Translate.vc / French → Turkish / Piraté
Piraté translate Turkish
3,330 parallel translation
Quand le Complot a piraté mon système pré-programmé, j'ai dû trouver un programme encore meilleur pour nous donner l'avantage.
Kabal benim yeniden oynatma sistemimi çaldıktan sonra başarımızı arttırmak için daha iyi bir program oluşturmam gerekti.
Quand Crâne rouge a piraté mon armure et débloqué notre stratégie, il a eu nos secrets.
Bakın, Kuru kafa zırhımı kaçırıp içindeki oyun kitabımızın kilidini açtığında tüm sırlarımızı öğrendi.
Si "A" avait vraiment piraté ta voiture, il l'aurait pas déjà avoué?
Araba sistemini A kırdıysa, şimdiye kadar itiraf etmez miydi?
J'ai piraté NORAD à l'âge de 6 ans.
6 yaşındayken NORAD'ın bilgisayarlarına girmiştim.
Donc tu l'as piraté?
Makineye sızdın yani?
On a piraté ton opération.
Belki ekibine sızmışlardır.
Nous avons un document montrant qu'il a piraté une adresse email d'un haut gradé du Pentagone qu'il a ensuite utilisé pour faire appel à vos services.
Biz o hacklendi gösteren belgeler üst düzey bir Pentagon e-posta adresi, o zaman senin hizmetlerini sağlamak kullanılan hangi.
Le jour zéro est appelé ainsi car une fois que la faille est découverte, le propriétaire du système piraté a exactement zéro jour pour le réparer avant que le défaut ne soit exploité.
Sıfır gün aslında kendi adını almak bu kez bir kusur bulunursa, hack sisteminin sahibi tam sıfır gün var bunu istismar edilebilir önce bunu düzeltmek için.
Ethan a piraté l'ordinateur central de l'ISEA, ce qui est déjà pas mal, mais ensuite il a fait sauter le bâtiment.
Ethan doğrudan ISEA ana sistemine sızdı bu yeterince kötüydü ancak sonrasında bir binayı havaya uçurdu.
J'ai piraté les archives du téléphone de Blood. Le conseiller municipal et Gold sont resté amis depuis l'orphelinat de Zandia.
Meclis üyesi ve Gold, Zandiya yetimhanesinden beri arkadaşmışlar.
Qu'est-ce qui s'est passé quand tu as inversé l'empreinte pour voir qui avait piraté avant toi?
Ayak izlerini geri geri izleyerek senden önce sisteme kim sızmış bakacaktın, ne oldu? Yine başarısız oldum.
Le fait est que... plusieurs fois maintenant, en pleines réunions, mon téléphone devient brûlant même si je ne l'ai pas utilisé, c'est comme si pendant tout ce temps, comme si... quelqu'un l'avait piraté et l'utilisait pour m'espionner.
Sana diyeceğim şey toplantılarda birçok kez başıma geldi telefonum ısınıyor, hem de kullanmadan sanki tüm o süre boyunca biri telefonumu dinliyormuş gibi.
Écoutez, on ne peut pas faire la guerre à celui qui a piraté votre téléphone... si vous avez été piraté.
Telefonunu dinleyen kimse onunla mücadele edemeyiz eğer gerçekten dinleniyorsa.
Le réseau a été piraté.
Ağın güvenliği kırıldı.
C'est peut-être aussi comme ça qu'il a appris pour le crochet en premier lieu et si c'est pas assez, il s'est aussi lui-même piraté pour payer l'accès à des sites porno et une pile de cartes-cadeau "Mythcrash",
En başta Skeleton Key'i de bu şekilde öğrenmiş olabilir. Bu yeterli olmasa da ayrıca aralarında paralı bir porno sitesi ve hediye kartı sitesi olan iki hack daha yapmış ki bunlar sanıldığından daha zordur.
Il a piraté le système de sécurité de l'école et activé le protocole d'évacuation automatique.
Okulun güvenlik sistemini hackleyip tahliye protokolünü başlattı.
Il a piraté le système.
Sistemi hackledi.
Le 10 octobre, Genus Corporation a été piraté par un ver informatique qui a déchiré leur système, éteignant leurs serveurs. 30 heures plus tard, ils ont reçu un e-mail chiffré, offrant de réparer ça à un certain coût.
