English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Perséphone

Perséphone translate Turkish

81 parallel translation
Phaéton est indélicat avec sa Perséphone?
Ne oldu? Phaethon, Persephone'si ile yaramazlık mı yapıyor?
Avant de partir aux Enfers pour enlever Perséphone, Thésée et Pirithoos la tirèrent au sort.
Yeryüzünden ayrılmadan önce Persephone'u ele geçirmek için Theseus ie Pirithous Helen için çok mücadele ettiler.
Asseyez-vous. Ma femme, Perséphone.
Bu eşim, Persephone.
Mon Dieu, Perséphone, me trahir de la sorte!
Aman Tanrım. Persephone, bunu nasıl yaparsın? Bana ihanet ettin.
- Perséphone, peut-être.
- Persephone belki de.
Et avec des si, on mettrait Perséphone en bouteille.
Evet ve eğer dileğin at olsaydı, şimdi biftek yiyor olurduk.
Perséphone.
Persephone.
- Perséphone?
- Persephone mi?
"Je viens de la pureté du cristal", répondis-je. " Et grande est ma soif, Perséphone!
"Billur saflığından geliyorum." oldu yanıtım.
On n'avait plus aperçu la comète de Perséphone en Angleterre depuis...
Persephone kuyruklu yıldızı İngiltere'nin gökyüzünde en son görüldüğünde...
Perséphone! Daphné!
Oh, Persephone!
Tout sur l'Aventin au-delà du chêne de Perséphone est mon territoire maintenant.
Aventine'in, Persephone meşesinin üzerinde kalan her yeri, artık benim bölgem.
Ca fait des années que je cultive ma relation avec le maître de Perséphone.
Yapma. Persephone's'in şef garsonuyla ilişkimi oturtmak için yıllarımı verdim.
"Appeler Perséphone." Fait.
Persephone's'i ara.
Perséphone fait des merveilles avec les fruits de mer.
Persephone's'de onu çok güzel yaparlar.
Alors ton plan, c'est de faire du plat à Perséphone pour être sûre de ne pas perdre ta table, de commander des tonnes d'espadon et de saumon pour avoir une peau éclatante, et de discuter joyeusement avec Quentin
Yani planınız Persephone's'dekileri yağlayıp, iyi masanızı kaybetmemek mi? Ve cildinizin parlaması için bir ton kılıçbalığı ve somon ısmarlamak mı? Ve Quentin'le babamın hayata döndürülüp döndürülmemesini konuşmak mı?
C'est drôle, je crois bien que c'est la 1ere fois que je viens dans cette salle sans Perséphone.
Garip. Sanırım bu odaya Persephone olmadan ilk gelişim.
Moi, Perséphone, qui ai voué ma vie à la guérison des âmes, c'est dans le corps d'un de mes patients que j'ai vu naître la possibilité d'un salut.
Ben, Persephone kendini ruhları iyileştirmeye adamış kişi kurtuluşun doğuşunu hastalarımın birinin bedeninde gördüm.
Dites-moi, votre première impression sur Perséphone...
Söylesene Persephone için ilk izlenimin nasıl?
- Où est passée Perséphone?
- Persephone nerede?
Désolé, Perséphone, je ne peux rien pour vous.
Üzgünüm Persephone, senin için yapabileceğim bir şey yok.
Soyez pas trop dure avec Perséphone.
Persephone'ye bu kadar yüklenme.
Perséphone Burls?
Persephone Burls?
" Chère Perséphone, j'espère que tu vas bien.
" Sevgili Persephone, umarız sen de derslerin de gayet iyidir.
Maintenant, Perséphone, je dois faire appel à ton aide une fois encore.
Şimdi, Persephone, bir kez daha senin yardımını istemek zorundayım.
Désolé. J'ai déjà nettoyé Perséphone.
Kusura bakma ama Persephone'u çoktan temizledim.
Sa fille, Perséphone, est enlevée par Hadès, qui l'emmène avec lui aux enfers.
Persephone de onun kızı. Hades tarafından başka bir dünyaya kaçırılmıştı.
Déméter demande alors aux autres dieux de l'aider à retrouver sa fille, mais lorsqu'Hadès propose à Perséphone de lui rendre sa liberté, cette dernière, à la surprise générale, choisit de rester auprès du prince des enfers.
Demeter kızını kurtarmak için tanrıların yardımını istemiş ama Hades Persephone'ye özgürlük sunduğunda herkes şaşırmış. Persephone karanlık prensle birlikte yer altında yaşamayı seçmiş.
La carte des perles de Perséphone.
Bu Persephone'nin incilerini gösteren bir harita.
Nous sommes sur orbite autour de Perséphone V.
Teşekkür ederim Bir Numara.
- Excusez-le.
Persephone V yörüngesinde,
Perséphone, je t'invoque par la terre, le feu, l'eau et la fumée.
Erica?
- Simon- - - Je vais voir mon assassine. Oh, soyez-pas en colère.
Persephone'da bir adam biliyorum- - Şimdiden yarım düzine alıcı var.
- Dans combien de temps on arrive à Persephone?
- Persephone'a ulaşmamız ne kadar sürer?
On embarque des passagers à Persephone?
Yolcuları Persephone'dan mı alıyoruz?
Après avoir eu Badger, dites-lui que nous quiterons sûrement Persephone très vite.
Badger'la konuştuktan sonra, onu Persephone'dan acilen ayrılabileceğimiz konusunda bilgilendir.
Si je les finançais, ils la sortiraient en cryo... jusqu'a Persephone, et je pourrais repartir avec elle.
eğer onlara para sağlarsam, onu gizlice çıkarabilecekler, ve Persephone'ye getireceklerdi, bende onu oradan alabilecektim. Her neredeyse...
Mais il parait qu'on reste un bout de temps sur Persephone.
Duyduğuma göre belli bir süre Persephone'de kalacakmışız.
- Persephone, c'est pas chez nous.
- Persephone evin değil.
Tu peux être ma Compagnonne attitrée ici, sur Persephone.
Özel "Dostum" olarak burada, Persephone'da yaşayabilirsin.
Il a peut-être été élu Miss Persephone.
Belki Persephone güzellik yarışmasını kazanmıştır.
Persephone, c'est chez moi.
Persephone benim evim.
Je m'inquiète pour Perséphone.
Kontrol, Persephone hakkında endişeliyim.
L'autre soir, Harry est venu s'assurer que je ne dirais rien.
Persephone'den Kontrol'e durum raporu.
Persephone au rapport, la cible est avec deux hommes identifiés comme des Saoudiens.
Gerçekten, yanımda tamamen güvendesin. Söz veriyorum. Seninle yatmak istemediğimi biliyorsun.
Tu as prêté serment devant Perséphone *.
Persephone'ye yemin etmiştin.
PERSÈPHONE A APPELÈ PAS FUTÈE
Persephone aradı.
Mon épée est assoiffée, Persephone.
Kılıcım çok susadı, Persephone.
Persephone.
Persephone.
Alexa, tu vas relever le personnel de guarde de Persephone?
Alexa, Persephone'nin nöbetini mi aldın?
C'est Persephone qui nous as déçu.
Bizi yüzüstü bırakan Persephone'dir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]