English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / French → Turkish / Pickle

Pickle translate Turkish

64 parallel translation
- Pyrex Poireau Brochet.
- Pyrex Pickle Blowfish.
Pickle et Snapper, mes deux cavalières!
Afacan ve Kaplumbağa, benim iki... dans partnerim.
Pappads ou pickle? Laissez tout le panier!
Gofret mi turşu mu?
J'ai promis à Jennifer de la conduire au Pickle Pan!
Jennifer'a onu Pickle Pan'e arabayla götüreceğime söz vermiştim.
Oh, maman, ne fais pas du pickle, aussi!
Ama lütfen turşu da yapma anne!
Le propriétaire la prit en pitié et lui donna des sacs de bonbons, un pickle à l'aneth, et la reconduisit dans sa famille.
Sahibi ona acıdı ve torbalarca şeker verdi.
J'ai pris des pommes-frites, une soupe à l'oignon... du pain perdu, et un pickle.
Patates kızartması, Fransız soğan çorbası aldım. Turşu ve bir de Fransız tostu.
Oui, très français comme menu, hormis le pickle.
Evet, oldukça Fransız oldu. Turşu hariç.
"Pickle Fucker".
Turşu Sikici.
- Ouai, mais avant qu'il ne soit le gars de "MadDucketts", il était juste "Pickle Fucker".
Evet ama ondan önce, Mad Ducketts olmadan önce sadece Turşu Sikici idi.
- Pickle Pro. C'est Senor Tomato avec moins de Mexicain et plus de caractère.
O Senor Domates'le aynı, daha az Meksikalı ve daha fazla tavır yapıyor.
Je trouvais que ton Pickle extrême était... était extrêmement cool, surtout quand il sautait en parachute- -
-... hani hava dalışı yaparken falan. - Tom. Sana bir şey söyleyeyim :
Est-ce que je peux avoir un peu de pickle?
Turşu alabilir miyim?
Je vais arracher moi-même chaque pickle jusqu'au dernier. - Bien.
Ve tek başıma oradaki bütün turşuları toplayacağım.
Pickle, tu as réglé le problème?
Selam Pickle. Aşağıdaki sorunu çözdün mü?
Pickle, dis à Murderface ce que tu m'as raconté sur ce type.
Pickle, Murderface'e o adam hakkında az önce anlattıklarını anlatsana.
- Pickles! Tu es revenu!
- Pickle, döndün!
Pickle?
Turşu mu?
Comme un pickle géant?
Yani bir tane dev turşu mu?
- Pickle?
- Pickle?
Tu te souviens pas quand t'étais gosse, tes dents tombaient et repoussaient, tu mettais la vieille sous l'oreiller pour que le dieu Othar, le collectionneur de dents, te donne un pickles nickel?
Hatırlamıyor musun küçük bir çocukken dişin yerinden sökülürdü... ve yenisi çıkardı, sen de eskisini yastığın altına koyardın böylece eski Nord... tanrısı Diş Toplayıcı Othar onu alıp yerine Pickle-Nickle koyardı?
Génial. MON ONCLE CHARLIE
Mükemmel... çevirmen : beddesh iyi seyirler... ~ ~ Shoes, Hats, Pickle Jar Lids ~ ~
- Pickle.
- Turşu.
L'oncle de Pickle importe du houblon.
Turşu'nun amcası şerbetçi otu temin etti...
Hé. Pickle?
Turşu?
Un Pickle, si tu veux.
Genelde Pickle olarak bilinir.
- Oh... Dill Pickle a eu peur.
Dyl Pickle korktu.
Quoi de neuf, Cornichon?
Ne haber Dyl Pickle?
Tout ce que tu dois faire c'est de garder ton joli clapet fermé, cornichon.
Yapman gereken tek şey o güzel ağzını kapatmak, Dyl Pickle.
On te prend bientôt, cornichon.
Sonra görüşürüz, Dyl Pickle.
Où diable tu t'étais caché, cornichon?
Nerelerde saklanıyordun Dyl Pickle?
Livre de recettes!
Pickle Lover yemek tarifi kitabı!
Jus de cornichon.
Bu, Pickle juice.
Aussitôt qu'on nous a retenues pour l'émission, elle a adopté un Corgi a trois pattes et l'a appelé M. Pickle.
Programa katılmaya yaklaştığımız zaman 3 bacaklı bir Corgi * alıp adını "Bay Turşu" koydu.
N'est-ce pas, Mlle Pickle?
Değil mi, Miss Pickle?
S'agit-il de vous et de Miss Pickle?
Siz ve Miss Pickle mı?
Je sais, mais ça ne serait pas le camp pour voir Mlle Pickle prendre un bain dans pour ma carte de Noël?
Biliyorum ama Miss Pickle'a yılbaşı kartı için küvet olarak kullanmak kötü olmaz, değil mi?
Gros Pickles. Gros Pickles, tu saurais où se trouve la représentation de Trindle?
Hey, şişman Pickle, Trinkle'ın sergisinin nerede olduğunu bilmiyorsundur, değil mi?
Tickle, tickle, break the pickle.
- Gıdı gıdı. Kır parmağı.
Tickle, tickle, break the pickle.
- Gıdı gıdı.
Mon ami de Brooklyn, Pickle Jar Bob, en témoignera.
Brooklynli arkadaşım Turşu Kavanozu Bob doğrulayacaktır beni.
Le petit crétin a eu peur.
Dyl Pickle korktu.
Tu dois juste la fermer, le petit crétin.
Yapman gereken tek şey o güzel ağzını kapatmak, Dyl Pickle.
À bientôt, le petit crétin.
Sonra görüşürüz, Dyl Pickle.
Où t'étais, le petit crétin?
Nerelerde saklanıyordun Dyl Pickle?
"Cyclone City", "Chers anges", "Le Texas à tout prix",
"Cyclone City", "Dream Angel", "Hell-bent for Texas" "Love on a Pogo Stick", "Moth and Rust", "Earthrise" "Crème de la Crème", "Tall Man from Tennessee" "Chicken at the Wheel", "Sea Dog" "Invasion of the Pickle People" "Odyssey of Pain", "The Pagan Plunder" ve onun en son, en büyük fantezi sinema filmi "Gece Rüzgarı".
Pickle Pro adore le patin extrême.
Kudretli Turşu, sıra dışı kayak yapmaktan hoşlanıyor. Sıra dışı kar tahtası seviyor.
Écoute bien ce que je vais te dire. Si tu crois que je m'en fais pour Pickle Pro, dis-toi que tu te trompes.
Eğer Kudretli Turşu'yu umursadığımı düşünüyorsan, kesinlikle yanılıyorsun, tamam mı?
J'ai joué et suis parti avec un pickle.
Sözünü sakınmak yok.
In this pickle, what would Sadie do
# Bu durumda Sadie olsa ne yapardı? # # Manevi bir eksiklik var ruhumda #
Alors, le petit crétin?
Ne haber Dyl Pickle?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]