English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Pick

Pick translate Turkish

1,101 parallel translation
J'ai eu un pick-up Chevrolet, identique à celui de mon enfance.
Bende Chevrolet kamyonet var. Tıpkı küçük bir kızken bindiğim gibi.
Le soir où t'as emprunté mon pick-up.
Aynı gece benim kamyonumu aldın.
Ça ressemble au pick-up de ma grand-mère.
Şuradaki büyükannemin kamyonuna benziyor.
C'est le pick-up de Beslan Khatouev
Bu Beslan Khatuev's'in jipi!
Faut pas aller là-bas dans ce pick-up.
Jiple oraya gidemeyiz. Yürüyerek gitmek zorundayız.
À qui est le pick-up?
Jipli adamın adı neydi?
John a tout raconté dans son film, la femme morte dans le pick-up, le vieil homme et le gamin chez Aslan,
John filmde her şeyi anlattı jip'teki kadın ve Aslan'ın yanındaki çocuklu yaşlı adam hakkında...
Ne vous emballez pas... Passez me prendre en pick-up.
Heyecanlanmana gerek yok ama beni kamyonetine bindirebilirsin.
J'ai fait le plein du pick-up... et pris vos cassettes préférées.
Kamyonete benzin doldurdum müzik seti taktırdım- -
Vous voulez un avis de diplômé ou de conducteur de pick-up?
Üniversite mezunu halimle mi, kamyonet sürücüsü kimliğimle mi cevaplayayım?
Le conducteur de pick-up?
- Kamyonet sürücüsü?
Ce pick-up n'a pas été déclaré volé.
O kamyonet çalınmamış!
Votre pick-up n'est pas là.
Dediğimiz gibi kamyonetin yok.
Ensuite, vous coupez son arbre... et empruntez le pick-up de Ned.
Sen de onun ağacını kestin. Dalları atmak için Ned'in kamyonetini ödünç aldın.
Un peu trop neuve, la boîte à outils, pour ce vieux pick-up.
Parlak yeni alet kutusu olmasa, bu güzel bir kamyonet olurmuş.
C'est le pick-up de Billy Rattison?
Bu, Billy Rattison'ın kamyoneti mi?
C'est un début. Le pick-up était là dimanche, mais sans Emilio?
Kamyonet Pazar günü geldi ama Emilio Medina gelmedi, öyle mi?
Il a le cheval, le pick-up toute la panoplie!
Atı, pikapı, her şeyi vardı.
Mon pick-up a pris feu.
Gelip seni alamıyorum.
Vous étiez dans ce pick-up.
Çiftlikte o kamyonun içindeydin.
Il sait que j'étais dans le pick-up.
Kamyonda oluğumu biliyordu.
Et ton pick-up?
Kamyona ne oldu?
Je vais chercher le pick-up.
Arabaya getireyim bende.
Mais j'ai vu sa voiture, c'était un pick-up vert.
Ama arabasını gördüm. Yeşil bir pikap.
M. Shannon, est-ce que vous rouliez dans un pick-up vert?
Bay Shannon, yeşil bir pikap kullanıyor musunuz?
Si Shannon nous a dit la vérité pour ce pick-up vert, ça veut dire qu'un autre le suivait aussi.
Eğer Shannon yeşil pikap hakkında doğruyu söylüyorsa Patrick'i takip eden ikinci bir adam var demektir.
Mais il n'y en a qu'un qui ait un pick-up vert.
Ama sadece bir tanesi yeşil pikap kullanıyor.
Le deuxième type, celui qui cherchait Kent justement le jour où il a disparu, la seconde femme de San Diego a dit qu'il roulait dans un pick-up vert.
Kaybolduğu gün Kent'i arayan San Diego'daki karısının yeşil pikap kullandığını söylediği ikinci adam.
- Joli pick-up.
- Güzel kamyonet.
Vous inquiétez pas, mon pick-up est équipé.
Bunu kamyonetle değiştirdiğinde böyle şeyleri düşünmen gerekmeyecek.
Monte dans ton pick-up, man!
Arabana bin dostum!
Le 1 er bouton, c'est pour le pick-up.
Birinci düğme müziği açıyor.
Si tu vides le plateau de ton pick-up... en reculant très vite et en écrasant le frein...
eğer kamyonetinizin kasasını hızla geri geri gidip frene asılarak boşaltıyorsanız...
- Michelle, j'ai une plaque pour le pick-up. - Bien.
- Michelle, pikap'ın plakasını bulduk.
J'ai heurté le terre-plein central et détruit mon pick-up.
Anayol kenarındaki boş alanlardan birine uçtum, kamyonetim paramparça oldu.
On imagine mal d'oû ça peut venir. Et les éclaboussures derrière le pick-up, encore moins.
Kamyonetin arkasına kanın nasıl sıçradığını tahmin etmekse daha güç.
Ni la blessure à la tête avec les éclaboussures du pick-up.
Kafadaki yara da kamyonetle örtüşmüyor.
Rube, je peux vous emprunter votre pick-up?
Kamyonetini ödünç alabilir miyim?
Dans le Minnesota. Beaucoup de neige, beaucoup de télé, beaucoup de pick-up avec des autocollants qui font rire.
Bolca kar, bolca TV, tamponlarının üzerinde komik çıkartmalar olan bir sürü pick up araba.
Elle arrive, elle a quelques difficultés avec ton pick-up
Bu kamyonet kadınları sevmiyor.
C'était un pick-up.
- Kamyonetti.
Je me sers très peu du pick-up.
Kamyoneti çok az kullanırım.
Il y a des mûres dans votre pick-up et un mûrier dans le jardin de votre voisin mort.
Ölen komşunun bahçesinde de dut ağacı var.
Il a voulu la prendre pour son pick-up.
Kamyonetime yakışır, demiş.
On cherche le papa, on trouve son pick-up.
Bu da bir şeydir.
Donc, Mrs Medina a conduit le pick-up.
Teşekkürler, Speed.
Je suis partie et je suis retournée au pick-up.
Iris
- Pince.
Pick-up.
Le Pick-up rouge, là-bas. Oh, sympa.
Güzelmiş.
D'oû les éclaboussures derrière le pick-up.
Kamyonetin arkasındaki kanı açıklıyor bu.
Parce que tu lui as emprunté son pick-up, et que c'est une boîte manuelle
- Az önce konuştuğumuz çubuk vardı ya.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]