10 Ekim'de Genus Şirketi bütün sistemlerini yok ederek sunucularını çökerten bir solucan ile hacklendi... 30 saat sonra bu durumu bir fidye karşılığında çözmeyi teklif eden şifreli bir e-posta aldılar.
Tu as vraiment piraté ton chemin pour sortir des familles d'accueil?
Gerçekten paçayı Evlat Edindirme Servisi'ni hackleyerek mi kurtardın?
Je n'ai pas piraté pour en sortir.
Hackleyerek paçayı kurtarmadım.
J'ai piraté pour l'éviter.
Hackleyerek yolumu buldum.
Le gamin a piraté notre voiture.
Çocuk arabamızı hackledi.
Quelqu'un l'a piraté.
Biri kaleyi gasp etmiş.
Tu vois, je sens que ce trou est idéal pour la poitrine d'un pirate de taille standard.
Bunun standart ölçülerdeki bir korsan sandığı için ideal bir delik olduğunu seziyorum.
Je suis un pirate qui se dandine oomme une pédale.
Yani, ortalıkta ibne bir kelebek gibi süzülen bir korsanım.
Oh, et je ne dis pas qu'il ha à être pirate parlent, mais le thème c'est les pirates.
Korsan dilinde olması gerektiğini falan söylemiyorum ama, tema korsan olacak.
Chanceux est le pirate qui trouve le butin ce soir!
Şanslı korsan bugün hazineyi bulacak gibi.
Vous montrez un peu de faiblesse, et... et la prochaine chose vous savez, vous êtes po.. pirate plein costume... Ruinant les anniversaires et jéopardiasant vos deux meilleurs amis.
Birazcık zayıflık gösteriyorsun ve bir sonraki adım... korsan gibi giyinmiş... doğum günlerini mahvedip en iyi iki arkadaşlığını tehlikeye atıyorsun.
Je peux même le dire en langage pirate.
Hatta korsan dilinde bile söyleyebilirim.
Pour commencer votre descente aux enfers, regardons cette copie pirate de Man of Steel
Cehenneme gidişinin başlaması için, Çelik adam'ın korsan kopyasının tadını çıkaralım.
Ecoute, il est en train d'être piraté.
Neler oluyor? !
- Petit pirate.
- Bu sizin mi?
- Il a mentionné un pirate informatique.
- Bir bilgisayar korsanından bahsetti.
Je n'ai rien à voir avec le pirate informatique ou le- -
Korsan ile hiçbir şeyim yok ya da...
Je pirate la compagnie du cable locale, pour isoler les abonnés à la chaîne du football.
Yerel kablo şirketine sızdım. Futbol kanalı abonelerini eliyorum.
C'est un pirate très doué.
O yetenekli bir hacker.
Ce qui veut dire qu'un pirate pourrait piéger le système et lui faire croire
Anlamı o bir hacker Düşünce içine sistemini kandırmak
On dirait un pirate.
Böyle korsana benziyorsunuz.
Non, votre tâche est d'éliminer le pirate Barbe Noire.
Hayır, senin görevin korsanı, Karasakal'ı bertaraf etmek.
Que vous l'acceptiez ou non, M. Lowe, vous avez un peu l'âme d'un pirate.
İster kabul et ister etme Bay Lowe içinde bir parça korsanlık var.
Nous pensons que c'est le travail d'un pirate informatique.
Bunun bilgisayar başından yapılmış bir hack işlemi olduğunu düşünüyoruz.
Un pirate informatique?
Bir hackerla mı?
Monsieur, vous êtes en train d'imiter un pirate. Bon dieu!
- Bayım, şimdi de korsan gibi davranıyorsunuz.
Le pirate libère un ver que seul lui peut arrêter, car seul lui possède l'interrupteur.
Hacker sadece kendisinin durdurabileceği solucanı gönderiyor çünkü sadece kendisinde "Öldürme düğmesi" var.
Quelque chose d'unique au pirate.
Hacker'e özel bir şey.
- que "on a perdu notre pirate."
-... bir şey söylemek istiyorum.
L'interrupteur ne fonctionnera pas sans le pirate.
"Öldürme düğmesi" hacker olmadan işe yaramaz.
Emma est partie, et tu redeviens un pirate.
Emma gitti ve sen de korsanlığa geri dönüyorsun.
J'ai toujours été un pirate.
Ben hep bir korsandım.
une vie de pirate.
Bir korsan yaşamı...
Appuie-toi sur ce vieux pirate!
Yaslan şu hergeleye.