English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Penthouse

Penthouse translate Turkish

325 parallel translation
Ce que j'ai pu m'amuser aux fiestas de Penthouse!
Ev partilerinde harika vakit geçirirdim.
J'ai toujours rêvé d'être une des filles de Penthouse.
Hayatım boyunca parti kızı olmak istedim.
C'est au penthouse.
Çatı katı.
- Le penthouse.
Çatı katı.
J'ai vu la boîte aux lettres du Dr Ray Flemming : Penthouse. C'était le seul nom qui correspondait.
Posta kutusuna baktım ve Dr. Ray Flemming, çatı katı yazısını gördüm, bu başharflere uyan tek isimdi.
Un sacré penthouse.
Burası çatı katı.
Un vrai penthouse, Cass.
Gerçek bir çatı katı, Cass.
Elle a un penthouse avec télé couleur et plus de diamants qu'un évêque.
Çatı katında oturuyor. Renkli TV, elmaslar.
N'accepte que du liquide. Souviens-toi de la femme du penthouse.
Çatı katındaki kadını unutma.
J'en ai eu une au penthouse.
Eskiden çatı katında bir arkadaşım vardı.
On dirait du Penthouse.
"Penthouse" fotoğrafları gibi.
LE PROFIL DE PENTHOUSE
PENTHOUSE AMERİKA'NIN SAVAŞAN KADINLARI
A propos j'ai trouvé un autre cafard ce soir, un de ces gros marrons, ici même dans mon penthouse à trente-deux mille dollars, mon appartement soi-disant à l'épreuve des germes.
Başka bir hamamböceği daha buldum bu öğlen, George. Büyük bir tane, benim aylığı 3,200 dolar olan çatı katı dairemde. Benim mikroptan arınmış dairemde!
Je suis dans Penthouse.
Penthouse dergisindeyim.
Y a-t-il quelqu'un du magazine Penthouse?
Penthouse dergisi isteyen var mı?
Des penthouse avec piscine.
Yüzme havuzlu bir villa.
Je le connais, c'est un ancien joueur. Comment il s'appelle?
Bir Penthouse erkeği ha?
Un Penthouse, une lampe de poche et un oreiller baptisé Shirley.
Penthouse, gece lambası ve Shirley isminde bir yastık.
Oui, tu peux l'écrire à Penthouse.
Penthouse forumda tabi ki yazabilirsin.
A droite au coin. Un pied à terre, parfait pour toi.
bir penthouse
- Un pied à terre?
- Bir penthouse mu?
Pourquoi un pied à terre?
Niye penthouse?
– Pourriez-vous m'aider? J'ai besoin d'un élixir d'amour en vaporisateur que je pourrais tester sur un certain animal domestique pour obtenir sa soumission absolue.
- Belki bana yardım edebilirsiniz bir Penthouse modelinin üzerinde kullanmak üzere bir aşk iksiri arıyorum tamamen kendini teslim etmesi için.
Je me trouve en bas d'un penthouse à San Pedro, où 20 personnes sont mortes.
Şu anda San Pedro'da zenginlerin oturduğu bir sitedeyiz 20 kadar kişinin olduğu söyleniyor. Kimlikleri belli değil.
Les fédéraux ont effacé de l'ordinateur toute donnée relative à ce cas sauf... l'analyse chimique d'un bout de bois provenant du penthouse.
Federal yetkililer şunun dışında her şeyi silmişler : ... çatı katından alınan bir tahta parçasının kimyasal testi.
Il est allé acheter Playboy, Penthouse, etc.
Dışarıda. Playboy, Penthouse ve Biker Babes alıyor.
Je mettrai des petites bombes dans Penthouse et Playboy... et elles exploseront en ouvrant le magazine.
Playboy ve Penthouse'ların içine minicik bombalar koyardım... böylece açıldıkları zaman patlarlardı.
Tu ne le verras jamais paresser dans son penthouse, promener des caniches, ou encore...
Onu evinde iç çamaşırlarıyla dolaşırken, parkta köpekle göremezsin.
On dirait une lettre de Penthouse.
Bu sanki Penthouse mektupları gibi.
Imagine une de ces bimbos qui veut aller dans cette pièce avec toi.
Bu Penthouse kadınlarından birinin seninle odaya gitmek istediğini düşün.
Dans "Playboy"?
Penthouse'da mı?
Ca, c'est notre penthouse, la clef de la vraie ville.
Bu bizim çatı katımız. Gerçek şehrin kapılarını açan anahtarımız.
A. Freedman travaille à "Penthouse".
"Albert Freedman Penthouse dergisinde çalışıyor."
Prends un Penthouse.
- İşte. - George, Penthouse Forum al.
Je ne prends pas de Penthouse!
- Penthouse Forum falan almıyorum.
Penthouse, journal, chewing-gum, barre de Clark.
Penthouse Forum. Gazete, sakız, Clark Bar.
Elle te blessera et te brûlera l'oreille, quand un de ces types t'enfoncera le visage dans un des coussins de son appartement luxueux.
Onu hissedebileceksin, kulağının arkasında keskin ve sıcak sanki kardeşlerden biri kafanı yüzükoyun Penthouse yastıklarından birine bastırıyormuş gibi.
Dans la salle d'attente de Tim Whatley, il y a des Penthouse sur la table!
Tim WhatIey'in bekleme odasındaydım Masanın üstünde Penthouse vardı.
Penthouse?
- Penthouse mu? - Evet.
Ca me gênerait d'en avoir ici!
Evimde bile Penthouse olması beni utandırır.
Et pour les Penthouse?
Ya Penthouse? Ona sordun mu?
Cher Penthouse :
" Sevgili Penthouse :
"Cher Playboy, je pensais faire un voyage un peu solitaire..."
Sevgili Penthouse, uzun, yalnız bir yolculuk olur sanmıştım.
- Penthouse, Playboy...
- Penthouse, Playboy...
"Cher Penthouse, " je croyais pas à tes lettres, "et puis j'ai vécu un truc fou..."
" Sevgili Penthouse, başıma bir şey gelene kadar yazdıklarınızın uydurma olduğunu düşünürdüm.
Je suis chez tsukamoto.
Tsukamoto penthouse dayım.
Cher Penthouse...
"Sevgili çatıkatı." Hayır.
Les hommes ont ce fantasme à la con de deux femmes en porte-jarretelles, balconnets et talons hauts...
Erkekler aptalca Penthouse fantezileri kuruyor. Jartiyerli, sutyenli yüksek topuklu ayakkabılı iki kadın falan.
- Un penthouse?
Tepede mi?
le poulet grenier.
Penthouse pilici.
Le dernier Penthouse!
Yeni Penthouse aldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]