Translate.vc / French → Turkish / Piece
Piece translate Turkish
354 parallel translation
Nous sommes dans la meme piece, mais pas sur la meme planete.
Bay Kralik, aynı odada olduğumuz doğru ama aynı gezegende değiliz.
Cette piece est de mon cote de la maison.
Bu oda benim kısma giriyor.
Puis il y a la moitié de la premiere scene d'une piece... située dans la Tour Penchée de Pise, tentant d'expliquer... pourquoi elle penche, pourquoi tous les buildings sensés devraient pencher.
Bir de, Eğik Pizza Kulesinde geçen bir oyunun açılış sahnesinin yarısı da var. Kulenin neden eğildiğini ve bütün akla uygun binaların neden eğilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyor.
Et tu remplis la piece de cette odeur.
Tüm odayi bu kokuyla doldurdun.
Ça, et... une piece d'or que Futterman aurait dû avoir sur lui apres sa mort.
Bir bu, bir de... öldürülmeden hemen önce üstünde olduğu bilinen... kayıp bir altın parçası.
- Dans la piece à côté!
- Nerede? - Yan odada.
Mais un plan n'est jamais parfait... d'où, la pièce de résistance... ou, devrais-je dire, le coup de grâce.
Ama hiçbir plan kusursuz değildir. Ve işte "piece de resistance" ya da bazılarının dediği üzere "coup de grace".
Nous vous présenterons ce que les Français appellent... le plat de résistance!
Bugün sizlere sunacağımız şey Fransızların da dediği gibi the piece de resistance.
La barge d'acceleration est aussi la piece.
Vites kutusunu da bozmuşlar!
dans notre profession la réussite est souvent la clé de la porte de la piece d'en haut.
Evlilik bağı, genelde zirvedeki odaya açılan kapının koludur.
La piece commence.
Parti bitti.
Ça sera la piece principale d'une exposition en pr t : Chefs-d'ouvre des collections fran aises.
Cellini Venüs'ümüzü bir sergide sergilemek üzere....... ödünç almak istiyorlar.Fransız Koleksiyonu'nun Şaheserleri sergisi.
La piece est differente sans elle.
Bu oda onsuz çok farklı görünüyor.
Il y avait 3 cadavres dans cette piece.
- Bu odada üç tane ceset vardı.
Le lit est trop grand pour la piece.
Yatak, oda için çok büyük.
Et puis y a un petit bout de piece en plus.
Küçük bir oda daha var. Çift kişilik yatak sığmaz.
Le groupe des Conservateurs qui plus tard fut aidé par John Gay pour satiriser le gouvernement dans l'opéra du mendiant l ´ a aidé aussi, en 1717, à écrire une piece, "Trois heures après le mariage".
Daha öncesinde de'Dilencinin Operası'nda devleti hicvetmek için John Gay'e yardım eden Torie grupları, 1717'de'Evlilikten 3 Saat Sonra'adlı oyunu yazması için O'na da yardım etmiştir.
DOMICILIE A BERLIN, A LA CHANCELLERIE DU REICH... PUBLIQUEMENT CONNU, IL NE FOURNIRA PAS DE PIECE D'IDENTITE. .. ET FRÄULEIN EVA BRAUN,
Berlin'de ikamet ediyor, Reich Şansölyesi kendisi tanındığı için, kimlik bilgilerini kanıtlamak zorunda değildir ve Fräulein Eva Braun tarafından.
Et la pièce de résistance :
Ve piece de resistance :
TU M'AS ENSORCELLE, DANS CETTE PIECE, DANS LAQUELLE... ON PEUT VOIR L'AUBE.
büyüledin beni, bu odada, şafağın coşkusunu gören birinin.
pièce INACHEVÉE POUR PIANO MÉCANIQUE
AN UNFINISHED PIECE FOR THE PLAYER PIANO
Oh, il essaie, mais elle lui rend la monnaie de sa piece.
Deniyor. Ama annem de ona karºilik veriyor.
Ecoutons Ia piéce.
Hadi gösteriye bakalım.
Ça irait sans cette piéce.
