontriez au St James Club vers 22 h sur le patio.
Onu St. James Club'de 10 : 00'da karşılamanı istiyor.
Non, dans le patio derrière.
Hayır, arkasındaki avluda.
Herr Kommandant sortir par la porte principale... et au bas des marches dans le patio, en dessous de nous... arrivé à la dernière marche, il a sorti son revolver et... a tiré à bout portant sur une passante... portant un ballot de linge...
Orada, merdivenin üzerinde tabancasını çekti... ve oradan geçen bir kadını vurdu. Elinde bohça olan bir kadını. Boğazından.
Fermez la porte du patio, il y a de belles choses ici.
Bunu yapmamalısın, çünkü evde çok güzel eşyaların var.
Tu sais, quand j'ai fait votre patio?
Evinize veranda yaptığım o yazı hatırlar mısın?
Tu as construit notre patio sur ton temps de prison?
Yani sen hapisteyken mi bizim evin verandasını yaptın?
Rallume la lumière du patio.
Evin önündeki ışıkları aç.
Celle de devant, et celle du patio.
Ön kapı ve arka kapı.
Des meubles anciens en solde.
Bu patio mobilyası satışta.
- Patio 6.
- Lanai Altı.
Prenez le patio. Je prends le grand audi.
Ben ana salona bakacağım.
Bon. Et la salle de séjour et le patio ne font plus qu'un.
Evet ve oturma odası ile veranda bir alan haline gelir.
Viens, on va au patio.
Haydi, avluya çıkalım.
Je croyais qu'on devait finir de peindre le patio.
Verandayı boyayacağımızı sanıyordum.
- Oh, tu sais. Ils sortent le chien, il croit que c'est une balade, mais quand ils reviennent... la niche a un patio et des portes à la provençale.
Program ekibi köpeği, yürüyüşe çıkarır ; köpek de bunun her zamanki yürüşlerden biri olduğunu düşünür, ama geri döndüklerinde köpek kulübesinin önüne güzel bir veranda yapılıp Fransız tarzı kapılar falan takılmış.
On a trouvé de l'halothane dans le patio.
Veranda da "halothane" bulduk.
- Le patio, vite.
- Çabuk, terasa.
Ne savourez plus nos Popplers dans le patio, la voiture ou en bateau.
Bahçede, arabada ya da botta yemeyi bırakın.
Oui, pour le patio, l'air conditionné... et l'abaissement du toit de 15 cm.
Evet, veranda, klima sistemi için 1 metre.
– Le déjeuner dans le patio...
Verandada yenilen öğle yemeğinin...
Little Anthony et moi... Qu'est-ce que c'est? Un instant. Vous êtes sur Daddy-O's Patio avec Stacks o'Wax... les tubes en or, les platter-chatter.
Günaydın.
Il y a une immense piscine dans le patio de la maison.
Evin avlusunda kocaman bir havuz var.
Si je vous installais dans le patio?
- Şu tarafa mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]