Translate.vc / French → Turkish / Pire
Pire translate Turkish
28,679 parallel translation
La division des Badges noirs a des installations au-delà du Triangle du Fleuve Fantôme, et si vous touchez à un cheveu de mon adjointe, je vous promets un destin pire que la mort.
Kara Rozet Birimi'nin Hayalet Nehir Üçgeni'nin dışında bir tesisi var. Yardımcımın saçının teline zarar gelirse ölümden de beter bir kaderin olacağını garanti ederim.
Ce serait bête de l'ignorer, mais, le pire, c'est que des charlatans viennent nous voir, se présentant comme patients, que j'ai facilement convaincus que la thérapie par électrochocs était le traitement habituel.
Rekabet konusunda endişelenmemek aptallık olur ancak daha da önemlisi buraya hasta gibi gelen, standart tedavimizin elektroşok terapisi olduğuna kolaylıkla inandırabileceğim şarlatanlar var.
J'ai souvent fait la morale, et à vrai dire, penser que tu as raison est la pire des armes dans une dispute.
Maneviyatım üstündü ve bir tartışmada... en kötü silah haklı olduğunu biliyor olduğun gerçeğidir.
Ou pire.
Ya da daha kötü olur.
Comment pouvez-vous savoir que ce sera pire que maintenant?
Şimdikinden daha kötü olmayacağını nereden biliyorsun?
Pour le meilleur et pour le pire.
Anca beraber, kanca beraber.
Il y a pire, comme dîner seul tous les soirs ou se réveiller dans un lit vide.
Daha kötü şeyler de var. Her gece yalnız yemek yemek ya da boş bir yatakta uyanmak mesela.
Il n'y a rien de pire qu'une femme qui geint et pourtant, te revoir a tout chamboulé.
Acıklı bir kadından daha kötü bir şey yoktur. Ve seni görmek her şeyi altüst etti.
Tu aurais pu dire bien pire.
Daha kötüsünü de söyleyebilirdin.
Ce n'est pas la pire des choses parfois.
Bazen boşanmak en zor şey değildir.
Si je la rend pire?
Ya durumunu daha da kötüleştirirsem?
Pour le meilleur ou pour le pire.
... iyi de olsa kötü de olsa.
♪ Pour le pire ou le meilleur... ♪
# İyiye ve kötüye hazırlamalıyız #
Je pense que le pire, c'est de voir les profs se demander comment leur vie a pu devenir si nulle.
Galiba en kötü kısmı ise öğretmenlerimin hayatlarının nasıl bu kadar kötü gittiklerini merak etmelerini izlemek.
Le docteur me trouve chanceux. Ç'aurait pu être pire.
Doktorun dediğine göre daha kötüsü olmadığı için şanslıymışım.
Là, les symptômes sont revenus en pire.
Şimdi semptomlar daha kötü olarak döndü.
Encore pire.
Daha da kötüsü.
Et c'est pas le pire.
Bu en ufağı.
Cette pierre à était faite pour le pire du pire.
O taş kötü kötü yapıldı.
Quelle est la pire partie dans le fait d'être humain?
İnsan olmanın en kötü yanı ne var?
C'est encore pire.
Bu da kötü.
Pour le meilleur et pour le pire...
- iyi günde, kötü günde - iyi günde, kötü günde
Ce qui fait toujours craindre le pire.
Böyle laflar insana en kötüsünü bekletiyor.
Toute ta vie... Je l'ai vu comme un privilège pour pouvoir te protéger du pire... de ce que je fais.
Bütün hayatını seni en kötüsünden koruyabilmek adına bir rozet onuru olarak aldım öyle de yapıyorum.
Votre pire ennemie.
En kötüsünü yap istersen.
Le pire job.
Dünyanın en kötü işi.
Laisse-moi deviner, le pire dans la rupture est qu'elle n'a plus son meilleur ami à qui parler?
Tahmin edeyim, ayrılığın en zor tarafı artık konuşacağı en iyi dostunu kaybetmiş olmak mı?
Ils ne t'ont jamais rien montré, que le pire qu'on puisse offrir.
Kimse sana kötü şeylerden başka bir şey göstermedi.
Juste quand on pense que ça ne peut pas être pire...
- Tam da işler daha kötü gidemez derken...
La pire piscine party qui soit!
- Dostum, gelmiş geçmiş en kötü havuz partisi bu!
Ça sert à se rendre pire, à être plus interactif.
- Hayır, daha çok tenis gibiydi böyle... Önceden daha kötüydü. Önceden daha etkileşimliydi.
- Le pire come-back... Non, pas du tout.
Daha saçma bir cevap veremezdin.
Si on s'arrête maintenant, on le laisse dans un pire état qu'on ne l'a trouvé.
Şimdi bırakırsak öncekinden çok daha kötü bir duruma sokmuş olacağız.
Non, vous méritez bien pire.
Çok daha kötüsünü hak ediyorsun.
Parce qu'il y a pire que la Pédiatrie, c'est la Pédiatrie avec des chiots.
Çünkü pediatriden daha kötü olan tek şey, köpekli pediatri.
- Moi, c'est pire.
Benim üstüme sıçılıyor.
Plus tu attends, pire ce sera.
Ne kadar fazla beklersen o kadar kötüleşecek.
Elle était genre, "tu es le pire ex-mari".
Çok kötü bir eski eşsin.
C'est peut-être le pire qui lui soit jamais arrivé.
Belki de başına gelen en kötü şey bu olduğundandır.
Pour le meilleur ou le pire, c'est maintenant ce que tu es.
İyisiyle kötüsüyle sen busun artık.
Tout le monde voit son pire soi-même différemment...
Herkes kötü tarafını başka şekilde görür.
Il sera pas pire que moi.
Seni benden daha çok haşlamış olamaz.
J'ai entendu pire.
Daha kötülerini duymuştum.
Mais ça c'est pire
Fakat bu daha da kötü.
Non, elle est pire que mauvaise.
Kötüden de kötü.
Je pense que c'est pire que ça.
Durum çok daha kötü sanırım.
C'est pas le pire rencard que j'ai eu.
Bu geçirdiğim en kötü buluşma değildi.
Les gars que ma mère avait engagé pour le fixé juste fabrique le en pire, donc, elle les a pris à la cour des petites créances.
Annemin tamir için çağırdığı adamlar daha da kötü etiler o da onları asliye mahkemesine verdi.
Alors, ça, ça, c'est pire qu'un rocher.
Pekâlâ, bu kayadan daha kötü.
Même pire.
Evet, korkunç bir takım.
Ça va être encore... pire.
Hayır, yapma! Daha da... kötüleştirir.