Herkes gösteriyi izlemeseydi, daha iyi olurdu.
Je suis Ie poète dont on joua Ia piéce a Ia fête.
Ben şairim, festivalde gösterim sergilendi.
Montrez-Ieur Ia piéce a conviction.
Kanıtları göster.
- UNE piéce D'ARGENT MICAH
Samarra Bir Gümüş Micah
Je suis sûr qu'il y a des gens dans cette piéce qui ont fait plus de mal à leur conjoint.
Hayır Bayan Railton-Bell, ben eminim ki bu odada sevdikleri erkeklere daha büyük zarar veren kişiler vardır.
Je demande que ce rapport soit marqué : "Piéce á conviction numéro 1."
Raporun savcılığın 1 numaralı kanıtı olarak kaydedilmesini talep ediyorum.
Cette piéce-lá, quand elle est relevée, on sait que la dernière balle est tirée.
Şu parça havaya kalkıksa, son merminin atılmış olduğunu anlarsınız.
Je dépose cette pièce comme "Piéce á conviction numéro 1" de la défense.
Bu iç çamaşırını savunma makamının 1 numaralı kanıtı olarak sunuyorum.
Je vous la mets en prime, pour une piéce d'or supplémentaire.
Sana bir altına daha bunu da verebilirim.
C'est 1 $ la piéce.
Tanesi bir dolara geliyor.
Ses jambes doivent étre longues, il traverse la piéce en trois pas.
Ve bacakları çok uzun olmalı, çünkü üç adımda odayı katediyor.
Vous devriez tous quitter la piéce.
Hepiniz buradan çıksanız iyi edersiniz.
Beagle, donne-moi une piéce.
Beagle, bana biraz bozukluk ver.
À propos de voix, j'ai le plaisir de vous présenter une voix exceptionnelle, notre sympathique Carletto qui nous chantera un morceau, son cheval de bataille...
Gerçek şarkıcılar demişken, size altın sesli şarkıcımız Carletto'yu sunmaktan memnuniyet duyuyorum. Bize'piéce de résistance'ı söyleyecek.
Tiens. Prends cette piéce.
Al şu şilini.
- Je n'ai qu'une piéce d'or.
- Elimde sadece 1 gine var, efendim.
Je vous conjure d'excuser la piéce, mais quand puis-je vous revoir?
Tiyatrodaki oyun için beni affedin. Sizi tekrar ne zaman görebilirim?
La piéce a provoqué un tel tollé que j'ai eu peur et suis revenue ici, où j'ai trouvé ce gentilhomme.
Oyun çok kaba ve gürültülüydü. Rahatsız olup eve döndüm. Burada da bu beyefendiye denk geldim.
J'ai dû aller dans l'autre piéce pour voir l'heure. Il est 1 h30.
Saate bakmak için öbür odaya gittim.Saat 1.30
Quand j'étais petite fille, je dormais toute seule dans une grande piéce.
Ben küçük bir kızken büyük bir odada tek başıma uyurdum.
Et c'est fou comme ça fonctionne bien.
"A Piece Of The Action" i sevdim.
Si cette maudite piéce arrìtait de tourner... je trouverais un endroit pour mon malaise.
Sadece kendimi... Bu lanet odanın dönmesi dursa belki kusacak bir yer bulabilirim.
Et pour le dessert, la pièce de résistance : la bombe surprise.
Ve tatlı olarak, piéce de resistance, la bombe surprise.
Sans vous faire sortir de la piéce.
Ve seni odadan kovmuyorlar.
Et petit conseil, si tu pelotes une fille, aie la décence de rester dans la piéce pendant que tu le fais.
Bir de sana tavsiye... bir kızı elleyeceksen... onunla aynı odada... bulunma nezaketini göster.
Pas de guitare dans chaque piéce. Et même pas de piéce.
Her odada gitar olayı gitti.
Il était dans la piéce avec moi, mais je me suis sentie toute seule.
Odanın ortasında dikiliyordu, ama kendimi yapayalnız hissettim.
" Elle vole bizarrement à travers la piéce,
" Odanın içinde tuhaf bir biçimde çırpınan Tink...