Translate.vc / French → Turkish / Pilates
Pilates translate Turkish
309 parallel translation
- Vous savez, je ne vois rien qui les relie, à part le fait qu'ils suivent les cours du soir de Pilates.
Üç adam arasında hiçbir bağlantı göremiyorum, Pilates sınıfında birlikte olmaları dışında. Pilates mi?
Le tueur s'est lavé les mains.
Düzenli bir Pontius Pilates.
- Je fais des abdos.
- Ben pilates yaptım.
Elle était morte depuis deux jours... quand son professeur de pilate l'a trouvée.
Pilates eğitmeni onu bulduğunda öleli iki gün olmuş!
Pilates pour caniches?
Fino köpekleri için davet?
Du fait que le yoga Pilates fonctionne particulièrement bien pour vous.
Özellikle de Julia, yoganın senin için ne kadar yararlı olduğunu.
- Pas de travelos au cours de Pilates.
- Derslerimize o dönmeyi almamak için.
Pilates est un don sacré que les femmes se donnent à elles-mêmes.
Bu dersler, biz annelerin kendine verdiği kutsal bir hediye.
En fait, Sophia, en plus de parler de mon mariage, je suis aussi venue à cause des femmes du cours Pilates.
Şey, Sophia, aslında evliliğimden bahsetmenin yanında buraya, Yoga sınıfımızdaki kadınlarla ilgili de geldim.
- lls suivent la méthode Pilates?
- Pilates var mı?
- Oui, ils la suivent.
- Pilates var.
Avec la méthode Pilates.
Pilates'leri var.
J'aime la méthode Pilates, mais je n'en parlerais pas toute la journée avec mon partenaire.
Pilates çalışmayı severim ama ama tüm gün bundan bahsetmem.
- C'est la méthode Pilates.
- Pilates denir.
Je croyais que c'était le mien.
Benim postam olduğunu sanmıştım. Pilates kaseti sipariş etmiştim.
- Tu suis la méthode Pilates?
- Hala pilates yapıyor musun?
La dernière fois, ça s'est mal passé avec le transsexuel de ton cours de Pilates.
Bunu en son yaptığında, sen ve o travesti, pilates dersinden kovulmuştunuz.
Bon, je vais au cours Pilates.
Ben Pilates yapmaya gidiyorum.
Allons nous saouler avant la gym!
Pilates'den önce gidip sarhoş olalım.
Mesdames, je sais, il est tard et on doit se lever tôt pour notre stretching...
Bayanlar, geç oluyor, ve Pilates için kalkmamız lazım...
C'est pas ma faute. Le juge a été super long.
Yargıç Pilates dersindeydi.
Il faut que j'appelle James Davies, qu'il classe l'affaire sans suite.
O izni almak için Yargıç Davies'i Pilates dersinden çıkarttırdım.
Cours de pilates et gin.
Evet, pilates ve cinden şaşmayacaksın.
Je fais de la musculation.
Pilates'e gidiyorum da.
Ajoute un prof de yoga si le tien peut se libérer.
Bir de Pilates koçu. Belki seninki vakit ayırabilir.
Nous ne cherchons personne pour les cours de Pilates ou de yoga.
Ne yazık ki Pilates veya yoga öğretmeni açığımız yok.
Les filles américaines on fait du Pilates
# Amerikalı kızlar, pilates yaparız biz #
Et si vous ne connaissez pas le base-ball, alors c'est... Sit-down pilates class.
Eğer beyzboldan anlamıyorsanız, o zaman pilates esnemeleri diyebiliriz.
Trois sessions plus tard et bam, elle est instructeur de vol à Tenafly.
Üç sezon sonra, Tenafly'da Pilates hocalığına başladı.
C'est parce qu'on fait de la gym et qu'on prend soin de notre corps et...
Bu spor ve Pilates yaptığımız için. Kimse Michel'e dokunmasın.
Tu ne vas pas pouvoir aller au gymnase demain?
Sence iyi miyim? Ne o, yarın pilates dersine gidemeyecek misin?
C'est notre entraîneur Pilates privé.
O bizim özel çalıştırıcımız.
1 2 h, gym avec Lorenzo.
Saat 12, Lorenzo'yla pilates.
Dealer, faire pousser... faire du body trainer.
Çalışıyorum, büyüyorum, biraz da pilates yapıyorum.
Conrad fait du body trainer.
Conrad pilates yapıyormuş.
Pas même l'an dernier, après mes cours de remise en forme?
Geçen sene şu Pilates dersleri aldığım sırada bile mi?
Si on avait suivi des cours de gym, on me prendrait pas pour Demis Roussos!
Belki bana söz verdiğin gibi beni Pilates derslerine götürseydin insanlar beni Rosie O'Donnell sanmazdı.
Elles font du Pilates ensemble.
Birlikte Pilates yaparlar.
C'est pas vrai. Je dois encore annuler mon cours de Pilates.
Buna inanamıyorum ama egzersiz programımı yine iptal etmek zorundayım.
En anglais. Je fais rien et elle m'attaque.
Umarım bu Pilates dersimi bölmeye değecek kadar önemlidir.
Laisse-moi deviner, Pilates *? Très bien, Tony.
- Tahmin edeyim, pilates mi yapıyordun?
Je pensais que tu disais faire du Pilates?
Hani pilates yapıyordun?
Eh bien, j'imagine que je ne faisais pas du Pilate.
O zaman pilates falan yapmıyordum.
J'ai fait du Pilates, et je suis allé dans une école de cuisine française.
Pilates dersleri alıyorum, Fransız aşçılık okuluna gidiyorum.
Mon prof de gym a été ordonné prêtre par Internet.
Biliyorum! Pilates hocam internetten papazlık almış.
- et commencé à faire du Pilates.
Düzenli spor yapmayı... -... bırakmış ve Pilates'e başlamış.
Jamie Mandlebaum a appelé pour dire qu'il est à la barre donc injoignable, et votre coach Pilate doit déplacer le rendez vous à demain.
Jamie Mandlebaum mahkemede olduğunu söylemek için aradı. Pilates öğretmeninizle yarın için tekrar sözleşecekmişsiniz.
- Pilates, c'est comme le Tae-Bo?
Tae-Bo gibi birşey mi?
Principalement des CD de yoga et de Pilates.
Yoga, ziller.
Pilates ne fait pas partie de vos arts martiaux?
Pilates sizin dövüş sanatlarından biri değil mi?
Il y a eu une annulation au cours de Pilates.
Pilates stüdyosunda bir randevu iptal edilmiş.